Şiddet görmüş kadınlara adanmış bir şarkı: Evreni

Türkiye’nin yeni müzik gruplarından Existeins, kadın cinayetlerine dikkat çektiği ilk şarkısı ile tüm platformlarda yerini aldı. Grubun kurucularından Gökçer Güngören’le grubun ve şarkının hikâyesini konuştuk: “Ünzile’den bu yana kadına şiddet konusunda belirgin bir farkındalık yaratma gayesini bu denli odağına alan bir şarkı daha gelmedi.”

Abone ol

DUVAR- Gökçer Güngören (composer) ve Aybüke Solak (composer) tarafından 2018 yılında kurulan grup, bir yıl sonra Alper Erdoğuk (vokal)’un katılması ile şu anki halini aldı. Electronic, new wave, progressive rock ve trip-hop esintilerinden oluşan albümleri Mother Part I, yıl sonuna kadar müzikseverlerle buluşacak. Bir yılı aşkın bir süredir devam eden stüdyo çalışmaları, yakın aile bireylerinin kaybı ve pandemi ile aksamış olsa da albüm, 2020 bitmeden bütün platformlarda yerini alacak. Türkçe ve İngilizce sözlü şarkıların yer aldığı albüm, genel olarak toplumsal konuları ele alıyor. Grubun ilk videosu Evreni şarkısına çekildi. Klipte kadın cinayetlerine dikkat çekmek isteyen grup, evrensel boyutta artış gösteren şiddet eğilimini irdeliyor. Albümlerini bütün annelere ve şiddet görmüş kadınlara adayan Existeins’ın öyküsünü Gökçer Güngören’le konuştuk.

Tarzınızdan biraz söz edebilir misiniz? Yaptığınız müziği nasıl tanımlıyorsunuz?

Existeins’da biz aslında trip hop ile new wave’i birleştirdik, içine biraz da prog rock kattık. Çok eğlenceli, aydınlık bir müzik yaptığımızı söyleyemem, hatta yer yer ufak şımarıklıklar yapıp jazz chord progressionlara da kayıyoruz şarkılarda ama genel hatları ile progressive trip hop bir müzikle haşır neşiriz. Yani Depeche Mode dinleyen de sever, Madonna seven de, Enigma seven de, Camel dinleyen de. Hatta Tanburi Cemil Bey’i dinleyenler bile yaptığımız müzikte kendilerine ait bir şeyler bulabilir diye düşünüyoruz. Aslında hiçbir kaygı gözetmeden aklımıza eseni yapıyoruz, sevdiğimiz müzikleri birbirine karıştırıyoruz, diyebilirim.

Bu tarzı tercih etmenizin sebebi neydi?

Ben çok uzun süredir elektrik gitar çalıyorum yani ana enstrümanım, elektrik gitar. 90’lardan itibaren yüz milyarlarca grup kurup dağıttıktan sonra, bir de tabii teknolojinin gelişmesi stüdyo ekipmanlarına daha kolay ulaşmaya izin verince evimde kendi stüdyomu kurup elektronik müziğe kaydım. Daha çok new age şarkılar yapıyordum, onun yanında American rock hatta metal şarkılar da çıkıyordu sık sık. Arada sırada elimdekileri derleyip bir şeyler yapmak istesem de nedense doğru zaman gibi gelmiyordu. Rock ve metal zaten kısır alanlar, Amerika yokmuş gibi davranamazsınız. Siz bir şarkı inşa ediyorsunuz diyelim ve Amerika’da sizin yazmaya çalıştığınız şarkının mutlaka yüz bin kat daha iyi yazılmış olanının var olduğunun farkındasınız. Bu yüzden, kendimi kısıtlamayı sevmediğim ve daha özgün şeyler çıkarma şansım olduğu bildiğim için new age, trip hop, house, trance türünde şarkılara yöneldim zaman içinde. Şimdi Existeins şarkılarına bakınca bu şarkıların ağırlıklı olarak gitar şarkıları olduğunu fark ediyorum. Bence bu metal müzik ile büyümenin bir avantajı, yaptığım şarkılara farklı bir boyut kazandırıyor, aynı türde yazılan diğer şarkılarla birlikte düşünüldüğünde farklı tınlıyor.

'GEL BU ŞARKILARI ÇÖPE ATALIM'

Diğer grup elemanlarıyla bir araya gelişiniz nasıl oldu?

Gel zaman git zaman projeler rafa kalktı, sonra Aybüke ile tanıştık. Ona bir techno albüm yapmak için bir araya geldik. Bayağı da şarkı yaptık. Bir gün yemekte konuşurken ben ona, “Gel bu şarkıları çöpe atalım, ikimiz birlikte gerçekten yapmak istediğimiz şeyleri yapalım; var mısın?” dedim. Çünkü Aybüke de benim gibi gitarist/composer olduğu için bir saniye bile düşünmeden “Varım” dedi. Sanırım ya o gün ya da birkaç gün sonrasında, şu an albümde yer alacak şarkılardan biri olan The Lines’ı tasarladık ve çok sevdik. Sonra sound arayışlarımız başladı. Abartılı gelecektir belki ama emin olun binlerce şarkı dinledik. Aybüke araştırmayı çok sever, ben de müziği fundamental olarak hâkimimdir. Deli gibi şarkı dinleyip notlar almaya başladık sound için. Bir yandan kendimizi eğitiyor, bir yandan şarkı dinliyor, bir yandan da kitap okuyup film izleyip şarkı yapıyorduk. İkimizden birinin aklına yatmayan ya da beğenmediğimiz bütün chord progression’ları veya riff’leri çöpe attık. İlk başlarda enstrümantal bir albüm yapmayı düşünüyorduk sonra dertlerimiz var, onları da anlatalım diyerek şarkı sözleri yazmaya ve Alper’ i gruba vokalist olarak almaya karar verdik.

Akabinde Alper’i stüdyoya davet ettik kayıt için ve Lines’ın ilk vokal kayıtlarını yaptık. Kayıt sonrası şarkıyı monitörlerden dinlemeye başlayınca bu işin endüstriyel standartlarda olacağını anladık ve sonra bir buçuk sene sürecek ansambl çalışmalarına başlayıp bugünlere getirdik.

Şarkı sözlerini kendiniz mi yazıyorsunuz? Genel olarak sözlerde toplumsal olaylar dikkat çekiyor...

Sözleri bizde Aybüke yazıyor. Hem müziğe hem de edebiyata karşı doğal bir yeteneği var. Grupça bir araya geldiğimiz zamanlarda konuştuğumuz konular genelde ayrımcılık, şiddet, mülkiyetçilik, kadim alışkanlıklar, toplumsal kodlamalar, ahlak, uzay veya değer yargıları oluyor. Sık sık da şiddet üzerine konuşuruz. Temelde ben erkeklerde böyle bir kodun olmadığını, yaşananların münferit olaylar olduğunu, şiddetin bir ana başlık olarak ciddiye alınması gerektiğini savunurken Aybüke buna itiraz edip kadına şiddetin bir ana başlık olduğuna beni ikna etmeye çalışır. Uzun süren tartışmaların ardından ben ikna olurum. Bu konuda da böyle oldu.

'KADININ GÖZÜNDEN ANLATMAK İSTEDİK'

İlk şarkınız “Evreni”nin klibinde de kadın cinayetlerine dikkat çekiyorsunuz. Bu şarkının öyküsü nedir?

Bir kadın olmadan anlayamayacağımız şeyler var. Evet, haberlerde bir kadın katliamı görünce hepimiz ürperiyor ve ya üzülüyoruz ama kadınların kurduğu empati daha başka. İşte böyle günlerin birinde bir şarkı tasarladık, Aybüke de oturup sözleri yazdı. “Evreni” bu tartışmaların sonucu olarak çıktı. Bildiğim kadarı ile Ünzile’den bu yana kadına şiddet konusunda belirgin bir farkındalık yaratma gayesini bu denli odağına alan bir şarkı daha gelmedi.

Şarkıyı dizayn ederken başlangıçta daha uzun şarkı sözleri vardı elimizde. Klibi nasıl çekeceğimize karar verince sözleri sadeleştirip insanların görüntülere odaklanmasını sağlamamız gerek, diye düşündük ve öyle yaptık. Özellikle hiçbir bir sebep yokken sosyal sınıf gözetmeksizin kadınların katledildiği bir zamanda bunu seçip o farkındalığı yaratmak adına tüm bu faciayı bir kadının gözünden anlatma fikri açıkçası bize daha doğru geldi ve öyle yaptık. Bunu yaparken de şarkımızın bir kadın tarafından söylenmesinin mesajın doğru iletilmesi açısından çok önemli olduğunu düşünmeye başladık. Bu yüzden Zeynep ve Eda’dan yardım istedik. Sağ olsunlar, bizi kırmadılar, beraber kayda girdiler. “Evreni” tam olarak bu şekilde ortaya çıktı. Mastering için de gene başka bir arkadaşımız Filiz Çuvalcı’dan yardım istedik. O da “Hay hay!” deyip işimize gönül verdi. Kısacası toplumca empati kurmakta zorlandığımız bir konuyu arthouse bir kliple anlatmak istedik.

Bundan sonraki projeleriniz neler?

Şimdi sırada ikinci şarkı Venum var. Venum, Aybüke’nin yaptığı bir şarkı, aslında tam olarak bir Existeins sound şarkısı. Düzenlemeleri bana ait, vokalde de Alper var. Klibi gene İsmail Öztürk ile beraber çekeceğiz. Ne kadar iddialı ve kalıcı olma hevesinde olduğumuzu insanlar Venum’da anlayacaklardır, diye düşünüyoruz.

Yıl sonuna kadar debut albümümüz “Mother Part I”i bitirmek hedefindeyiz. Aslında şarkılar hazır, sadece editing ve mastering kaldı. Albümün bir kısmı Türkçe, bir kısmı İngilizce şarkılardan oluşuyor. Büyük bir ihtimalle Venum’dan sonra sevenlerimizi İngilizce bir şarkı ile selamlayacağız.

'ANNEM ADINA YAPILAN ALBÜMÜ GÖRSÜN İSTERDİM'

Aslına bakarsanız albümü geçen senenin sonunda çıkarmayı hedefliyorduk lakin çok acı bir şekilde hayatımdaki en önemli kişiyi, sağlığıyla yıllardır bizzat kendim ilgilendiğim annemi kanserden kaybettim. Şöyle düşünün vokal kaydı için stüdyodayız, evden bir telefon geliyor ve ben o gün annemin böbreğine nefrostomi taktırmak için koşa koşa eve geliyorum, ambulansı arıyorum, hastaneye gidiyoruz ve annemi ameliyata sokuyorum. Bu albüm bu şartlarda yapıldı. O yüzden de değeri çok büyük bizim için, tarif etmem mümkün değil. O hayatta iken onun adına yapılan albümü görsün isterdim ama kanser izin vermedi. Gene de ben onun adına bunu yapmış olmaktan çok ama çok mutluyum.