Şiire uç veren söz parçaları
Murathan Mungan, Küre'de "Bir şiiri şiir yapan nedir? Şiir yapılır bir şey midir? Şiirin zamanı şimdi mi, gelecek mi, geçmiş mi? Şiir kesinlikli bir şey mi?" gibi pek çok soruya yanıt arıyor.
Şiir, yazı türleri içerisinde üzerine en çok konuşulan ve tartışılanların başında gelir. Bu belki de genelin hayatının en azından bir döneminde şiir ile içli dışlı olması ile ilgilidir. Çünkü şiir bana kalırsa okur üzerinde duygusal etkisi en yüksek türdür. Duygunun ifade edilmesi, o ifadenin okurun ruh haline dokunabilmesi kuşkusuz zorlu bir durumdur. Bu zorlu durumun şiir üzerine yazılan eleştiriler içinde geçerli olduğunu düşünüyorum. Çünkü şiirler sanki çok kısa bir âna aittir. O an şairin duygu durumu, içinde bulunduğu ve yaşadığı süreç ile yakından ilişkili olabilir, sizin kişisel ânınızla şairin kişisel ânı örtüşmeyebilir. Veya okuduğunuz şiirin size anlattığı ile şairin anlattığı şey bambaşka bir şey olabilir. Bu nedenle şiirler üzerine yazılan eleştiri yazılarının çoğu zaman “aşırı yorum”a kaçabileceğini düşünürüm.
Geçtiğimiz günlerde Murathan Mungan’ın “Küre” adlı kitabı, Metis Yayınları tarafından basıldı. Kitapta yazar, daha çok şiir ve şair üzerine odaklanıyor ancak sanat, edebiyat hakkındaki yorumları ve eleştirileri de gözden kaçırmamak gerek. Yukarıda üzerine durmaya çalıştığım gibi şiir üzerine konuşmanın zor olduğu bir tür ancak Mungan samimi bir üslupla, eleştirisini, övgüsünü, şiire olan duygusunu başarılı bir şekilde ifade etmiş. Bir şiiri şiir yapan nedir? Şiir yapılır bir şey midir? Şiirin zamanı şimdi mi, gelecek mi, geçmiş mi? Şiir kesinlikli bir şey mi? Gibi pek çok soruya yanıt aramış. Mungan’ın şiir üzerine düşündüğü denemeleri hem sorduğu sorular bakımından hem de şiir eleştirisi üzerine düşünen, şairleri yaşamının bir yerinde tutan okur bakımından zevkli bir okuma deneyimi olacaktır diye düşünüyorum.
ÇEVRESEL GÖZETİMİN BASKISI
“Bir sanatçı için en önemli şeylerden biri bütün gözlerinden 'bir zaman' yapmaktır” diyor Mungan. Ona göre her dönem, kendi zamanının gözleriyle bakar, okur, yazar. Bütün gözlerden kasıt anladığım kadarıyla şairin yaşadığı dönemlerin getirdikleri ve götürdükleri ile oluşan bir durum. İlk bakışta biriktirilenler olarak anlaşılsa da Mungan, biriktirilen kadar yitirilen veya unutulanların da bu zamanın oluşmasında etkili olduğunu düşünüyor. Şairin tüm bunların etkisiyle oluşturduğu, kendisi ve şiiri arasında kurduğu zaman ilişkisi onun “bir zaman” yaratması anlamına geliyor. Böylece o, bir anlamda şiirine kişisel bir zaman kazandırıyor ve çizgisel bir şekilde ilerlediği dayatılan zamanda bir sapma yaratarak, dayatılanın dışına çıkmış oluyor. Bu zaman daha çok şairin içsel zamanıyla ilişkileniyor ve böylece o şiirinin zamanının öznesi olabiliyor. Peki, bu ne sağlıyor Mungan’a göre “bir zaman” yaratabilen şair günübirlik talepleri karşılama telaşından, başkalarının gözündeki imgenizin üzerine vuran gölgesi altında ezilmekten ve daha pek çok şeyden şairi koruyor. Ve böylece şiir, gündelikler içinde kaybolmaktan, güncele göre belirlenen çevresel gözetimin baskısından kurtuluyor.
'GECE HER ZAMAN SİYAH DEĞİLDİR'
Düzyazıdaki mantık kesinliği çabası şiir için zordur diye düşünüyor Mungan haklı olarak. Bence bu durum düzyazı için bile tartışılabilir ancak şiir daha çok duygularla onun bıraktığı etkiyle ilişkilidir ve duygular değişkendir bu nedenle böyle bir kesinlikten söz etmek özellikle şiir için yanılgı olur. Çünkü Mungan’ın ifadesiyle “düzyazının aklıyla söylemediğimiz şeyleri söylemektir” şiir. Bu nedenle insanın metafizik yanına değen ruhuna dokunan bir yanı vardır. Ve bundan dolayı pek çok disiplin gibi şiirde de kesinlik aramak, böyle bir arayışa girerek sınırlar koymak, ölçmek, biçmek “doğru” olmayacaktır. Ve Mungan’ın dediği gibi: "Şiir, hiçbir söylediğini kanıtlamak ya da savunmak durumunda değildir. Yalnızca kendisiyle cisimleşen o ânının bütünlüğünü var eder.” Gerçekten de şairin bir o ânı vardır. Ve onun o anki gerçekliği Murathan Mungan’ın şu örneğinde olduğu gibi; “Gece her zaman siyah değildir” şeklinde bir önerme olabilir, kimsenin bu önermeyi şairden kanıtlamasını istemesi beklenemez. Çünkü şiirin gerçek olmak, kesin olmak, sayılara sığmak gibi bir derdi olmamalıdır ve hâttâ bana kalırsa insanın bilgisine, duygusuna dokunan hiçbir disiplin böylesine kaygılar gütmemelidir.
“Ne zaman biri ortaya çıkıp ‘gerçek şiir’, ‘gerçek roman’, ‘gerçek sanat’ gibi sözler etmeye başlasa duralar, birden bizim hiç bilmediğimiz gerçekleri bildiğini “yüce mevkide” oturduğunu vehmeden birinin karşısında olduğumuz duygusuna kapılırım” diyor Mungan. İnsan merak ediyor bu gerçeklik kime göre neye göre belirleniyor. “Gerçekleri” bildiklerini iddia eden bu “yüce kişiler” kendi gerçeklerini neden şiire, edebiyata, sanata dayatıyorlar? Böyle bir sorun olduğu ortada bu nedenle Mungan’ın getirdiği eleştiriyi haklı buluyorum. Bu düşüncede olanlar bana kalırsa bir sınır çiziyorlar ve o sınıra “gerçek” adını veriyorlar. Sonra üstten bir dille belirledikleri sınırın dışında kalanları “gerçeğin” dışına koyuyorlar. Çünkü kesin gerçeklerini belirlemişler ve akıllarının içine sığdıramadıklarını kendi “üst edebiyat” tanımlarıyla ezmeye, yermeye çalışıyorlar. Mungan şöyle diyor: “Bir şeyin gerçek olanından bu denli emin bir biçimde söz etmenin güveninden ürker; bu güvenin burnu büyüklüğünde temel bir yaşam bilgisi noksanlığı sezerim…” Doğrudur çünkü insan yaşamın içerisinde ne kadar yer alırsa yaşamın o denli çoğul bir gerçeği olduğunu fark edecektir. Şiir, sanat, edebiyat, sinema genellikle yaşamla ve insanla beslenir ve bu bahsedilenlerin tekil, kesin bir gerçeği yoktur.
KAĞNIDAKİ KÖYLÜ
Kitapta üzerinde durulan konulardan birisi de yaşadığımızın çağın “hızı” ve bunun sanata veya şiire yansıması. Mungan, düşündürücü bir örnek veriyor konuyla ilgili. “Bir uçağın penceresinden bulutlara bakarken kendi içine dalmış biriyle, kağnısının üzerinde köyüne dönerken karşıki dağların manzarasına dalmış bir diğerinin hayallerinin “tartımı” arasında temel bir fark var mıdır?” Sanırım vardır çünkü hayal sonuçta o an, içerisinde bulunulan dünyanın dışına çıkmaktır, sessizlik, sakinlik, dinginlik ve zaman gerekir hayallerin içerisinde kaybolmak için. Bana kalırsa hayal açısından örnekte sunulan “kağnıdaki köylü” daha şanslıdır. Sanki onun zamanı hayalin o gerçeküstü boyutuna ulaşmak için daha yeterlidir. Bu durum şiir ve şair için de geçerli. Gündelikler içerisinde kaybolmuş, devamlı günü ve gündemi yakalamaya çalışan şair, biriktirmediği için hıza uyup, ona göre üretmeye çalıştığında sanırım o başta bahsettiğimiz “bir zaman” yaratma durumuna erişemiyor. Mungan’ın bu konudaki şu cümlesine de katılıyorum bu nedenle: “Yaşamın toplamlarına, bazı yollardan geçildikten, bazı imbiklere bekletilenlerin verimi alındıktan sonra ulaşıldığı bilgisini gözlerden ve hatırdan uzak tutmamak gerek. Bırakın günün yoklamasını başkaları yapsın.”
Mungan’ın “Küre”si şiire, şaire, eleştiriye, edebiyata ve sanata dokunan bir kitap. En önemlisi düşünen, düşündüren konu üzerinden kendi sorularınızı sorabildiğiniz, eleştirilerinizi getirebildiğiniz bir yan içeriyor. Mungan’ın açık uçlu soruları, incelikli eleştirisi, onun deyimiyle “kıvılcımlar, çakımlar, şiire uç veren söz parçaları” kitabı okunur kılan diğer bir özellik bana kalırsa. Özetle: şiir ve sanat üzerine düşünmek istiyorsanız, Mungan bu kitabında size sesleniyor.
Murathan Mungan Kitapları
1- Solak Defterler – Metis Yayınları
2- Harita Metod Defteri – Metis Yayınları
3- Güne Söylediklerim – Metis Yayınları
4- Mezopotamya Üçlemesi – Metis Yayınları
5- İskambil Destesi – Metis Yayınları
6- Balgifa Mar / Yılan Yastığı – Lis Yayınevi
7- 189 Sayfa – Metis Yayınları
8- Mutfak – Metis Yayınları
9- Tuğla – Metis Yayınları
10- Aşkın Cep Defteri – Metis Yayınları
11- Doğu Sarayı – Metis Yayınları
12- Şairin Romanı – Metis Yayınları
13- Kibrit Çöpleri – Metis Yayınları
14- Stüdyo Kayıtları – Metis Yayınları
15- Gelecek – Metis Yayınları
16- 227 Sayfa – Metis Yayınları
17- İkinci Hayvan – Metis Yayınları
18- Eldivenler, Hikayeler – Metis Yayınları
19- Hayat Atölyesi – Metis Yayınları
20- Bazı Yazlar Uzaktan Geçer – Metis Yayınları
21- Kadından Kentler – Metis Yayınları
22- Dağ – Metis Yayınları
23- Yedi Kapılı Kırk Oda – Metis Yayınları
24- Kullanılmış Biletler – Metis Yayınları
25- Kağıt Taş Kumaş – Metis Yayınları
26- Söz Vermiş Şarkılar – Metis Yayınları
27- Elli Parça – Metis Yayınları
28- Eteğimdeki Taşlar – Metis Yayınları
29- Bir Kutu Daha – Metis Yayınları
30- Çador – Metis Yayınları
31- Timsah Sokak Şiirleri – Metis Yayınları
32- Yüksek Topuklar – Metis Yayınları
33- Erkekler İçin Divan – Metis Yayınları
34- Soğuk Büfe – Metis Yayınları
35- Meskalin – Metis Yayınları
36- Metinler Kitabı – Metis Yayınları
37- Doğduğum Yüzyıla Veda – Metis Yayınları
38- Üç Aynalı Kırk Oda – Metis Yayınları
39- Başkalarının Gecesi – Metis Yayınları
40- Mürekkep Balığı – Metis Yayınları
41- Oyunlar, İntiharlar, Şarkılar – Metis Yayınları
42- Dört Kişilik Bahçe – Metis Yayınları
43- Dağınık Yatak – Metis Yayınları
44- Başkasının Hayatı – Metis Yayınları
45- Paranın Cinleri – Metis Yayınları
46- Li Rojhilate Dile Min – Kalbimin Doğusunda – Metis Yayınları
47- Metal – Metis Yayınları
48- Kaf Dağının Önü – Metis Yayınları
49- Omayra – Metis Yayınları
50- Oda, Poster ve Şeylerin Kederi – Metis Yayınları
51- Bir Garip Orhan Veli – Metis Yayınları
52- Yaz Geçer – Metis Yayınları
53- Mırıldandıklarım – Metis Yayınları
54- Yaz Sinemaları – Metis Yayınları
55- Eski 45’likler – Metis Yayınları
56- Lal Masallar – Metis Yayınları
57- Kırk Oda – Metis Yayınları
58- Cenk Hikayeleri – Metis Yayınları
59- Sahtiyan – Metis Yayınları
60- Son İstanbul – Metis Yayınları
61- Kum Saati – Metis Yayınları
62- Osmanlı’ya Dair Hikayat – Metis Yayınları
63- I’ve Always Remembered You On Moonlit Nights – Epsilon Yayınevi