Şeyh Sait'in idamı için 'özür' talebi
Şeyh Said Derneği, devletin Şeyh Sait'in idamı nedeniyle 'özür dilemesini' talep etti. Maddi ve manevi tazminat da isteyen dernek yöneticileri Şeyh Sait'in mezar yerinin bildirilmesi için çağrı yaptı.
DİYARBAKIR - Şeyh Said Derneği, Şeyh Said ve arkadaşlarının idamının yıldönümünde hakikatleri ortaya çıkaracak bir komisyonun kurulmasını ve mezar yerlerinin ailelerine bildirilmesini istedi.
Şeyh Said ve arkadaşları 29 Haziran 1925’te İstiklal Mahkemesi kararıyla Dağkapı Meydanı’nda idam edilmişti. Şeyh Said Derneği, Şeyh Said ve arkadaşlarının idam edilmesinin yıldönümünde açıklama yaparak tepki ve taleplerini dile getirdi. “Bir provokasyonla başlayan ve kısa sürede Harput’tan Muş’a, Hınıs’tan Amed’e yayılan olaylar, yıkım ve katliamla bastırıldı" denilen açıklamada şunlara yer verildi:
“1925 Direnişi’ndeki tarihi gerçeklerin açığa çıkarılmasını; katliam ve yıkımlarda rolü olan başta Türkiye devleti olmak üzere sorumluluğu olan bölgesel ve uluslararası güçlerin özür dilemesini; gasp edilmiş tüm hakların iade edilip, maddi ve manevi hakların tazmin edilmesi amacıyla hakikatlerin araştırılacağı tarafsız bir heyetin kurulmasını talep ediyoruz.”
ŞEYH SAİD’İN MEZAR YERİ
29 Haziran 1925’te idam edilen Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerleri bilinmiyor. Yıllardır talep edilmesine rağmen kamuoyuna açıklanmadı. Şeyh Said Derneği, idamın yıldönümünde mezar yerinin kendilerine bildirilmesi talebini yinelerken şunları dile getirdi:
“Şehid Şeyh Said Efendi ve dava arkadaşlarının, Şeyh Said Meydanı’nda bulunan mezar yerlerinin ailelerine ve halkımıza teslim edilmesini talep ediyoruz. Yine günümüze kadar bir mezar taşından mahrum bırakılan Cibranlı Halit Bey, Melle Saidê Kurdî, Seyyit Rıza gibi tüm mazlumların mezarlarının ailelerine verilmesini talep ediyoruz. Onlara vasiyetleri olan bir mezar taşı dikerek; milli, ahlaki ve insani olan vazifemizi yerine getirmek istiyoruz.”
Şeyh Said Derneği’nin açıklaması, şu sözlerle son buldu: “Torunları ve haklı davasının takipçileri olan bizler; Şehid Şeyh Said Efendi’nin son sözlerini asla unutmayacağız; ‘Şu anda fani hayata veda etmek üzereyim. Halkım ve inancım için feda olduğuma pişman değilim. Yeter ki torunlarım düşmanlarıma karşı beni mahcup etmesinler.’”
FELEKNAS UCA, ŞEYH SAİD’İN MEZARINI SORDU
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Feleknas Uca, Şeyh Said’in ölüm yıldönümünde, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Uca, Şeyh said’in mezar yerini sordu.
“Şeyh Said İsyanı hakkında İstiklal Mahkemeleri tutanakları bütünüyle açık olmadığı için yaşanan isyana ilişkin ayrıntılar ve mezar yerleri ile ilgili bilgiler sınırlı kalmıştır” diyen Uca, Cenevre Ek 1 Protokolü’nü hatırlattı ve şöyle dedi:
“Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin ailelerine ve sevenlerine verilmemesi hem bütün inançlara ve vicdani değerlere hem de uluslararası sözleşmelere aykırıdır. Cenevre Ek 1 Protokolünde ‘kayıp ve ölü kişiler’ kısmında ölen kişilerin ve bu kişilerin kalıntılarına saygı gösterilmesi, bu tür kişiler için ayrılan mezarlık alanlarına saygı gösterilmesi, ölenlerin kalıntılarının ve kişisel eşyalarının yakın akrabalarının isteği üzerine iade edilmesi gerektiği belirtilmektedir.”
Feleknas Uca’nın Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması talebiyle hazırladığı soru önergesinde şu sorular yer aldı:
1- Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerleri nerededir?
2- Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin ailelerine verilmemesinin nedeni nedir?
3- Şeyh Said ve arkadaşlarının idam kararını veren İstiklal Mahkemeleri tutanaklarının erişime kapalı olmasının nedeni nedir?
4- Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin tespit edilip naaşlarının ailelerine teslim edilmesi için Hükümetinizin yürüttüğü herhangi bir çalışma var mıdır?
5- Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı kentlerde faili meçhul cinayetlere kurban giden yüzlerce kişinin mezar yerinin olmadığı düşünüldüğünde Şeyh Said İsyanından beri süregelen mezarsızlık politikalarının gerekçesi nedir?
6- Türkiye ulusal ve uluslararası birçok çevre tarafından “mezarsızlar ülkesi” olarak bilinmektedir. Buna son vermek için Hükümetinizin yürüttüğü bir çalışma mevcut mudur?