Sevilay Yılman Habertürk'ten ayrıldı: Sosyal medya ilkelerine uyamadım, ombudsman olacağım
Sevilay Yılman son yazısını yazarak Habertürk'a veda etti. Sosyal medyada Habertürk'ün kurallarına uygun hareket edemediği için ayrıldığını belirten Yılman bağımsız gazetecilik yapacağını aktardı.
DUVAR - Sevilay Yılman, Habertürk gazetesi ile yollarını ayırd. Ayrılmaması için kurum temsilcilerinin kendisine çok ısrar ettiğini ancak bağımsız gazetecilik yapmak istediğini anlatan Sevilay Yılman, sosyal medyada paylaşım yaparken Habertürk'ün kurallarına uygun davranamadığı için ayrılık kararı aldığını aktardı. Yılman yeni dönemde "özellikle medya, yargı, ticaret ve siyaset denkleminin ombudsmanı olacağım" ifadesini kullandı. Ombudsmanlık yapacağını söyleyen Yılman Hazine ve Maliye Bakanlığı'na yeni atanan Nureddin Nebati ile olan kayıt dışı söyleşisini aktardığı için uzun süre köşesini yazamamıştı.
Yılman'ın son yazısı şöyle:
Epeydir düşünüyordum aslında.
Ama hep öteledim…
Ancak son zamanlarda baktım ki…
Artık ötelenecek bir şey kalmadı ve benim bir süreden beridir düşündüğüm adımı atmam gerekiyor.
Ve hayırlısıyla bugün itibarı ile atıyorum o adımı.
Meslekte yeni bir başlangıç için yola çıkıyorum değerli okurlarım.
Birçok meslektaşım gibi, “Bağımsız Gazeteci” olarak yoluma devam etmek istiyorum.
Yani bu yazı, Habertürk’ten size seslendiğim son yazım.
Elbette buluşacağız başka mecralarda.
Kendi adıma kuracağım Youtube kanalında mesela…
Ya da Twitter başta olmak üzere tüm sosyal medya hesaplarımda…
Mutlaka birlikte olacağız yeniden.
Ama Habertürk ile “kurumsal” bağımı kopartıyorum.
Kurumsal diyorum çünkü kurulduğu 2002 yılında televizyonculuğa ilk adım attığım Habertürk ile manevi bağım asla kopmaz.
Daha önce de ayrılıklarım oldu.
Hem de uzun yıllar ama bilen bilir ki; Habertürk’ün kalbimdeki yeri benim için hep çok özel ve bambaşkadır.
Fiziken ayrıydık ama kalben daima beraberdir gibiydik.
Hülasa…
Habertürk benim çok kıymetlimdir.
Ve herkes bilmeli ki; bundan sonra da hep öyle olacak.
O nedenle rica ediyorum hepinizden…
Bugünden sonra ayrılışımla ilgili ne yazılırsa yazılsın, ne denilirse denilsin zinhar inanmayın.
Çünkü bu karar tamamen bana ait.
Elbette kolay olmadı.
Çok güç oldu hatta ve size şu satırları yazarken bile hala gelgitler yaşıyorum.
Çok duygulu anlar benim için…
Çünkü tüm meslektaşlarım bilir ki, bir yazarın yıllarca birlikte olduğu okurlarına, yıllar boyu çalıştığı kuruma veda ederken yazdığı yazı, en zor yazıdır.
Yani çok zorlanarak yazıyorum bu satırları ve tüm samimiyetimle söylüyorum; bu karardan geri adım atmam için epeyce de bir direniş gösterildi.
Başta Ciner Medya Grup Yönetim Kurulu Başkanımız, Ağabeyim, çok kıymet verdiğim büyüğüm Kenan Tekdağ olmak üzere birçok arkadaşım vazgeçmem konusunda çok uğraş verdiler ama ikna edemediler.
Çünkü ne oldu bana bilmiyorum ama son zamanlarda Habertürk’ün kurumsal ilkelerine uyum sağlamakta zorluk çekiyorum.
Bilirsiniz… Her kurum, kuruluşun, şirketin kendine has belli kaideleri, kuralları ve belli bir disiplin vardır.
Ciner Medya Grubu’nun da sosyal medya kullanımı konusunda çalışanlarından uymasını istediği kurallar var.
Ben epeyce bir direndim bu kurallara uyum sağlayabilmek için ama son süreçte maalesef başarılı olamadım, olamıyorum da…
Çünkü hiperaktif bir ruh halim var ve Türkiye’nin yaşadığı en zor, en kritik, en önemli seçim sürecinde de bu hiperaktif ruh halimi kontrol edemiyorum.
Özellikle aktif olduğum Twitter’da kurumun ilke ve kurallarına aykırı paylaşımlar yaparak sürekli ihlalde bulunuyorum.
Bu ihlal durumum en sonunda İnsan Kaynakları tarafından dikkat çekti ve uyarıldım.
Tüm kurum çalışanlarının riayet ettiği kurallar ve kaideler bir kez daha hatırlatıldı tarafıma.
Hiç kızmıyorum ve de hiç alınganlık göstermiyorum zira yerden göğe kadar haklılar.
Çünkü grubun tüm çalışanlarına tebliğ ettiği bir, “Sosyal Medya Yönergesi” var ve ben uymayınca diğer arkadaşların da uymama hakkı doğuyor.
Ve böyle olunca da mesele yönetilemez hale geliyor.
O nedenle bir tercih yapmam gerekiyordu.
Ya sosyal medya yönergesi kurallarına uyup, sosyal medyayı ona göre kullanacaktım.
Ya da bağımsız olup dilediğim gibi...
Ben ikincisini tercih ettim çünkü bu süreçte tarafı olduğum Millet İttifakı’na açık destek verirken Habertürk’ün kurumsal kimliğinin sorumluluğunu üzerimde taşımak istemiyorum.
Ruhen de kendimi daha iyi hissedeceğim için yeni bir yola “rastgele” diyorum değerli okurlarım.
Bana verilen bu köşede her zaman hakkaniyetli, belli bir kesimin değil, halkın gözü, kulağı, sesi, tercümanı olmaya hep gayret ettim.
Bundan sonra da hep aynı olacak.
Sosyal medya hesaplarımda, özellikle de kendime ait Youtube hesabımda çok aktif bir biçimde serbest gazetecilik yapacağım ve ilgiyle takip edeceğinize de emin olduğum, özellikle medya, yargı, ticaret ve siyaset denkleminin ombudsmanı olacağım.
Lütfen bundan emin olun.
Son olarak...
Bana bu köşede yazmama olanak sağlayarak sizlerle buluşmamı sağlayan başta Ciner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Turgay Ciner’e, Medya Grup Başkanı Mehmet Kenan Tekdağ’a ve kurum çatısı altında birlikte çalıştığım tüm mesai arkadaşlarıma ve siz çok kıymetli okurlarıma sonsuz teşekkür ediyorum.
Eğer yazdığım süre içerisinde bir sürç-i lisan ettiysem, bilmeden istemeden de olsa herhangi birine haksızlık yapmışsam, kalbini kırmışsam affola…
Hoşçakalın…
Sevgiyle ve barışla yaşayın...