Birçok Che öyküsü vardı Latin Amerika’da. Diktatörlükler ve direniş öyküleriydi bunlar. İktidarlar ve alçalıklarla dolu devlet tarihlerinin yanında, sınır kırıcıların öyküleriydi.
Bir gün önce serbest bırakılmıştı. 20-25 yıldır aranıyordu. Arjantin’deydik. Kumandan Salvador, Şili’nin FRMP gerilla hareketinin komutanıydı. Esas adı Galvarino Sergio Apabla’ydı. Hayatından biraz anlatıyordu bana: “Ben politik yaşamla doğrudan ilgilenmeye üniversitede başladım. Salvador Allende’nin Birleşik Cephesi’ne (Unidad Pueblo) katıldım ve militan olarak Salvador Allende’nin seçimleri kazanması için mücadele etmeye başladım 1970’de. Halk hükümetinin kurulmasından sonra iki yıl alternatif bir halk modeli geliştirme mücadelesine katıldım. Tabii ki bu, sosyalist Allende hükümetini yaşatmak için bir politik mücadeleydi. Bu sadece Şili için de önemli değildi, bütün dünya için çok önemli bir durumdu. 1970’lerde bütün dünyada, bütün devrimci partiler arasında, Küba’da, hepsinde çok önemliydi ki o zamanlar sosyalist hareket dünyada çok güçlüydü, daha güçlüydü. Halk arasında bu hükümet önemli bir referanstı. Aynı zamanda Halk Hareketi (Movimento Popular) hükümeti dünya halkları için bir mücadeleydi. Amerikan emperyalizmine karşı yüce bir halk hareketi durumundaydı. ‘Movimento Popular’ hükümetinden sonra yaklaşık iki buçuk yıl sonra, 1973 Eylül’ünde diktatörlük geldi. Tabii ki diktatörlükle beraber bir sürü baskı başladı, üniversitede de tekrar ilişkiye geçtik, diktatörlüğe karşı direnmek için, ülke için. Yakalanıp toplama kampına konulduktan sonra ülkeden ayrılmak zorunda kaldık. Kaçak olarak Panama’ya, oradan da Küba’ya geçtim.
(Kumandan Salvador bu dönemde Küba Komünist Partisi üyesi ve Küba devrimci ordusunda bir subay olmuştur.) Sonra Küba’da, Nikaragua devrimine katılmak için uluslararası bir tugay (Brigada Internacionalista) meydana getirdik. Uruguaylı, Arjantinli, El Salvadorlu, Guatemalalı, Nikaragualı. Sonra Nikaragua’ya giderek ve Sandinistlerle birlikte devrim için mücadele etmeye başladık. Daha sonra da devrimi savunmaya başladık, okullar kurduk, hususi okullar inşa ettik. Sonra tekrar Küba’ya dönüp, oradan da Şili’ye illegal olarak geçtim. Şili’de faşist askeri diktatörlük geleli on yıl olmuştu. Komünist Partisi stratejik olarak etkisiz kalmıştı. Diktatörlük döneminde, Komünist Parti’yle birlikte reformist bir mücadele sürdürebilmenin olanakları yoktu. Devrimci şiddet uygulamaktan başka çare yoktu diktatörlüğe karşı. Bunun için yeni bir şey örgütlemek gerekiyordu. Bu nedenle Frente Patriotico Manuel Rodrigez’i (FPMR- Manuel Rodrigez Yurtsever Cephesi) kurduk. 1983 Kasım ayında cephe kuruldu, sonra ilk büyük eylemini gerçekleştirdi. Bunun anlamı böyle bir cephenin varlığını bütün ülkeye duyurmaktı, dikkati çekmekti. Bu o esnada diktatörlüğe karşı çok önemli bir direnişti. Büyük bir moral yarattı halk için. Bu, cephenin halkla ilişki kurabilmesini, konferans yapabilme şansını doğurdu. Halk diktatörlüğe karşı bir şey yapabilmenin mümkün olduğunu anladı. Üç dört gün sonra büyük bir hareketlenme ortaya çıktı. Ulusal çapta büyük protestolar oldu. FPMR’ye bizim ordumuz diye sahip çıkıldı. Objektif olarak diktatörlüğe karşı politik bir direniş hattı ortaya çıkardı. İspanya’da da etkisi böyle oldu. Merkezlerde, istasyonlarda, sokaklarda protestolar yapıldı. Ama diktatörlüğe karşı mücadelede uluslararası destek hiçbir zaman gelmedi. Onlar her zaman diktatörlüğün arkadaşıydılar. Ondan sonra cepheyle halk arasında birlikte hareket edebilme olanakları doğdu. Küçük de olsa ‘Frente Patriotico’ bağımsızlık cephesi ile ve diktatörlüğe karşı bir örgütlenme şansı doğurdu….”
Birçok Che öyküsü vardı Latin Amerika’da. Diktatörlükler ve direniş öyküleriydi bunlar. İktidarlar ve alçalıklarla dolu devlet tarihlerinin yanında, sınır kırıcıların öyküleriydi. Şili faşist cuntasının bakanlarından Hugo Dolmestch’e suikast düzenleyip öldürdüler. Diktatör Pinochet’nin yakın arkadaşı, yalan medyasının patronlarından Jaime Guzman’ı da vurdular. Bir gün Pinochet’i bekliyorlardı. Şili’de suikast yerinde anlatıyordu katılanlardan biri. Kenarı uçurum olan bir orman içinde otomatik silahlarla bekliyorlardı. Bir de roket atarları vardı. Pinochet’nin arabası tam geçerken üstünden sekti otomatik tüfek mermileri. Roketatar füzesi zırhlı makam aracının kenarından arkadaki koruma arabasına sekti. Onların mezarının kenarında konuşuyorduk tam o sırada. Pinochet’nin aracı, yarım metre, birkaç saniye, oldukça çok ‘kötüye bir şey olmaz’ kuralı ile yırttı. Etrafındaki herkesi imha eden bir diktatörün talihi, halkların talihsizliğiydi bu. Bu kenarından sıyıran suikasttan sonra yıllarca sürdü diktatörlük. Kader ağlarını örmüştü.
İsviçre’den bir psikiyatri kongresine gelmişlerdi. Bir arkadaşım “birisi seninle mutlak tanışmak istiyor” diyordu. İsviçreli bir kadındı. Bileğinde FRMP’nin bilekliği vardı. Kumandan Salvador’la röportaj yaptım dedim ben. Boynuma sarıldı. Kumandan Salvador, erkek arkadaşını helikopterle cezaevinden kaçırmıştı.
Her şey birbirine bağlıdır! Bazen cezaevinin bahçesine sallanan bir ip merdivenle bir bileklik bile…