'Serseri' mayınlar kapımıza nasıl geldi?

İstanbul sularında hafta sonundan itibaren görülmeye başlanan mayın krizi devam ediyor. Uzmanlar uyarıyor: "Mayınların etkisi büyüktür. Ticari gemiler ve balıkçılık için tehdittir."

Abone ol

DUVAR - Hafta sonunda İstanbul açıklarında etkisiz hale getirilen mayının ardından, önceki gün de İğneada açıklarında bir mayın tespit edildi.

Peki 'serseri' olarak adlandırılan mayınlar ne kadar tehlikeli, patlaması halinde ne kadarlık bir alanı etkiler?

Eski Deniz Subayı, Emekli Müsteşar ve Deniz Hukukçusu Kamil Yüceoral, sularımızda görülen bu mayınların, Devletler Deniz Hukuku'na göre bir saldırı sayılamayacağını ifade ediyor. Ama aynı zamanda çok ciddi hukuki sorumluluğu olan ihmaller dizisi olarak da niteliyor. Serseri halde kıyılara vuran bu mayınların, aslında ilgili ülkenin yasal kıyı savunması için "gizli planlara" göre döşendiğini ve denizin dibindeki kare çelik kutucuklara zincirlerle bağlandığı bilgisini veriyor.

Kamil Yüceoral

Mayınların büyük ve ciddi bir etkisi olduğunu dile getiren Yüceoral, ‘’Nusret Mayın Gemisi’nin döktüğü mayınlar da bu tip mayınlardı. Etkisi büyüktür ama cinslerine, kullanım sürelerine ve güçlerine bağlı olarak, konu olan mayınların, ne kadar şiddetle patlayacağını bilmek mümkün değildir’’ dedi.

‘MAYININ DÖKÜLÜR DÖKÜLMEZ SERSERİ HALE GELMESİ ANLAŞILIR BİR ŞEY DEĞİL’

Mayınların zincirinden kopmasının basit bir şey olmadığı söyleyen Kamil Yüceoral, "Ama Rus tarama gemileri tarafından operasyon yapılmış ise bu mümkün olabilir. Mayın tarama gemileri arkalarında uzun bir tarama teli bırakırlar ve bunların üzerinde de keskin makasları vardır. Makaslar tıpkı çapariler gibi dizilmişlerdir. Mayın tarama gemisi bunu çekerken demirli mayının zincirlerini de keser, mayını satha çıkartır ve yerinde imha eder. Eski tip mayınlar ve muhtemelen söz konusu mayınlar için durum böyledir" diye konuştu.

Mayın tarama ve avcılığının tehlikeli bir operasyon olduğuna dikkat çeken Yüceoral, "Böyle bir işlem olmaksızın mayın döker dökmez serseri hale gelmesi makul değil, anlaşılır bir şey de değildir. Deniz hukukuna göre ülkeler, bu tip tehlikeler oluşturarak deniz sahasını ve trafiğini riskli bir alana dönüştüremezler. Savaş sahası dışında, bu tür bir ihmal nedeniyle oluşacak herhangi bir patlama sonrası zarar görecek tarafsız gemi ve insanların, çok ciddi tazminat hakları doğabileceği, deniz sigortaları sorunları ile karşılaşılacağı da ayrı bir konu. Savaş sırasında üçüncü ülkelere verilen zararlar, savaşın sınırlarını aşan ihmaller de ayrıca savaş hukuku hükümlerine göre değerlendirilecektir" dedi.

'MAYIN STATEJİK BİR SİLAHTIR’

Mayın Filosunda Kurmay Başkanlığı ve Komodorluk görevleri yapan emekli Deniz Kurmay Albay Celalettin Güllapoğlu, konuya ilişkin Gazete Duvar’a yaptığı açıklamada, "Mayın stratejik bir silahtır. Siz mayını döşedikten sonra bunun tekrardan etkisiz hale getirilmesi ve ortamın emniyete kavuşturulması için gerekli tedbirleri almadığınız takdirde işte bugün olduğu gibi önemli riskler yaratabilecek sonuçlar doğurur. Dolayısı ile döküldükten sonra kontrol edilebilirliği daima hesaplanması gereken bir risk içerir" ifadelerini kullandı.

‘TİCARİ GEMİLER İÇİN DE BÜYÜK TEHDİT OLUŞTURUYOR’

Mayınların çeşitli türlerinin olduğuna dikkat çeken Güllapoğlu, ‘’Kendi kendine hareket edilen, belirli zaman uykuya dalabilen, sonra uyanıp gemi sayısına göre patlayabilen ve gerektiğinde kendi kendini imha edebilen mayın türleri vardır. Kıyıların korunmasında demirli mayınlar da kullanılır. Burada da görüldüğü gibi alınan bilgilere göre eski tip demirli mayınların kullanıldığı anlaşılıyor. Kendini imha etme mekanizmaları ya devreye alınmamış ya da bozuk olabilir" bilgisini verdi.

Güllapoğlu, demirli mayınların, su altında kalan kısmının sürtünme ile uçlarındaki tüplerinin patlayıp, bunlarla ateşleme ortamı sağlandığını ve gemilerin bu şekilde etkisiz hale getirildiğini belirterek "Taşıdığı yüke bağlı olarak mayınlar ticari gemiler için de büyük tehdit oluşturuyor" dedi.

'BİZE DOĞRU GELMELERİ İHTİMALLER İÇİNDEDİR VEYA ÖZEL OLARAK SERBEST BIRAKILMIŞ OLABİLİRLER’
Cellalettin Güllapoğlu

Güllapoğlu, mayınların neden sürüklenmiş olabileceğine ilişkin soruya, "Döküm hataları yapıldıysa, gerekli demirleme mekanizmaları ile ilgili sıkıntılar yaşanmıştır. Kontrol dışı yapıldı ise tecrübesizlik ya da acelecilik gibi nedenlerle kopmalar meydana gelebilir. Mayının kendisinde hata vardır veya demirleme sırasında deneyim yetersizliği nedeni ile zaman içinde bağlantı telinden kopar. Bunun dışında, demirlemeye bağlı olarak dip akıntıları ve fırtınalar mayınları bulundukları yerlerden koparabilir. Poyraz ve karayel dediğiniz zaman bize doğru esen şiddetli rüzgarlardan bahsediyoruz, bize doğru yönelmeleri ya da maksatlı olarak bu niyetle serbest bırakılmaları mümkündür" yanıtını verdi.

Demirlendikleri mevkiden kontrolsüz olarak ayrılan mayınların "serseri mayın" olarak adlandırıldığını ve bir rotası olmadığını belirten Güllapoğlu, bu tip mayınların kontrolsüz şekilde salınım yapan cisimler olduğunu söyledi ve mayınların Romanya ve Bulgaristan sularına da gidebileceğine dikkat çekti.

'ŞU ANDA SAVAŞ TEHDİDİ YOK'

Mayınların Türkiye’yi savaşa çekmek için kasıtlı olarak bırakılmasına dair spekülasyonları da değerlendiren Güllapoğlu, ‘’Türkiye’nin ‘mayınlar geldi, Boğazları kapatsın şeklinde’ provoke edilmesi mümkün, ancak tutarsız ve yanlış bir hesap. Türkiye istediği zaman tehlike ortaya çıkarsa Boğazları kapatabilir. Fırtına, kısıtlı görüş şartları dahil, tehlike olursa Boğaz trafiğini durdurabilir. Türkiye savaşın içinde değil, şu anda savaş tehdidi yok, bu aşamada Boğazları kapatmasını gerektiren durum yok’’ dedi.

'BALIKÇILIK ZARAR GÖREBİLİR’

Mayın döşeyen ülkenin tedbir almadığında o ülkenin sorgulanabileceğinin altını çizen Güllapoğlu, "Bu kontrolsüzlüğün, (bilinçli olarak yapılmadığı takdirde) bizi felakete götürmeyeceğini düşünüyorum ama bu silahlar riskli silahlardır. Serseri mayın yoğunluğu artarsa, yaratacağı diğer tehlikelerin yanı sıra Türkiye’de ekonomik anlamda balıkçılığın bir süre zarar görmesi söz konusu olabilir. İhtimallere karşı balıkçıları emniyete almak için bir süreliğine balıkçılığa ara verilebilir. O zaman Karadeniz’in belirli bölgelerinde balıkçılık yapılması kesintiye uğrayabilir" dedi.