Silonun içinde patlayan neydi?

Kapalı bir alanda yüksek miktarda toz birikmişse ve sınır değer aşılmışsa herhangi bir kıvılcım patlamaya sebep olur. Dikkate alınması gereken temel faktör, içerideki hava akımının durumudur.

Abone ol

Bahar Göçer*

Birkaç gün önce Kocaeli Derince'deki TMO silolarında meydana gelen patlama büyük bir travma yarattı. Bu trajik olayda bir işçi hayatını kaybetti, 12 işçi yaralandı. Yaralıların bazılarının durumunun ciddi olduğu ifade ediliyor. Silolarda bulunan yaklaşık 65 bin ton buğdayın bir kısmı da zarar gördü. Patlamanın etkisi ve gürültüsü bölge genelinde hissedildi. Öylesine büyük bir sarsıntı meydana gelmiş ki deprem olduğunu sananlar oldu.

Patlamanın ardından medya hızla olayı haberleştirdi ve yaşananları anlamaya çalıştı. Bir tahıl ambarında nasıl olur da böylesine büyük bir patlama yaşanır? Medya ve televizyon haber sunucuları bu soruya cevap aramak için gün boyunca sürekli olarak araştırmalar yaptılar ve haberler yayımladılar.

Başlangıçta patlamanın büyüklüğü nedeniyle kimyasal bir madde olup olmadığı sorgulandı. Ancak gerçekte durum şuydu: Kapalı bir alanda yüksek miktarda toz birikmişse ve sınır değer aşılmışsa bu tozlar herhangi bir kıvılcım altında patlamaya sebep olur. Olayın yaşandığı silo içerisinde muhtemelen yüksek miktarda buğday tozu bulunuyordu. Hatta patlama anında yeni tahıl aktarımı yapıldığı söyleniyor ve dolayısıyla toz miktarı daha da artmıştır. Bir kıvılcımla bu tozlar ateşlenmiş ve patlamaya neden olmuştur. Bu kıvılcım kaynakları arasında aydınlatma, elektrik düğmesi, priz veya açık kablolar yer alabilir. Ayrıca statik elektrik de bu kıvılcımı tetikleyebilir. Metal sürtünmesi veya uygun olmayan aletlerle çalışırken oluşan sürtünme de böyle bir kıvılcımın kaynağı olabilir. Sigara veya çakmak gibi unsurlar da patlamaya neden olabilecek kıvılcımları üretebilir. Yaklaşık 300-350 derecelik bir sıcaklık herhangi bir sebepten oluşmuşsa patlama oluşur. Her tozlu ortamda patlama olmaz, ancak havadaki toz miktarının belirli bir sınırı aşması durumunda ve kıvılcım almasıyla patlama gerçekleşir.

TOZLU ORTAMLARDA PATLAMADAN KORUNMA DOKÜMANI HAZIRLANIR

Yıllar önce "Patlamadan Korunma Dokümanı" eğitimine katılmış, tozun patlayabileceğini o eğitimde öğrenmiştim. Mühendis olmama rağmen tozun patlayabileceğini bilmiyordum. Eğitim veren hocamız, şeker fabrikasındaki bir patlamanın nasıl gerçekleştiğini anlatan bir video izletmişti. Derince'deki olaya benzer bir senaryo orada yaşanmış. Büyük bir toz patlaması gerçekleşmiş ve patlamada fabrikanın bir bölümü yıkılmıştı. Bu durum insanı gerçekten tedirgin ediyor; çünkü böyle yüksek oranda toz birikmesi birçok yerde mümkün ve her an yakınımızda benzer olaylar yaşanabilir. Örneğin buğday unu, odun tozu, kahve tozu, saman tozu, mermer tozu, metal tozu, baharat tozu, kömür tozu gibi birçok toz bu tarz patlama riski yaratabilir. Elbette bu tür tozların patlaması için belirli miktarlarda olması ve sınır değerlerini aşması gereklidir, ancak küçük kapalı ortamlarda bu toz sınır değerler çok kolay aşılabilir.

Özel sektörde çalışan iş güvenliği uzmanları, toz içeren çalışma alanlarında Patlamadan Korunma Dokümanı talep ederler. Bu tür yerlerde, ortam ölçümleri yapılır ve toz seviyeleri incelenir. Sadece toz değil, aynı zamanda patlayıcı gaz varsa, bu gazların da ortamda ne miktarda olup olmadığına bakılır. Hemen belirtmekte fayda var ki, benzer patlamalar doğal gazın veya mutfak tüplerindeki gazın sızmasıyla da meydana gelebilir ve benzeri birçok gazda da mümkün. Dolayısıyla, sadece tozla sınırlı kalmadan geniş bir perspektifle düşünmek önemlidir. Bu gaz ve toz yoğunluğuna sahip ortamlarda, Patlamadan Korunma Dokümanı'nın hazırlanması zorunludur.

Bu konuda dikkate alınması gereken temel faktörlerden biri, içerideki hava akımının durumudur. Eğer iyi bir havalandırma sistemiyle yeterli hava akımı sağlanıyorsa, ortamda toz birikiminin önüne geçilir. Bununla birlikte, iş yerlerinde ortam ölçümleri yapılır ve toz miktarı kontrol edilir. Eğer toz miktarı belirlenmiş sınır değerini aşıyorsa, havalandırma sistemleri yapılır ve toz miktarı kabul edilebilir seviyeye düşürülür. Ancak havalandırma uygun değilse ve yapılmıyorsa, alternatif bir yaklaşım olarak tüm elektriksel aksanlar exproof özellikli hale getirilir. Yani elektrik aksamları elektrik kıvılcımının ortamda patlamaya sebep olmasını önleyecek şekilde yalıtılır. Tabii ki, sadece elektrik değil, birbirine sürtünen araç gereçler de exproof özellikleri taşımalıdır. Bu sayede sürtünme sonucu oluşabilecek kıvılcımlar engellenmiş olur.

BAZI GAZLARIN BUHARI DA PATLAR

Yıllar önce mühendislik yaptığım bir şirkette bir çalışanın bütün vücudu yanmıştı ve yüz hatları belli değildi. Bu olay, hegzan adı verilen bir solventin kullanıldığı bir ortamda meydana gelmişti. Sıvı hegzanın, oda sıcaklığında bir kısmı gaz halinde bulunur ve kolayca alevlenir. Çalışan, hegzanın olduğu ortamda el taşlaması ile çalışırken sürtünme sonucu kıvılcım çıkmış ve patlama yaşanmış. Bu olay, diğer iş yerindekiler için büyük bir ders olmuş ve hegzanın olduğu bölgelerde gerekli tüm tedbirler alınıyordu. Bu olayın ardından iş yerinde havalandırma sistemleri de kurulmuş ve ortamdaki hegzan buharının sürekli olarak dışarıya atılması sağlanıyordu. Maalesef ki bazı şeyler başımıza gelmeden uyarılarla falan gerekli önlemleri almıyoruz. İlle başımıza kötü şeylerin gelip ders almamız gerekiyor.

Patlamadan Korunma Dokümanı için Çalışma Bakanlığı tarafından belirlenen yönergeler ve standartlar doğrultusunda hesaplamalar yapılır. Hesaplamalar yapılırken havalandırma sistemleri ölçülür. Ölçülen değerlere göre hesaplar yapılır ve çıkan sonuca göre tedbir alınır. Hazırlaması zor ve uğraştırıcıdır

Geçtiğimiz günlerde bir ağaç işleme atölyesine İş Müfettişleri geldi. Atölyede gerçekleşen toz yayılımı, iş güvenliği açısından ciddi bir risk oluşturuyordu. İş Müfettişleri, atölyenin Patlamadan Korunma Dokümanı'nı istediler. İş yerinde birtakım önlemler aldık, havalandırma sistemini güçlendirip, tozun çoğunu dışarı attık. Ayrıca toz çıkartan makinelerin bölümlerini kapatarak tozun havaya yayılmasını engelledik ve elektrik panolarının kapaklarını toz geçirmeyecek şekilde yalıttık. Bunların yanında esnek izolasyon malzemeleri kullanarak çatıya eklemeler yaptık (patlama esnasında esneklik yıkılmayı önler). İçerinin havası temizlendi.

TOZLU ORTAMDA MASKE KULLANILIR

Tüm bu alınan önlemler sonrasında ortam ölçümleri gerçekleştirdik ve ortamdaki toz miktarını inceledik. İçerdeki toz miktarı seviyeleri düştü. Bu düşen toz seviyeleri sadece patlamaların önlenmesine yönelik değil, aynı zamanda çalışanların solunum sağlığı içinde gereklidir. Özellikle 0.5 mikrometrenin altındaki toz partikülleri, akciğerlere zarar verir ve çalışanı hasta eder. Uzun vadede ciddi akciğer rahatsızlıkları yaratır. Bu gibi ortamlarda toz miktarını kabul edilebilir seviyelerde tutmak her açıdan önemlidir. Eğer toz seviyeleri yeterince düşmüyorsa veya havalandırma mümkün değilse, bu durumda çalışanların FFP-FFP2 türü toz maskeleri kullanması gerekir. Bu Covit’den korunmak için kullandığımız türden maskeler. Tıpkı TMO silolarında çalışanların da yapması gerektiği gibi, bu tür önlemler çalışanların sağlığını korumak için büyük bir önem taşır.

İş yerlerinde genellikle elektrikle ilgili önlemler alınmadığında, elektrik aksamlarında meydana gelebilecek bir elektrik kaçağı veya kıvılcım, ciddi tehlikelere yol açabilir. Elektrik düğmesinden ya da kabloların hasar almasından kaynaklanan ufak bir kıvılcım, iş yerlerinde patlamaya yol açabilir. Bu tarz kabloların dağınık olmaması, bantla izole olmaması, elektrik düğmelerinin, prizlerin montajının uygun olması gerekir. Bu tür durumlar, özellikle iş yerlerinde yoğun bir şekilde elektrikli cihazların kullanıldığı durumlarda daha sık yaşanabilir. Elektrik akımları, genellikle belirli bir güvenlik sınırı içinde tutulur; örneğin 30 miliamper veya daha düşük bir değer. Bu sınırların aşılması durumunda kaçak akım rölesi gibi güvenlik mekanizmaları devreye girerek elektriği keser, bu da elektriğin kıvılcım üretme ve patlama riskini azaltır. Bu nedenle iş yerlerinde elektrik tesisatının düzenli olarak kontrol edilmesi, izolasyonun sağlam olması ve kaçak akım rölelerinin düzgün çalıştığından emin olunması büyük bir önem taşır. Aynı zamanda riskli yerlerde, elektrik aksamlarının exproof olarak tasarlanması da patlamadan korunma açısından kritik bir adımdır.

KAMU İŞ GÜVENLİĞİ UZMANI BULUNDURMAK ZORUNDA DEĞİL

Görünen o ki, TMO silo patlamasıyla ilgili gerekli önlemler alınmamış ve bir sürü ihmal böylesi bir faciaya sebep olmuş. Özel sektörde iş müfettişleri denetimi nedeniyle pek çok iş yeri bu tür önlemler almak zorunda kalıyor. Ancak, kamuda durum pek öyle değil. Devletin kurumları 6331 nolu İş Güvenliği Yasası'na göre iş güvenliği hizmeti almak zorunda değil, devlet kendisi için zorunluluk getirmedi. Muhtemelen iş güvenliği hizmeti almadığı için gerekli önlemler alınmamış olabilir. Diğer taraftan, burası devletin bir kurumu ve bütün ihmaller devlete aittir.

Şayet gittiğiniz binalarda gözlem yaparsanız, kamu binalarında acil durumla ilgili önemli eksikliklerin olduğunu sizde görebilirsiniz. Bir hastanenin taşeronu olarak çalışıyordum ve risk değerlendirmesi yapmak için bir hastaneyi dolaştım. Hastanede acil çıkış kapıları yoktu, ışıklı yeşil yönlendirme levhaları eksikti. Acil durum aydınlatması yangın merdivenlerinde mevcut değildi. Başka bir kamu binasında yangın sistemi hiç çalışmıyordu. Okullarda da acil durumlarla ilgili gerekli tedbirler alınmamıştı; yangın tüpleri veya yangın sistemleri uygun değildi. Acil çıkış kapıları bulunmuyordu. Yangın algılama sistemi kontrol edilmiyordu, yangın tüpleri yeterli değildi veya kontrol edilmiyordu. Bu yerlerde birçok çalışan var. İnsanlar bir şekilde girip çıkıyor, küçücük çocuklar ders yapıyor. Acil bir durumda, örneğin bir yangın veya benzeri bir durumda, bu insanlar için büyük bir tehlike oluşturuyor

Özel sektörde iş müfettişlerinin denetimleri ve ceza uygulamaları, iş yerlerinde daha disiplinli ve etkili önlemlerin alınmasına neden oluyor. İnşaat sektöründe iş güvenliği kültürünün tam olarak yerleşmese de birçok fabrikada yılların verdiği deneyimle güzel gelişmeler oluyor. İş güvenliği bilinci nispeten oturdu ve güvenlik tedbirlerine uyuluyor. Ancak kamuda gördüğümüz kadarıyla işler bu kadar düzgün değil. Kamuda iş güvenliği hizmeti almak zorunlu olmadığı için birçok alanda güvenlik açıkları mevcut.

 Özel sektör, Çalışma Bakanlığının yürürlükteki yönetmelikleri ve yasalarına uyum sağlamak zorunda kalıyor, çünkü aksi halde ciddi para cezalarıyla karşılaşabilir veya ölümlü kazaların ardından büyük tazminatlar ödemek zorunda kalabilirler. Kamuya henüz böyle bir denetim duymadım ve gerekli yaptırımların uygulandığını düşünmüyorum. 

Normal şartlarda TMO silolarında beklenen, ortam ölçümleri yapılması ve Patlamadan Korunma Dokümanları hazırlanmasıydı. Bunlar yapıldı mı bilmiyorum. Yapıldı ise neden uygun havalandırma sağlanmadı ve kıvılcım oluşumu engellenmedi veya ortamda  exproof ekipmanlar kullanılmadı? Bunların hiçbiri yapılmadı ise zaten geriye soracak soru kalmıyor. Belki de o bölgede risk değerlendirmesi dahi yapılmadı. Şayet bu tedbirler alınsaydı hiç de zor ve pahalı olmayan önlemlerle ne kimse ölürdü ne de 65 bin ton buğday riske atılmazdı.

*A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı