Çocuk kulaklarımızda bugüne sakladığımız ne çok efsane var.
Cinli, şeytanlı, al karılı… Özellikle bu 'al karısı'’ yüzünden
gereksiz bir zamanda öğrenmiştim lohusayı. Bir de, lohusa spesiyali
"herle" diye tuhaf yiyecek görmüş, tatma cesaretinde bulunmuş,
lohusaya acımıştım. Sözde yemekti bu herle. Tereyağlı iskenderin
unlusu ve sulusu ama iskendersiz olanı. Lohusası olan ev, olay yeri
olmaya en aday mahaldi.
Esas tehlike oyun çocuklarının akşamları bir araya gelmesiydi
ama. Yatsıdan sonra aramızdaki nöbetçi manyak başlardı: "Şimdi
padişahın altınlarını üç tane cin bekliyormuş…"’ diye. Evlerimiz
Güney Kore korku sinemasından beterdi. Bir gece ansızın gelebilecek
bu tuhaf yaratıklar, büyürken tekmili birden üç harflilerde cem
edilecek; ‘’büyümek’’teki ‘’büyü’’, erken rezervasyonla zihin
localarımıza yerleşecekti.
Karanlık çöktüğünde hikâyeler de çöker, çocuk dimağımıza zerk
edilir ve tuvalete bile birlikte cesur olabildiğimiz bir eskortla
gidilirdi. Aramızdan bazı fırlamalar adrenalin olsun diye, gece
gece ıslık çalıp hemen ardından euzu besmele çekerek şeytanı
oynattığını sanırdı. Islık çalıp şeytan çağıran ve ardından
kovduğuna inanan ufak ama etkili bücürlerdi bunlar.
İleride iş ve kariyer basamaklarında telef olup olmadıklarını
bilemiyoruz bu bücürlerin. Kendimden örnek versem yanıltıcı
olabilir. Çoğu doğuştan mantıklılarımıza göre çocukça salaklıklardı
bunlar. Özetle, şeytan falan çocuk oyuncağıydı. Ve şeytan, hiç de
kurumsal değildi. Geçtiğimiz günlerde kurumun dibi denilecek yerden
en yetkili kişi konuştu ve olaylar gelişti.
Tanınmış dört harfli kişi Papa’nın, ‘’Şeytanın Avukatı’’ filmini
izlemediğini esefle öğrendik. Papa, İtalyan Katolik Kilisesi'nin
televizyonu TV2000'de yayınlanan programda, yine bir din adamı ile
sohbet ediyor. İnandıkları işleri yapan bu zatların muhabbetinde,
laf dönüp dolaşıp şeytana geliyor. Belki de kör şeytan ne yapıp
edip araya giriyor, sohbeti dolduruyor. Papa:
"Şeytan kötülüktür. Milano'daki sis gibi değildir. Yayılan bir
şey değildir, bir kişidir" diyor. Bizdeki "Çarşamba akşamı tırnak
kesme"’ bile daha bilimsel. Sis nedir ya? O da yetmemiş Papa,
kulağına kurşun, şeytanla iletişim kurmaya heves edenleri "yapmayın
etmeyin yavrularım!" anlamında uyarıyor:
"Şeytan'la diyaloğa girerseniz kaybolursunuz. O bizden daha
akıllıdır. Sizi altüst eder, başınızı döndürür ve kaybolursunuz"
diyor. Burada "üst akıl" ile
ilgili ipucu mu veriyor, tam anlaşılmıyor.
Televizyoncu kişi Don Marco Pozza'nın "Yani şeytanın bir adı ve
soyadı olduğunu mu söylüyorsunuz?" diye sorması üzerine de: "Evet,
eminim" diye son kararını diyor. Stüdyo şok!
Anlayacağımızı anladık. Bildiğin nüfus kaydı olan bir kişi yani
şeytan. Eğer bizdense, erkek ya da kadın şeytanın vatandaşlık
numarası, e-devletten bakılsa vergi borcu neyim çıkabilir. Resmi
dini ve iban'ı bile vardır. Doğum tarihi de ortada olacağından,
burcuna dair ne geyik döner düşünün. Doğum saati, yükseleni,
alçalanı, alçaldıkça çukurlaşanı falan…
Kimilerine göre Papa’nın bu görüşü, eğitim aldığı Cizvit
tarikatının etkisinde olmasındanmış. Kimileri ise söz konusu
açıklamayı, bir takım isimlerin deşifresi öncesi kamuoyunun
alıştırılması olarak değerlendirdi. Bahara doğru, baş şeytan ve
zürriyetine ilişkin kapsamlı bir liste düşebilir. İşte o zaman
yemişiz vikiliksi! Biliyor da açıklamıyorsa vebali günahı
boynuna…
Papa, ayrıca şeytanın 'nazik davranarak' insanların aklına
girdiğini de söyleyerek: "Eğer ne olup bittiğini vaktinde fark
etmezseniz sonu kötü olur" diyor. "N’olur mesela?" diyemiyor
televizyoncu kişi. Hiyerarşi, yine maalesef gerçeği boğuyor. Tabii
ki yazıklar olsun! Hazır yeni yıla girmek üzereyken, tüm
ciddiyetimle Papa'ya içimi dökmek istiyorum.
Pek Sayın Papa Hazretleri;
Valla hocam, şeytanın gerçek bir kişi olabileceğini buyurmanız
ilgimizi çekmedi değil. Keşke biraz daha detay verseydiniz. Hatta
bırak gerçek kişiyi, onun en tehlikeli formunun 'tüzel kişi'
olduğunu da deseydiniz keşke. Özellikle şeytanın devletleşmiş
formunu. Hayır, konuyu siz açtınız. Şahsınızda diğer takkeli,
kipalı, sarıklı yetkili kişilere de soruyorum.
Madem şeytanı anlatıyorsunuz ki vallahi şahıs olarak kimin oğlu,
kimin kızı olduğu şeyimizde (umurumuzda) değil. Anlatacaksanız,
bazı din kişilerinin insanlığı Tanrı’yla aldatma taktiklerini
anlatın. Tanrı adına konuşan özde değil sözde kurumların, saf
müminlerin aklını nasıl aldığını… Yani diyorum ki, belki de şeytan
bizden daha akıllı değildir. Bu kurum kurum konuşanlar bizi
salaklaştırmış olmasın?
İşin aslı hocam, biz intikamımızı öteki dünyaya havale etmekten
yılmış mazlumlarız. Çok pis mağduruz hocam. Dayak için
döndüreceğimiz yanaklarımız köseleye döndü yeminle. Tabii biraz da
sizinkileri tahrik için diyorum. 'Naziklik' dediniz örneğin.
'Demokrasi' gibi bi çuval janjanlı lafla nasıl kan döküldüğünü
anlatın misal. Türlü yayılmalardan kırıldık ama tabii ki
buyurduğunuz gibi sis falan saçma. Harbiden sis ne ya?
Tüm o kurumsal kibirlerin, kubbelerin, katedrallerin,
derneklerin, vakıfların ardına sığınan çocuk tecavüzcülerini
deseydiniz, şeytanı daha açık etmez miydiniz? Hoşgörünüze sığınarak
bir şey daha demek istiyorum. Bence biraz film izlemelisiniz. Bu
arada, yine bence çok süslüsünüz! Üç günlük dünyada bunca şatafat
niye?
Saygılar...