Sezai Temelli: Sıra ailelere mi geldi!
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli Konya'da konuştu: Avrupa'ya da iki çift lafımız var. Yıllardır size bu durumu anlatıyoruz. Siz de Türkiye’ye şaşı baktınız. Türkiye’de bunca hak ihlali yapılırken, bunca hukuksuzluk varken, dönüp bu meseleye samimi olarak bakmadınız.
DUVAR - HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin seçim çalışmaları kapsamında Konya Cihanbeyli'de seçmenlere konuştu. Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını öneren raporu kabul etmesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Temelli, "Avrupa Parlamentosu kararını kınıyorlarmış, biz de sizi kınıyoruz ülkeyi bu hale getirdiğiniz için" dedi. Temelli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisinin soy ismiyle ilgili söylemine de cevap verdi ve, "Sıra ailelere mi geldi, biraz edep" ifadesini kullandı. Temelli'nin gündeminde Erdoğan'ın doğalgazın gitmediği Şırnak'a doğalgaz gittiğini iddia etmesi de vardı.
Sezai Temelli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
ACILARIMIZLA AKRABA OLDUK: Bugün Cihanbeyli'de yan yana gelerek bu tekçi anlayışa, bu ayrımcılığa, bu düşmanlığa en güzel yanıtı yine siz verdiniz. İşte buradayız. Kürdüyle, Türküyle 72 millet bir aradayız; hiçbir yere gitmiyoruz 31 Mart’ta hep birlikte sandıklara gidiyoruz. Coğrafya kaderimizdir, biz bu kaderi hep birlikte paylaşıyoruz. Yüzlerce yıldır bir arada yaşamış halklarız. Biz acılarımızla akraba olduk. Acıyı bal eyledik. Kim bizi birbirimizden ayırabilir? Bu ayrımcı dille, bu nefret söylemiyle insanlar birbirine düşman olacak sanıyorlar. Hayır, asla kabul etmiyoruz. Ayrımcılığı, nefret söylemini asla kabul etmiyoruz. Biz ortak vatanımızda bir arada demokratik cumhuriyeti inşa etme kararlılığındayız. Bunu da mutlaka başaracağız.
LEYLA GÜVEN KRİTİK AŞAMADA: Kürtlere defol diyor. İnsanlara, HDP’lilere terörist diyor. Her gün bir başka nefret söylemiyle ayrımcılığı derinleştirmeye çalışıyor. Buna itirazımız var, bunu kabul etmiyoruz. Herkes itiraz etmeli. Bu ülkede yaşayan herkes itiraz etmeli. Türkler, Kürtler, Ermeniler, Aleviler, Sünniler. İnancımız ve kimliğimiz ne olursa olsun bu kimlikler bizim onurumuzdur, ne olursa olsun asla taviz vermeyiz. Ne kimliğimizden ne inancımızdan vazgeçeriz. Ama bizi ayırmaya, bizi bölmeye çalışan bu tekçi zihniyete de en güçlü cevabı vermekten asla vazgeçmeyiz. Dün olduğu gibi bugün de yarın da bu kararlılığımızı göstereceğiz. İşte Leyla Güven, 127 gündür açlık grevinde. Buradan ona sevgilerimizi ve saygılarımızı yollayalım. Tam 127 gündür bir hukuk ve adalet mücadelesi veriyor. Bu ülkede hukuksuzluk ve adaletsizlik son bulsun diye bedeniyle direniyor, mücadelesini yükseltiyor. Leyla Güven ile birlikte bugün cezaevlerinde binlerce tutsak aynı mücadeleyi yükseltiyor. Bu hukuksuzluk, adaletsizlik bitsin diyorlar. 335 tutsak artık kritik aşamadadır. Leyla Güven kritik aşamadadır. Nasır Yağız Hewler’de, Strazburg’daki arkadaşlarımız, Kandıra’daki Sebahat Tuncel, Selma Irmak ve dünyanın birçok yerinde arkadaşlarımız açlık grevinde.
KÜRT MESELESİ ÇÖZÜMSÜZ KALIRSA HİÇBİR MESELEYİ ÇÖZEMEZSİNİZ: Eğer bu ülkede, İmralı'da tecride izin verirseniz, tecridi görmezden gelirseniz tecride devam ederseniz, Kürt meselesini çözümsüz kılarsınız. Kürt meselesinin çözümsüz kaldığı bu ülkede, hiçbir meseleyi çözemezsiniz. Hiçbir meseleyi çözemediğiniz için ülkeyi bu hale sürüklediniz. Şimdi 17 yıldır iktidarda olan bu hükümet çıkmış diyor ki beka sorunu var. Sen hiçbir sorunu çözemedin tam tersine bu ülkeyi bir sorunlar yumağı içine hapsettin, şimdi kalkmış beka sorunu var diyor. Sizin beka sorununuz var mı? Yok, ben hiç rastlamadım. Bütün ülkeyi dolaşıyorum. Biri de çıksın desin ki ‘Beka sorunumuz var”. Ama soruyorum şimdi, sizin işsizlik, geçim, yoksulluk sorununuz var mı? Var. Bu sorunu görmezden gelenler, yok sayanlar çıkmışlar beka sorunu var diyorlar. Küçük ortağı büyük ortağına sürekli diyor ki “Beka sorununu ihmal etmeyin”. O zaman önce sen büyük ortağına sor bakalım, "17 yıldır bu ülkeyi yönettin, 17 yıl sonunda beka sorunu var diyorsan bunun müsebbibi sen değil misin?" Niye bu soruyu ona sormuyorsun da bize soruyorsun? Biz mi iktidardaydık? Biz mi 17 yıldır bu ülkeyi yönettik?
HAZİNE BAKANI 4 AYDIR EN KÖTÜSÜ BİTTİ DİYOR: Bu ülkenin işsizlik sorunu var. Bakın Türkiye’de işsizlik resmi rakamlara göre bile yüzde 12,4. Bağımsız kuruluşların yaptığı araştırmalarda yüzde 19. Kadın işsizliği yüzde 30, genç işsizliği yüzde 30’u geçmiş, bazı yerlerde yüzde 40. Bu sorunu görmeyeceksiniz, sabah akşam halkı aldatmaya devam edeceksiniz. Yoksulluk her yerde, gelir adaletsizliğinde ülke şampiyon olmuş. Ülke küçülüyor, Hazine Bakanı çıkmış en kötüsünü geride bıraktık diyor. Yahu dört aydır en kötüsünü geride bırakıyorsun. Ekonomiden bihaber Hazine Bakanı. Ülke böyle bir yere sürüklenmiş Avrupa Parlamentosu’nun raporu dün kabul edildi. İçinde bulunduğumuz durumun tahlilini yapıyor. Bunlar Avrupa Birliği diye diye iktidara geldiler, şimdi geldiğimiz nokta AB’den kopma noktası. Çünkü hukuka dair, adalete dair, haklara dair, hem çalışan hem işçi, emekçi haklarına dair ne varsa yok saydılar. Bu ülkede hukuku adaleti bitirdiler ve Avrupa Parlamentosu raporu şimdi gelmiş, diyorlar ki bunu kınıyoruz. Biz de sizi kınıyoruz, bu ülkeyi bu hale getirdiğiniz için. Avrupa’yla sadece iktisadi ilişkileri olsun, hak hukuk meseleleri olmasın. İşte gelinen nokta bu.
AVRUPA TÜRKİYE'Yİ ŞAŞI BIRAKTI: Avrupa'ya da iki çift lafımız var. Yıllardır size bu durumu anlatıyoruz. Siz de Türkiye’ye şaşı baktınız. Türkiye’de bunca hak ihlali yapılırken, bunca hukuksuzluk varken, dönüp bu meseleye samimi olarak bakmadınız. Mülteci pazarlığında bu iktidarla kol kola girdiniz. Hak, hukuk meselelerinde gözünüzü kapattınız, iktisadi çıkarlarda bu iktidara destek oldunuz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kendine mahkeme oldu, Cizre söz konusu olduğunda mahkeme olduğunu unuttu. Siz de bu ülkeye şaşı baktınız!
AP KARARI DÜZELTİLMELİ: O yüzden diyoruz ki bu karar düzeltilmelidir. Hem Türkiye hem Avrupa, Türkiye-Avrupa ilişkilerini hukuk ve adalet temelinde, insan hakları zemininde yeniden var etmelidir. Bu iktidar seçimle geldi seçimle gidecek. Bu iktidara göre Türkiye-Avrupa ilişkileri biçimlenemez. Türkiye-Avrupa ilişkileri emeğin hakları, insan hakları, hukuk ve demokrasi zemininde muhakkak güçlü bir şekilde kurulmalıdır. İşte HDP’nin Orta Doğu’dan Avrupa’ya kadar küresel zeminde ortaya koyduğu siyaset budur. O yüzden diyoruz ki HDP sadece Türkiye için değil, Orta Doğu için de Avrupa için de bir seçenektir, gelecektir.
TERÖRİST DEĞİLİZ HDP'LİYİZ: Buna izin vermeyeceğiz. Biz bunları söyledikçe bize saldırmaya devam ediyor, HDP’ye saldırmaya devam ediyor. Bizi topyekun terörist ilan etmiş. Biz de diyoruz ki terörist değiliz HDP’liyiz. Önce bütün Kürtleri ülkeden kovdu. Sonra herhalde uyardılar ki vazgeçti. Sonra terörist olduk. Sonra herkes terörist oldu. Manavlar, hal esnafı, çiftçiler herkes terörist oldu. Peki bu patates üretimini yasaklayan, bu ülkeyi mağdur eden, patates ithaline izin veren, o ithalatı yapacak şirketin danışmanı olan Tarım Bakanı, bu çiftçilerin yanında ne oluyor? Biz kimseye kötü söz kullanmıyoruz, her şeyi biliyoruz, peşinizdeyiz. Soğan da, buğday da… Bu ülke buğday, saman ithal ediyor. Bunları söyledikçe halkı ve bizi suçlamaya devam ediyor. Bu ülkenin ortak değerlerine bugüne kadar kimse laf etmemiş. 3-5 oy için halkı birbirine düşürüyor. Bu ülkenin ezanına da, bayrağına da, marşına da bugüne kadar kimse laf etmedi, etmezdi. Ama burada siyaset yapanlar bu ülkeye en büyük kötülüğü yapıyor.
HDP LOGOSU VARSA HDP'YE... Sandıklara gittiğimizde HDP logosu varsa HDP'ye basacağız. Eğer HDP aday çıkarmamışsa orada demokrasi güçlerine güç katacağız. Yerellerde iktidara gelmek herkesin beklentisi olan değişimin başlangıcıdır.