Şiir: Çöl Bahçıvanı'ndan Yıldız Tozu'na...

Bekir Dadır’ın şiirinin ihtiyacı daha çok işçilikmiş gibi görünüyor. Çünkü sanatın dili imgedir. Dadır “şiir işçiliği”ni benimserse öncelikle gereksiz, dolgu dizelerinden, sözü uzatmaktan ve şairanelikten büyük ölçüde kurtulacaktır.

Abone ol

DUVAR - Bekir Dadır’ın Hayal Yayınları'ndan çıkan “Çöl Bahçıvanı”nı, alır almaz okudum. Gençleri bekletmemek gerektiğini bildiğim gibi, onların şiirini de okumak için ertelememek gerektiğini bilirim. Kitapla ilgili Gazete Duvar’da, kendisi de genç bir şair olan Naile Dire’nin bir yazısı yer aldı. O nedenle ben kısa yazacağım. Dire’nin kitapla ilgili tespitlerinin bir bölümüne, genel olarak da şiiri okuma, yorumlama biçim ve biçemine katılmak zor olsa da girişimi önemli. Dire, Bekir Dadır’a şiirin soluk alması için daha az imge öneriyor. Ama Dadır’ın şiirinin ihtiyacı daha az imge değil de daha çok işçilikmiş gibi görünüyor. Çünkü sanatın dili imgedir. Dadır “şiir işçiliği”ni benimserse öncelikle gereksiz, dolgu dizelerinden, sözü uzatmaktan ve şairanelikten büyük ölçüde kurtulacaktır.

Çöl Bahçıvanı, Bekir Dadır, syf. 64, Hayal Yayınevi, 2018.

Yeri gelmişken kitaptan iki alıntı yapmak istiyorum. İlki, ilk şiirden iki dize:

babamı kilden yaptım annemin eline düşürdüm

istedim ki alsın şeklini güzellikten

Bir diğer alıntı da şairin dedesine ithaf ettiği “Çınar” başlıklı şiirin tamamı:

ne on sekiz yaşındaydı

ne de yirmi

ki bir katliama kurban gitsin

aksi, bir asrı doldurmuştu

öyle gitti işte bir çınar

“Çöl Bahçıvanı”nın okuru çok olsun… Bekir Dadır daha çok şiir yazsın ve de daha çok kitap yayımlasın. Öte yandan dergilerdeki şiirleri Naile Dire’nin gelecek vaat eden genç bir şair olduğu izlenimi veriyor. Naile Dire şiir dışında da kitaplar okur, okuma yelpazesini açar, bakış açısını genişletirse eleştirmen olarak da gelecekte adından söz ettirebilir gibi görünüyor...

BU AYIN DERGİLERİ

Yıldız Tozu’nun 2. sayısı çıktı

“Sıkı” okurlar genellikle yeni bir dergi bulduklarında bir köşeye çekilip hemen incelemek ister. Çekildikleri köşede masa olsa da olur, olmasa da olur. Muhtemelen çoğunluk benim gibi “ama olsa iyi olur” der. Sonra mı? Sonrası sayfaların içinde, satırların arasında bir süreliğine kaybolmaktır… Yazıların, şiirlerin büyüsüne kapılmak; sözcüklerin, imgelerin, duyguların, düşüncelerin, duyarlıkların çağırdığı ya da götürdüğü yere gitmek önemli ve heyecan vericidir. O nedenle hâlâ yeni sayısı çıkan bir şiir dergisi, ilk baskısı yayımlanmış bir şiir kitabı bulunabilen zamanlarda olduğumuz için sevinmeliyiz. Elbette bu tüm zorluklara, tüm imkânsızlıklara karşın şiir için çabalayanlar sayesinde mümkün oluyor. Şiir yazanların varlığı önemli, ama daha fazlasını ortaya çıkaranlar ayrıca takdiri hak ediyorlar. Şiir yazmaktan daha fazlası şiiri yaymak, paylaşmak için ısrar etmektir. Bunu gerçekleştirenler; inat eden, imkânsızlığı aşan, cesaret aşılayan birer kahramandır … O kahramanlar yayınevleri kuruyorlar, dergi çıkarıyorlar. Şiir adına adeta bir direniş sergiliyorlar. Onlar sayesinde bir başkaldırı sürdürülüyor. Modern Türkçe şiir eğer yaşıyor, var oluyorsa bunu çoğunlukla bu “görünmez kahramanlar”ın çabasına borçluyuz.

Yıldız Tozu'nun 2'nci sayısı yayımlandı.

Sözü editörlüğünü Levent Karataş’ın üstlendiği ve ilk sayısı yaz başında yayımlanan üç aylık edebiyat dergisi Yıldız Tozu’na getirmek istiyorum. Derginin Eylül-Ekim-Kasım 2018 dönemini kapsayan ikinci sayısı okurla buluştu. Derginin yeni sayısını da uzun uzun inceledim. Yıldız Tozu, edebiyat dergisi denilse de aslında daha çok şiir dergisi olarak dikkat çekiyor. Görülen bazı eksikliklerini de zaman içinde giderecektir diye düşünüyorum. Yıldız Tozu’na Haydar Ergülen, Akif Kurtuluş, Lale Müldür yazılarıyla destek vermişler. Ersin Tezcan da hazırladığı bulmacayla katkıda bulunmuş. Dergi ayrıca birçok genç ismin şiirini bir arada okuma olanağı sunuyor. Yıldız Tozu’nın ikinci sayısında şiirleriyle şu isimler yer alıyor: Zeliha Cenkci, Devrim Horlu, Yaprak Damla Yıldırım, Anıl Cihan, Çağla Meknuze Kırant, Onur Koca, Cenk Kolçak, Emrullah Alp, İhsan Baran, Ayfer Karakaş, Meral Bağcı, Hüseyin Kaptanoğlu, Süleyman Berç Hacil, Cihan Aslan, İlayda Vurdum, Dolunay Aker, Okan Yılmaz, Suzin Akalan, Nilgün Emre ve Açelya Büşra Özdilek ve Gizem Aktan.

Akif Kurtuluş’un dergide yer alan fragmanlarını muhakkak okuyunuz. Kurtuluş’un hem şiiri, hem şairi ilgilendiren son derece incelikli ders ve uyarılarla dolu söz konusu fragmanlarından “Çiğ Köfte” başlıklı olanı tadımlık niyetine paylaşmak istiyorum: “Çiğköftede bulgur vardır; soğan, et, kimyon, karabiber, isot, pulbiber ve biber- domates salçası. Yeşillik ayrı fasıl. İyi bir çiğköftede şu yazdığım tatların hiçbirini alamazsınız. Yaptığımdan biliyorum. Uydurmuyorum. Acının etrafından dönen bir lezzet yakalar sizi. O kadar! İşte iyi bir şair de birçok şairle kurar şirini. Ama tıpkı iyi bir çiğköfte gibi kumaşı sağlam şiirde o şairler kaybolmuş, ortaya başka bir şiir çıkmıştır. Şairle çiğköfteyi yan yana getirdim ya, bana da helal olsun. Siz yine de iyi şiirlere, has şairlere bir de buradan bakın. Hemen itiraz etmeyin.”

Yıldız Tozu’nın uzun ömürlü ve okurunun çok olmasını dileriz…

Çöl Bahçıvanı’ndaki huzursuzluk