Seralarda 'turuncu kod' nöbeti: Ne ÇKS'miz ne sigortamız var

Antalya'da her yıl tarım arazilerini hasara uğratan fırtına ve şiddetli yağışlar nedeniyle seralar ve açık alanlarda "turuncu kod" mesaisi başladı.

Abone ol

ANTALYA - Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün her yıl sonbahar-kış mevsimlerinde 'turuncu kod' ile uyardığı ve 2040 yılına kadar kış yağışlarında artış beklediği Akdeniz’de fırtına ve şiddetli yağış, tarım arazilerinde etkisini göstermeye başladı.

Antalya ve çevresi için bu hafta fırtına, kuvvetli yağış, sel, su baskını, yıldırım, hortum ve dolu beklentisiyle turuncu kod alarmı veren Meteoroloji 4. Bölge Müdürlüğü, fırtınanın Kaş-Anamur bandında 25 Kasım Pazartesi günü akşam saatlerine kadar süreceğini duyurunca, seralarda ve tarım alanlarında afet nöbeti başladı.

Antalya’da özellikle Kumluca, Finike, Demre, Kaş, Aksu, Serik, Manavgat, Alanya, Muratpaşa, Kemer ve Döşemealtı ilçelerinde bulunan seralar, meyve bahçeleri ve tarım arazileri, kasım-mart döneminde fırtına ve şiddetli yağış etkisine giriyor. En yoğun hasarın domates, biber, sebze, narenciye ve tropikal meyve seralarında yaşandığı afetler sırasında birçok sera kullanılamaz hale gelirken mahsuller de çöpe gidiyor.

ÇİFTÇİNİN HASARI HER GEÇEN YIL DAHA FAZLA OLUYOR

TARSİM kayıtlarına göre, iklim değişimleriyle birlikte çiftçi don, dolu, fırtına, hortum, aşırı yağışlardan her yıl giderek daha fazla etkileniyor. Saatteki hızı 120-130 kilometrelere ulaşan fırtına ve sağanak dönemlerinde çiftçi, ürünler zarar görmeden suyun çekilmesini sağlamak için seralar ve meyve bahçelerinde nöbet tutuyor.

Üretim alanlarında sigortalılık oranının son derece düşük olduğunu vurgulayan tarım sektörü temsilcileri, her yıl şiddetli yağışların yaşandığı dönemde afetlerle mücadele eden çiftçinin kendisini Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) işletip, arazisine TARSİM sigortası yaptırabilmesinin önündeki yasal engellerin kaldırılmasını istiyor. 

'ŞU ANA KADAR TARIM ARAZİLERİNDE CİDDİ HASAR YOK'

Fırtına, kuvvetli yağış ve sel uyarısının başladığı perşembe gününden itibaren şimdiye kadar seralar ve tarım arazilerde ciddi bir hasar oluşmadığını belirten Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Antalya Şubesi Başkanı Ali Top, bundan sonra şiddetini artırması beklenen rüzgar ve sağanağın tarım alanları zarar görmeden sona ermesini umduklarını söyledi.

Ali Top

ZMO Başkanı Ali Top, "Çiftçimizin çoğu ailesine ait, tapusu kendi üzerinde olmayan yerleri ekip biçtiği için ÇKS kaydı yaptıramıyor. ÇKS kaydı yaptıramayınca da ektiği yere, serasına TARSİM sigortası yaptıramıyor. Bu konuda engel var. ÇKS kaydının tapu olmadan kiralama kontratı veya aile tapusu beyanıyla önünün açılması lazım. Bu sayede tarım alanlarının sigortalanması büyük ölçüde mümkün olur. İklim değişikliği nedeniyle mevsimlerin normal seyri değişti. Yağışlar ve seller yaşanıyor. Tarım alanlarımız büyük oranda sigortalı olursa fırtına ve şiddetli yağış dönemlerini atlatmak daha kolay olur" dedi.

'ÇİFTÇİ ATADAN KALMA TOPRAKLARI EKİYOR'

Nazif Alp

Her yıl kentin doğu ve batı ilçelerinde seraların, narenciye ve tropik meyve bahçelerinin fırtınadan zarar gördüğünü, her seferinde birçok seranın hasar aldığını belirten Antalya Ziraat Odası Başkanı Nazif Alp de şunları söyledi:

"Özellikle batı Antalya’da iklim yapısı kaynaklı bu sorun her sene yaşanıyor. Bu nedenle bölge üreticilerini, zarara uğramamaları için TARSİM sigortası yapmaya yönlendiriyoruz. Bazı çiftçiler maddi imkanları olmadığı için, bazıları da prosedürleri yerine getirirken ortaya çıkan yasal sorunlar nedeniyle tarım arazilerine sigorta yaptıramıyor. Bu nedenle her fırtınada yeni bir trajedi yaşanıyor. Yasal açıdan en büyük sorun şu: Birçok çiftçi atadan kalma toprakları ekiyor. Antalya’nın birçok ilçesinde sera ve bahçelerin bulunduğu arazilerin tapuları bütün değil, çok mülkiyetli. Arazilerin tapusu çiftçilere ait olmadığı için ÇKS ve TARSİM sigortası işlemlerini yaptıramıyorlar. Bu durum, üreticinin ektiği alanı sigortalatmasının önündeki en büyük engel. Yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var."

'AFET OLUNCA HEPİMİZ PERİŞAN OLUYORUZ'

Kumluca’nın Göksu ve Kum mahallelerindeki seraları geçen yılki sel felaketinde ağır şekilde hasar alan çiftçi Ümmü Aydın, hem kendisinin hem de kendisi gibi üretici olan diğer aile üyelerinin, tapularla ilgili yasal koşullar uygun olmadığı için sigorta yaptıramadıklarını anlattı.

Ümmü Aydın

Aydın, "Alakır Nehri’nin iki yanında Göksu ve Kum’da yıllardır seracılık yaparız. Kuvvetli bir yağışta sel suları dağdan gelir. Yoldan karşıya atlayıp seralarımızın içine dolar. Her defasında biz ürünlerin başına gelene kadar ürünler baştan aşağı sular altında kalıyor. Bırakın ürünleri kurtarmayı suyun içinden geçip seralara girmek bile mümkün olmuyor. Aynı durum çevremizdeki herkes için geçerli. Afet olunca hepimiz perişan oluyoruz. Bütün emeğiniz boşa gidiyor" diyerek bu konuda çözüm istedi.

'GEÇEN YILKİ AFETTE DOMATESLERİ YENİ BAĞLAMIŞTIK'

Önceki fırtınadan kısa süre önce diktiği 15 dönüm seranın afet sırasında yerle bir olduğunu söyleyen Özcan Uysal da şunları anlattı:

"Biz hicarcıyız, yani burada kiracıyız. TARSİM seradaki her şey sıfır olacak olacak diyor, yoksa sigorta yapmıyor. Geçen yıl afet olduğunda domatesleri daha yeni bağlamıştık. Hepsi gitti. Seranın içindeki balçık, el arabalarını yuttu. Domatesler çamurun içinde yüzdü. Yağış Finike ve Kumluca’da çok şiddetliydi. Kavak ve Göksu civarında sel suyu köylerin ortasından çay geçiyormuş gibi aktı, sürüklenenler oldu. Seralarımız, ilaç ve gübrelerin olduğu malzeme depomuz sular altında kaldı. Bahçe duvarlarını kırıp suyu dışarıya akıttık. Bölgedeki seraların çoğu bu şiddete dayanamadı. Her yıl aynı faciayı yeniden yaşamayalım. Sigorta koşulları, kiracıları da kapsayacak şekilde düzenlensin."

Özcan Uysal

'SERALARA SU DOLDU, BETONLARI ÇÖKTÜ'

Son afette Domuzluk mevkiinde sıra halindeki bir dizi serada sular altındaki ürünleri kurtarmaya çalışan Fahri Kaplan ise "Bir ortakçıyız. Sera sahibi sigorta yapmayınca bir felakette elimizde ne varsa gidiyor, o ana kadar boşa çalışmış oluyoruz. Domatesimiz yeni yeni kızarıyordu. En iyi tohumdan kullanıp ekmiştik. Yağmur suyu çeker de ürünlerin bir kısmını kurtarabilir miyiz diye günlerce ürünlerin başında nöbet tuttuk ama çoğu gitti" dedi.

"Bölgeyi su bastığında hemen yanımızdaki seranın betonu çöktü. Yağmur suyu naylon muşambanın üzerine doldu" diyen Kaplan, "Klipsi çıkarınca su öyle şiddetli vurdu ki betonu da içine alıp sürükledi. Sular indikten sonra seradaki mahsulün hepsi kurudu, bütün sebzeler gitti. Her sene bu dönemde buralarda şiddetli yağış olurdu. Ama son yıllarda yağışların şiddeti epey arttı. Artık bu sigorta derdini çözsünler" diye konuştu.

Fahri Kaplan