Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ‘tasarruf tedbirleri’, bir sahne gösterisinden ibaret. Bir süredir AKP şatafatının simgeleri haline gelmiş ve zaten normalde olmaması gereken araç alımları ve çoklu maaş düzenini öne çıkardı. Böylece kamuoyuna bir ‘tatmin’ duygusu vermeye çalışılıyor. Oysa paketin diğer ayakları doğrudan emekçilerin üzerine basacak.
Kamu personelinde sorun torpil, kadrolaşma, mülakat, liyakat vs. diye uzayıp giderken Şimşek’in el attığı yer, eğitim ve sağlık hizmetlerinde onca açık varken personel alımı oldu. Sadece emekli olanların yerine yenisi alınacak. Kamuda neresi şişirilmiş, bankamatik memuru haline getirilmiş, neresi çoraklaştırılmış bakmıyor bile. Mesela; Diyanet tarikatçılarla doldurulurken, temel bilimlerdeki eğitime atama dahi yapılmıyor.
Diğer bir konuda da servis hizmeti. Toplu taşıma olan yerlere artık servis olmayacak. Yani kent merkezlerinde çalışan herkes yol parasını cebinden ödeyecek. İstanbul gibi büyük şehirlerde bunun yaratacağı maddi ve manevi sıkıntıyı söylemeye gerek yok herhalde. Tasarruf paketinde adı doğrudan konulmasa da hedefte belediyelerin olduğunu da görüyoruz. AKP’lilerin bile isteye yaptıkları onca borçla ilgili tek adım atmayan iktidar, muhalefetin eline geçen belediyeleri kaynak kıskacına alıyor.
Bütün bunları ‘tedbir paketine’ şöyle bir kabaca bakan bile görebiliyor. Oysa kamuda esas sorun, ihalelerle ve bizzat kendisinin mimarı olduğu Hazine garantili projeler. Ülke yerin dibine dahi batsa AKP’nin elleriyle büyüttüğü, zenginleştirdiği bir kesime kaynak aktarımı devam ediyor. Buyurun Zafer Havalimanı orada duruyor. Yılda her 100 yolcudan uçmayan 96’sının parasını devlet ödüyor. Milyonlarca euro kaynak aktarıldı burayı işleten IC İçtaş İnşaat’a. 2023’te ödenen para 220 milyon lira. 50 milyon euroya mal olmuş havalimanı için devletin kasasından çıkacak toplam garanti ödemesi 66 milyon 369 bin euro.
Benzer modelle inşa edilen havalimanlarının tamamına baktığımızda verilen yolcu garantisi tutmadığı için 2022 yılında devletin şirketlere ödediği para 178.2 milyon euro olmuştu. 2023 yılında bu rakam yüzde 12 arttı ve 199.7 milyon euroya yükseldi. Milletin yoksulluktan kırılmaya başladığı 2018-2023 arası dikkate alındığında ödenen toplam para ise korkunç. Tam 908.9 milyon euro. Yani 30 milyar liradan fazla.
Hangi memur servisini keseceksiniz de bunca açığı kapatabileceksiniz?
Hadi, “Bunlar zamanında yapılmış sözleşmeler, dokunamıyoruz. Hakkınızı helal edin” dedi Şimşek. Peki İstanbul Havalimanı’ndan devletin kirasını niye almıyor? Bu konu öylesine unutturuldu ki, milyarlarca euro yandaşın cebine kâr olarak kalıyor her yıl.
Kısaca hatırlatalım konuyu…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘ustalık eseri’ saydığı İstanbul Havalimanı için Cengiz İnşaat’ın yüzde 45, Kalyon İnşaat’ın yüzde 55 ortaklığında kurulan işletmeci şirket İGA'nın, 2043 yılına kadar her yıl devlete KDV hariç 886 milyon 80 bin euro kira bedeli ödemesi gerekiyor. Ama 2017 yılında iktidar ‘çeteye’ bir kıyak yaparak 2018-2019-2020 yıllarındaki kira bedelinin 1 milyar 95 milyon euroluk kısmını 2043 yılına öteledi. Devlet 2022 yılına kadar ne kadar para tahsil etti biliyor musunuz? Sadece 242 milyon euro.
Peki İGA, 2022 ve 2023 yılları için ödeme yaptı mı? KDV hariç bu iki yılda ödemesi gereken kira bedeli 1 milyar 772 milyon 160 bin euro. Bugünkü kurla 60 milyar liraya yakın bir para demek bu. Tekrar soralım Şimşek’e: Kalyon ve Cengiz, son iki yılda kira bedelini ödedi mi?
Resmi olarak kimse açıklama yapmıyor. Cengiz ve Kalyon’un tek kuruş kira ödemesi yapmadığı iddia ediliyor. Yılda 30 milyar liralık kamu kaynağı parmaklarını kıpırdatmadan ceplerine akıyor. Bırakın tasarrufu, devlet sadece İGA’dan kirasını alsa, Şimşek’in açıkladığı göstermelik ‘tasarruf paketi’nin hedeflediği rakamın yarısına yakınını bütçeye koymuş oldurdu.
Dolayısıyla memurun servisiyle vb. uğraşan Şimşek’in derdi başka. Tasarruf paketiyle, borçlandıkları ve borçlanmayı düşündükleri tefecilere açık bir mektup yazıyor. “Bu hesabı öyle veya böyle emeğiyle geçinenlere yıkacağım. Memleketi sizin için cennete çevireceğim” diyor.