Setenay’ın penceresi

Ressam Setenay Alpsoy İstanbul’un eski ve çirkin saydığımız dokusundan güçlü bir resim dili, etkileyici tablolar çıkartıyor. Bugün cehennemi, geleceğin yitik cenneti olacak günümüz İstanbul'unu en iyi anlatan sanatçılardan biri…

Cem Erciyes cemerciyes@hotmail.com
.

Setanay Alpsoy’un resimleri son on yıldır hayatımızda. Bu arada bizlere kendini sevdirdi, hatta onu takip eden bir resimsever grubu olduğunu biliyorum. Zaten bellekle meselesi olan ya da kentle mimarlıkla ilgilenen insanların bu resimlerin önünden geçip gitmeleri pek mümkün değil. Alpsoy’un resimleri o çarpık kentleşmeyi, eski İstanbul’un o ‘güzel’ (aslında derme çatma) ahşap evleri ve cumbalı binaları yerine yapılan kibrit kutusu diye horlanan apartmanları gösteriyor içinde yaşadığımız hayatı hatırlatıyor.

Mimar Sinan’da resim eğitimi almış, Neşe Erdok atölyesinden mezun olmuş genç bir sanatçı Setenay Alpsoy. Bugün artık eskimeye yüz tutan apartmanların kentin dokusunda hakimiyetini kurduğu 80’li yıllarda dünyaya gelmiş. Doğup büyüdüğü ve pek çok resmine konu olan Şişli’de yaşıyor, çalışıyor. Herkes gibi o da yaşadığımız kentin yeşile aç bir beton denizine dönüşmesinden dertli. Resimlerinde gökyüzünün görünmediği tıka basa bina dolu bir beton dünyadan kadrajlar aktarmasının tabii ki eleştirel bir yanı var. Kendimize layık gördüğümüz bu dünyaya dönük bir eleştiri. Ama bence bu dünyanın içinden güzel bir resim çıkartmayı bildiği için Setenay Alpsoy, kimliğimizin bir parçası haline gelen bu kente olan düşkünlüğümüzü ya da yatkınlığımızı da simgeliyor.

Orta sınıf yaşamın solgun renklerinin hakim olduğu bu resimler, apartmanların mimarisindeki o garip geometriyi yakalar. Kendine has kadrajın içinde birbirini tekrar eden pencereler, balkonlar, çatılar ile içinde yaşadığımız apartmanların geometrik tekrarlara dayanan görünümünü resme dönüştürür. Bir yandan da bütün bu evlerin barındırdıkları hayatın biteviyeliğini gösterir. Klima kutularına kadar hep köşeli, hep geometrik, garip bir modern çekicilik barındırır bu apartman istifleri. İster birbirini tekrar eden apartman cepheleri, ister şöyle Dolapdere'den kuşbakışı bakılan Kurtuluş sırtlarında birbiri üstüne uzanan irili ufaklı çatılar denizi olsun; bu aslında İstanbul’un ta kendisidir. Bu şehrin çok eskiden beri sunduğu kendine has keşmekeşin, yığın yığınlığın, o soluk renkli ‘hüzünlü’ karmaşanın çekiciliğidir aslında. İki yüz yıl evvelki yabancı seyyahların da bugün bizlerin de sevdiğimiz, bize dair bir karmaşanın resmidir bunlar. İhtiva ettikleri hüzün bakımından Hilmi Yavuz’la ve İstanbul’un gri renklerini çok iyi anlatan Orhan Pamuk’la da akraba bir tonu vardır.

Bu şehir sona erdiğinde, bize ait ve içinde yaşadığımız her şey gibi onu da sevdiğimizi fark edip özleyeceğiz. İşte o günlerde Setenay Alpsoy’un resimleri bize bu yaşadığımız çağın cehennemi, geleceğin ise kayıp cenneti olacak o apartmanları hatırlatacak. Onlar, Setenay Alpsoy’un resimlerinde yaşayacak.

Bazen onun resimlerini seyrederken bir bakışta tanırsınız; Elmadağ, Balat, Şişli, Okmeydanı’ndan iyi bildiğiniz bir kent parçası resme dönüşmüştür. Küçük bir detay, bir eski kofra, balkondaki plastik sandalyeler, binaların altına yaslanmış yalnız bir bisiklet ya da evleri uzaktan seyreden bir hurda otomobil de resmin konusu olabilir. İnsanlar çok nadiren girer bu resimlere, tıpkı evlerin içleri gibi. Pencereden, açık pencereden dışarıya bakarız Setenay Alpsoy resimlerinde. Etrafımızı kuşatan diğer evleri seyrederiz. Açık pencerelerden görünen manzaraları resmeder Setenay Alpsoy. Resimlerindeki apartman bloklarının camlarına baktığınızda yansıyan diğer apartmanları görürsünüz; yani kendinizi... Pencerenin kendisi de resimlere konu olur. Hatta Setenay’ın penceresi bir resminde ‘hazır nesne’ye dönüşür ve eski ahşap bir çerçeve resmin dışında bizzat sergiye dahil olur…

.

Onun kıymetini başkaları da anlıyor olmalı ki yakınlarda iki çok bilinen resmi, İETT Blokları I/II adlı çalışmaları, Zaha Hadid'in hayattayken tamamladığı son projelerden olan ABD’deki One Thousand Museum'un daimi koleksiyonuna dahil oldu.

Setenay Alpsoy’un resimleri için yazmaya beni Evin Sanat Galerisi’nden gelen ‘evdesanat’ maillerinin üçüncüsü ikna etti. Sanatçının eserlerini topluca bir hatırlamaya vesile olan bu gönderiye ulaşamayanlara Evin Sanat galerisinin sitesini ya da Setenay Alpsoy’un kişisel Instagram hesabını ziyaret etmelerini öneririm. Resme bakmak, insana iyi gelir.

http://www.evin-art.com/artists/136-setenay-alpsoy/featured

https://www.instagram.com/setenayalpsoy/

Tüm yazılarını göster