Shell ile Botaş arasında imzalanan LNG anlaşmasıyla 2027’den itibaren 10 yıl süreyle Shell, Türkiye’ye yıllık 4 bcm LNG tedarik edecek. Mayıs ayında Exxon Mobil ile yapılan anlaşma dikkate alındığında Türkiye’nin LNG kapasitesinde bir artış var. Ancak Shell ile yapılan anlaşma ile Exxon Mobil ile yapılan arasında bazı farklar mevcut. Son anlaşma aynı zamanda Türkiye’nin hub olma isteğine ve küresel LNG ticaretinde payını artırmasına yorulacak bazı unsurlar barındırıyor. Bu yazıda söz konusu anlaşma üzerinden Türkiye’nin hub olma çabasına mercek tutacağız.
BOTAŞ GAZI BAŞKA ÜLKELERE SATABİLECEK
Shell ile imzalanan anlaşma basit bir alım-satımın ötesinde dolum limanından teslim alma ve Avrupa terminallerine boşaltım yapma gibi seçeneklere sahip. Dahası gerektiğinde Shell bazı kargoları doğrudan Türkiye dışında Avrupa’da belirtilen adrese teslim edecek. Peki Exxon ile neden böyle bir anlaşma yapılamadı?
Exxon ile bu şekilde bir anlaşma olmaması ABD’nin enerji-dış politika projeksiyonuyla yakından ilişkili. ABD, Türkiye’nin bölgesel bir hub olma projeksiyonuna karışmıyor. Ancak hub fikrini ortaya atanın Rusya olduğu, Rus gazının bir şekilde bu denkleme dahil olacağına dönük öngörü, Avrupa’dan 2027’de tamamen çıkarılacak Rusya’ya yeni bir alan açabilir. Buysa ABD’nin Ukrayna Savaşı'ndaki tutumu ve Avrupa-Rusya gaz ilişkileri konusunda izlediği partiler üstü politikayla uyuşmuyor. Exxon Mobil’in herhangi bir enerji şirketi olmadığı, dahası “Exxon Mobil’in çıkarı ABD’nin çıkarıdır”a varan tarihsel politikalar dikkate alındığında bu iddia güçleniyor. Shell bu bakımdan daha bağımsız görüntü çizen bir şirket, bu nedenle anlaşmanın farklı olduğu söylenebilir. Her iki anlaşma da dikkate alındığında Türkiye’nin LNG tüketimine ve gaz ihracatına, ulusal gaz üretim dinamiklerine bakmak bu anlamda önem arz ediyor.
TÜRKİYE’NİN GAZ ÜRETİMİNDE ARTIŞ VAR
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre Türkiye geçtiğimiz yıl 50 bcm gaz ithal etti. Bu gazın 14.27 bcm’i (yüzde 28) LNG olarak ithal edildi. LNG ithalatına merceği yaklaştırdığımızda 8.6 bcm’lik gazın spot piyasadan kalanının anlaşmalarla alındığı görülüyor. Ancak Türkiye’nin yeniden gazlaştırma kapasitesi yaklaşık 31 milyon ton (mt). Bu kapasitenin önemli bir kısmı anlaşmalarda sıklıkla adını duyduğumuz Botaş’ın. Şirketin üç limanda (Marmara Ereğlisi, Saros Körfezi ve Hatay Dörtyol) kendine ait tesisleri mevcut ve toplam yeniden gazlaştırma kapasitesi 19.1 mt. Yani daha fazla LNG alınabilecek imkanlar mevcut. Peki Karadeniz’de bulunan gazla beraber Türkiye’nin gaz üretimi ne durumda?
Veriler 2023’te toplam üretimin 807 milyon metreküp olduğunu gösteriyor. Bir başka anlatımla Türkiye geçtiğimiz yıl günlük bazda 2.25 milyon metreküp civarında gaz üretti. Ancak bu tabloda bir değişim var. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın açıklamasına göre 15 Ağustos’ta günlük gaz üretimi 7.6 milyona çıktı. Bu üretimin 6.15 milyonu Karadeniz gazı olarak da bilinen Sakarya Sahası’nda gerçekleşti. İktidar, 2024’te Sakarya Sahası’nda üretimin 10 milyon metreküpe çıkmasını hedeflemişti. Ancak sahadan gelen bilgilere göre üretimde tabandan gelen kum nedeniyle bir aksama var. Zaten yılın 9’uncu ayına girerken üretimin 6.15 düzeyinde olduğu dikkate alınırsa bu yıl içinde bu hedefin yakalanması biraz zor görünüyor. Buna karşın sürecin genelini dikkate aldığımızda üretimde yeni bir sıçrama görüleceği de kesin. Üretilen gazın önemli bir kısmının iç piyasaya verilmesi bekleniyor. Peki Türkiye kendi üretiminde de bir sıçrama yakalamışken neden yeni LNG anlaşmaları yapıyor?
KÜRESEL LNG PİYASASI VE TÜRKİYE’NİN İHRACATINDAKİ ARTIŞ
Küresel LNG piyasasında duruma bakıldığında Uluslararası Gaz Birliği (IGU) tarafından yayınlanan Dünya LNG Raporu 2024’e göre küresel LNG ticareti 2023 yılında yüzde 2,1 artarak 401 milyon tonu (MT) aştı. Bu küresel pazarda şu anda 20 ihracatçı ile 51 ithalatçı pazarı birbirine bağlı. LNG ihracatında en büyük üretici ve ihracatçı olan ABD (84.53 MT) başı çekerken, onu Avustralya (79.56 MT), Katar (78.22 MT) ve Rusya (31.36) takip etti.
Küresel LNG trafiğinin en yoğun olduğu piyasaysa Asya Pasifik, onu Avrupa takip ediyor. Türkiye’yi daha çok ilgilendirdiği için Avrupa’ya yakından bakmak gerekiyor. Avrupa’da baskın aktör ABD. ABD’nin ihraç ettiği LNG’de Avrupa yüzde 64 payla ilk sırada yer alıyor. İngiltere, Almanya, İspanya gibi ülkelere ABD’nin sattığı LNG’de artış görülürken Türkiye’ye ABD’den gelen gaz geçtiğimiz yıl 1.13 MT düştü. Exxon Mobil ile yapılan anlaşma gözetildiğinde 2025’te ABD’den alınan gazda artış görülmesi muhtemel.
Yukarıda özetlenen genel piyasada Türkiye’nin oldukça mütevazı bir payı var. Rapora göre Türkiye küresel LNG ithalat pastasında yüzde 1 paya sahipken ihracattaki payı yüzde 2. Buna bağlı olarak miktarlar da düşük. Türkiye buradaki payında bir artış hedefliyor. İşte burada “nasıl?” sorusu karşımıza çıkıyor.
Türkiye geçtiğimiz yıl 900 milyon metreküpe yakın gaz ihraç etti, bunun 207 milyon metreküpü LNG’ydi. Bir başka anlatımla alınan LNG’nin bir kısmı yeniden satıldı. Exxon Mobil ile yıllık 3.5 bcm 2027’de Shell’den gelecek 4 bcm ile de ek LNG kapasitesi 7.5 bcm’e çıkacak. Şayet iç üretimde beklenen ivme sürdürülebilir olursa buradaki gaz iç piyasaya verilirken gelen LNG ihraç edilecek. Shell ile yapılan anlaşmadaki vurgu da bu yöndeydi. Exxon anlaşması için aynı çıkarımı yapmak zor. Bu durumda Türkiye Exxon’dan gelen gazı, eğer küresel piyasada fiyatlar yüksekse spot alımını düşürerek iç piyasada kullanacaktır. Tersi durumunda depolayabilir ya da kullanabilir. Shell’den gelen gazıysa satacaktır. Öte yandan Türkiye açısından LNG alım kapasitesindeki artış geleneksel boru hatlarıyla gaz sağlayan ülkelerle biten anlaşma dönemlerinde fiyat pazarlığı açısından bir manevra alanı sağlıyor. Zaten gelecek ek gazınız olduğu için fiyatı daha uygun seviyede tutma imkanı mevcut.
Türkiye’nin hub olmak isteği üzerinden duruma bakacak olursak, bir tedarikçiden gaz alıp onu yeniden satmanız sizi hub yapmaz. Sonuçta Rusya’nın gaz sağlayacağı piyasaya bir de Türkiye gaz sağlamış olacak. Ancak iki tedarikçi hala hub olmak için yeterli değil. Daha fazla tedarikçinin de buraya gelmesi gerekiyor. Bununla beraber tablo sanıldığı kadar karamsar da değil. Şöyle ki, enerji şirketleriyle yapılan anlaşmalar, bu gazın yeniden satışı Botaş’ın yeni piyasada güçlenmesini sağlayıp deneyimini perçinleyecektir. Farklı ülkelere gaz sağlanması Türkiye’nin etkileşimini artıracaktır. Özetle belki bu anlaşma Türkiye’yi hub yapmayacak, ama bölgesel ticarette, özellikle Avrupa piyasasında etkinliğini artırmasına destek sunabilir. Bunun yanı sıra şayet Rus gazı da Türkiye üzerinden harmanlanarak satılacaksa Botaş’ın hem kapasitesi hem de deneyimi burada önemli olacak. Bir başka anlatımla anlaşma Türkiye’yi hub yapmasa da yeni denklemde hem ihracatta etkisinin artmasını hem deneyiminin artmasını hem de farklı senaryolara adaptasyonunu kolaylaştıracak.