Serçeşme Hünkâr Hacı Bektaş Veli Etkinleri: Ben de varım dedirten tarihi bir an

Serçeşme Hünkâr Hacı Bektaş Veli etkinlikleri Alevi Bektaşi toplumunun geniş katılımıyla düzenlendi.

Abone ol

DUVAR - Hünkâr Hacı Bektaş Veli, ölümünün 750. yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği Serçeşme Festivali’yle anılıyor. 27 Ağustos Cuma günü başlayan festivalin şimdiye kadar yapılmış en büyük Alevi Bektaşi buluşması olduğu düşünülüyor. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu UNESCO, 2021’i Hacı Bektaş Veli’yi anma yılı ilan etmişti.

Yenikapı Etkinlik Alanı’nda düzenlenen festivale, ilk günden bu yana geniş bir katılım var. 45 sanatçı ve 60’a yakın kurumun katılımcılarla buluştuğu festivalde konserler, paneller, söyleşiler, atölyeler, belgesel film gösterimleri, sergiler ve çocuk etkinlikleri düzenlendi.

İstanbul’un yanı sıra Türkiye’nin farklı kentlerinden de çok sayıda kişinin katıldığı festivalin son gününde coşku büyüktü. Birbirine çok uzak semtlerden gelenler alanda tanışıp kaynaştı. Sahne önündeki rengarenk minderlerin üzerinde konser izleyenler, beraber şarkılar söyledi. Çocuklar etkinlik çadırlarının önünde uzun kuyruklar oluşturup oyun oynadı.

Çocuklar, etkinlik çadırında boyama yapıyor.

Yeme-içme stantlarının karşısındaki tahta masalarda oturan 52 yaşındaki Gönül Kaya, Kartal’dan gelmiş. Henüz bugün tanıştığı arkadaşını göstererek “Zeytinburnu’ndan geldi” diyor. Daha önce bu kadar geniş çaplı bir etkinliğe katılmadığını belirterek şöyle devam ediyor: “İlk kez yapılıyor. Mutluyuz ama devamını bekliyoruz. Sadece bu da değil vergi veriyoruz, bu ülkenin vatandaşıyız. Ama cemevlerimize ibadethane statüsü verilmiyor. Nice kararlar var onlara rağmen verilmiyor. En yakıcı sorunumuz bu. Statü verilsin istiyoruz.”

Kırklareli Topçu Baba Dergahı’ndan gelen Mert Urdal’la, yöresinden getirdiği doğal ürünleri tezgaha yerleştirirken konuşuyoruz. Etkinliğin ilk kez yapılmasına rağmen profesyonel bir altyapıyla organize edildiğini söylüyor. Ancak bir eleştirisi de var: “Standların konulduğu yer açısından sorun var. Konser alanı standların olduğu yerden geçmiyor. Başka bir planlama yapılsaydı insanlar standlardan geçerek konser alanına giderdi. Hem bir etkileşim hem de satış katkısı olurdu.”

Aysel Bayram ve Yeter Budak
'BU KADAR BÜYÜK OLACAĞINI TAHMİN ETMİYORDUM'

Alibeyköy Cemevi’nden Aysel Bayram ve Yeter Budak da standları başında. Kendi elleriyle yaptıkları ürünleri satarak cemevine katkı sağlamak istiyorlar. Aysel Bayram, “Bu kadar büyük olacağını ben tahmin etmiyordum. İnsanlarımız duyarlıymış hepsi gelmiş. İşte bu çok güzel” diyor.

Gün boyu devam eden konserlerde Alevi müziğinin sevilen örnekleri seslendiriliyor. Şah Hatayi, Sümmani ve Pir Sultan Abdal deyişleri hep bir ağızdan söyleniyor.

 Soldan sağa: Esin Çimen, Buse Pekel, Deniz Atel

‘ALEVİLERİN Z KUŞAĞIYIZ’

Her yaştan insan etkinlik alanında. Müzisyen Mercan Erzincan, pek çok kişinin Muhlis Akarsu’dan duyduğu “Sivas’tan Çıktı”yı söylüyor, üç genç ona eşlik ediyor. Konuşmak için yanlarına gittiğimde “Alevilerin Z kuşağıyız” deyip gülüyorlar. 22 yaşındaki Esin Çimen, “Böyle bir yerde olmaktan çok mutluyuz. Cemevimizin başkanı ve müdürü sayesinde etkinlikten haberdar olduk. İstanbul Esenyurt Erenler Cemevi’nden geldik. Bugün sadece Aleviler değil bütün toplum burada bundan dolayı çok mutluyuz” diyor.

15 yaşındaki Buse Pekel’e göre ise Z kuşağı Aleviler, önceki nesillerden farklı. “Düşünsel olarak da farklıyız. Anne, babalarımıza çok büyük ayrımcılıklar yapıldı ama şu anda aynı ayrımcılıklar yapılamıyor. Okullarda ve ortamlarda Alevi kimliğine dair daha rahat konuşuyoruz. Güçlü durarak ‘Ben Aleviyim’ diyebiliyorum. Önceden din kültürü öğretmenim buna farklı bakıyordu ama şimdi öyle değil. Toplum olarak biraz daha geliştik.”

Esin Çimen sözü tekrar alarak arkadaşlarının Aleviliği merak ettiğini söylüyor: “Cemevinde neler oluyor, neler yapılıyor diye bize soruyorlar. Biz de onlara nasıl cem yapıldığını anlatıyoruz. Artık insanlar merak edip öğrenmek istiyorlar.”

Tülin ve Doğan

‘İNANILMAZ BİR ŞEY, SANKİ SPOTIFY LİSTEM CANLI ÇALIYOR’

El emeği ürünler satılan standların çaprazındaki bir masada bağlama çalan Tülin ve Doğan ile sohbet ediyoruz. 24 yaşındaki Tülin, etkinliği İBB’nin Instagram sayfasında görmüş. “Katılmak istedik çünkü çok tarihi bir olay. Gururlandıran, sevindiren ve ben varım dedirten bir şey.”

Geçtiğimiz yıl kasım ayında bağlama dersleri almaya başlayan Tülin, Yenikapı’ya bağlama hocası Doğan’la beraber gelmiş: “Bu sanatçıların hepsi benim Spotify listemde var. Ama hepsini aynı anda dinleyebilmek inanılmaz bir şey. Sanki listem canlı çalıyormuş gibi oluyor. Özellikle Mikail Aslan’ı çok seviyorum. Bazen bir sanatçının konserine bakıyoruz ya konser yok ya da biletler hemen tükeniyor, pahalı da olabiliyor. Bir de şunu fark ettim: Burada sadece Aleviler yok, Sünniler ya da başka ülkelerden gelenler de burada. Kültürü halka açmak ve tanıtmak çok güzel hissettirdi.”

Tülin ve Doğan’a göre etkinliğin tek eksik yanı müzisyenlerle etkileşim. Gelecek etkinliklerde müzisyen söyleşilerinin de yapılmasını istiyorlar.

Alevilikte Kadın söyleşisine Prof. Dr. Bedriye Poyraz ve gazeteci Çilem Küçükkeleş konuşmacı olarak katıldı.

TARİHİ BİR AN: ‘İLK DEFA EĞLENEREK, DİNLEYEREK BİR ARAYA GELDİK’

“Alevilikte Kadın” başlıklı söyleşiyi dinlemek için Çınaraltı Söyleşi Alanı’na gidiyoruz. Şöyleşi, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Prof. Dr. Bedriye Poyraz ve gazeteci Çilem Küçükkeleş katılımıyla gerçekleşiyor.

Alevilerin şimdiye kadar acılarıyla seslerini duyurmaya çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Bedriye Poyraz “İlk defa eğlenerek, dinleyerek bir araya geldik. Çok tarihi ve çok önemli bir an ve ben bu ana tanıklık tanıklık ettiğim için çok mutluyum. Bu fikrin üreticisi olan herkese çok teşekkür ediyorum” sözleriyle konuşmasına başladı.

Alevi inancındaki eşitlik anlayışının toplumsal hayata yansımadığını söyleyen Prof. Dr. Poyraz, şöyle devam etti: “Ceme, semaha ve inançla ilgili diğer bütün ritüellere can olarak girmek çok kıymetli bir şey. Hatta bu inançtaki can kavramının feminist yaklaşıma çok uygun olduğunu düşünüyorum. Sorumluluğu her iki cinsiyete de yüklüyor. Sadece kadının nefsini, gözünü, bedenini kontrol etmesi gerekmiyor. Eşit şekilde erkeğin de kontrol etmesi gerekiyor. Tam da bu nedenle kadın çalışmaları açısından kıymetli bir zemin olabileceğine çok samimi bir şekilde inanıyorum. Ama toplumsal hayat da böyle değil. Kadın mücadelesindeki en önemli aşama kadınların ve erkeklerin eşit olmadığının ve kadınların özel bir eşitsizliğe maruz bırakıldığının tespit edilmesi, farkına varılmasıdır. Ne yazık ki biz Alevi toplumu olarak bunun farkına varamadık.”

Gazeteci Çilem Küçükkeleş ise, Aleviliğin eşitlik öğretisiyle bugün pratikte yaşananlar arasında bir uçurum olduğunu belirtti.

“Biz uzundur halka halinde otururduk. Başı sonu belli olmasın, köşesi olmasın, neresinde oturursanız oturun birbirinizle eşit hissedin diye. Ama bugün geldiğimiz yerde öyle miyiz? Öyle değiliz maalesef. Sayın Veliyettin Uzunsoy incelemişti, Türkiye’deki Alevi kurumlarının başındakilerin yüzde 99’unun erkek olduğu ortaya çıktı. İstanbul’da çok sayıda cemevimiz var yalnızca bir tane cemevinde kadın başkanımız var. Biz kadınlar iktidarı ele geçirelim, yönetelim demiyoruz. Biz iktidara karşıyız o çok başka bir şey. Ama demek ki birlikte yürüme ihtiyacı duymayan bir halimiz var. Bunu da gözden kaçırmamak gerekiyor.”

Etkinliğin son günü Yeni Türkü konseriyle devam ediyor. Yeni Türkü’nün ardından ise Moğollar sahne alacak.