Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş: Kumpas tiyatrosu bugün sonlandı

Sinan Ateş davasında ara karar açıklandı. Ayşe Ateş, "Sanıkların ve müdafilerin siyasi bir cinayeti, alacak verecek davasına indirgeme çabalarına sahne olan kumpas tiyatrosu bugün sonlandı" dedi.

Abone ol

DUVAR - Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş'in cinayetine ilişkin davanın 5'inci duruşmasında alınan kararlar açıklandı. Tutuklu yargılanan 22 sanıktan 10'u tahliye edildi. Sanık Tolgahan Demirbaş'ın MHP milletvekili Olcay Kılavuz'un evinde yakalanıp yakalanmadığının tespiti için tanıkların (eski Organize Suçlarla Şube Müdürü Kerem Gökay Öner) dinlenilmesi talebi reddedildi. Duruşma savcılık mütalaası için 19 Temmuz'a ertelendi.

Kararın ardından açıklama yapan Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş mahkemeye tepki gösterdi.

Ateş'in yaptığı açıklama şöyle:

İNSANLARI İYİLER VE KÖTÜLER OLARAK AYIRDIĞIMIN ALTINI DA BİR KEZ DAHA ÇİZMEK İSTİYORUM: Öncelikle sizlerden şu anda burada dudağımdan dökülecek her sözün kanayan bütün vicdanlar için adalet dilenen birer yoksulluk olarak kayda geçmesini talep ediyorum. Dost dediklerimizden gördüğümüz onca vefasızlıktan ve alçaklıktan, düşman bildiklerimizin gösterdiği bunca merhametten ve şefkatten sonra hayatta tutunduğum tek dalın iyilik olduğunun, insanları iyiler ve kötüler olarak ayırdığımın altını da bir kez daha çizmek istiyorum. Sincan yerleşkesinde beş gün boyunca sanıkların ve müdafilerin siyasi bir cinayeti alacak verecek davasına indirgeme çabalarına sahne olan, basın yayın ve sosyal medya destekli kumpas tiyatrosu bugün sonlandı. Malumunuz olduğu üzere kapsadığı şüpheliler, şüpheliler arasındaki bağlantılar ve ihtiva ettiği deliller bakımından bütünüyle ilişkili olmasına karşın birbirinden ayrılan iki ayrı dosya var.

ALINAN HER KARARI DA HUKUKİ OLARAK EKSİK BULDUĞUMUZU BEYAN EDİYORUZ: Bu yüzden biz Sincan’daki bu yargılamaya eksik iddianameyle yapılan yarım mahkeme diyoruz. Olumlu olsun ya da olmasın alınan her kararı da hukuki olarak eksik bulduğumuzu aziz milletimize beyan ediyoruz. Bunun sebeplerini sıralamam gerekirse; bildiğiniz üzere bir emniyet mensubu tarafından Tolgahan Demirbaş’ın Olcay Kılavuz’un evinde gözaltına alınmış olmasına rağmen tutanakların değiştirildiğine dair bir suç duyurusu yapıldığı basına yansıdı. Diğer taraftan, önceki dönemde dosyaya bakan savcılar hakkında 'FETÖ'cü oldukları gerekçesiyle HSK’ya suç duyurusunda bulunuldu. Bu suç duyurusunun en önemli dayanağı da torbacıların, kiralık katillerin beyanlarıydı.

YENİ BİR SENARYOYLA BİR ANDA UNUTULDU: Düne kadar eksik iddianameyi beğenip bize nispet yapanlar ise bugün beğenmez oldu. İddianamenin, hakkında suç duyurusunda bulunulan savcıların soruşturma süreci boyunca ortaya koyduğu tablo üzerinden hazırlandığının bilinmesine rağmen, Meclis kürsüsünden yapılan “İddianame bir an önce kabul edilmeli, yargılama başlamalı!” çağrısı akla gelen yeni bir senaryoyla bir anda unutuldu.

SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUM: Hatırlayınız çok değil, birkaç hafta önce sosyal medyada Burak Bekiroğlu isimli bir şahıs, yapmış olduğu paylaşımda beni etiketleyerek 'Eğer bir daha konuşursan seni 'FETÖ’ye öyle bir monte ederim ki 100 avukat tutsan kurtulamazsın. Seni Pensilvanya’ya gömerim' şeklinde tehditlerde bulunmuş, bu cinayeti de firari FETÖ İmamı olduğu bilinen Mustafa Özcan’ın azmettirdiği iddiasını ortaya atmıştı. Üstüne bir de zihnimi okuyarak 'Bu gerçeği sen de biliyorsun' demişti. Ben, tehditlerine ilişkin avukatlarım aracılığı ile kendisi hakkında suç duyurusunda bulundum. Kendisi ise bu cinayeti firari FETÖ İmamı Mustafa Özcan’ın azmettirdiğine dair bilgi ve belgeleri henüz savcılığa teslim etmedi. Peki, sonra ne oldu? Müdafiler bu cıvık iddiaları ısıtıp duruşma salonunda önümüze koydular. Bulgu ya da belge sunmadılar. Tıpkı Sinan’ı çocukluğu Selman’ın öldürdüğüne dair kiralık katil beyanını esas alarak konuşanlar, bu beyanlarla aklandığını iddia edenler gibi… Müdafilerin duruşma boyunca yaptığı sorguların çerçevesi sosyal medyada belirli bir odak tarafından günler önce öne sürülen iddia ve ithamları kapsıyordu. Dün X hesabım üzerinden bununla ilgili belgeli bir paylaşım yaptım. Gerçekleri görmek isteyenler oraya bakabilirler.

KARANLIK GÜCÜN SATILIK KALEMLERİ: Ayrıca dün sabah yaptığım basın açıklamasında da duruşma esnasında maruz kaldığımız bu saldırıya dikkat çekmiştim. Hemen akabinde karanlık gücün satılık kalemleri 'Ayşe Ateş, FETÖ İmamı’nı savundu' şeklinde tezvirat yapmaya başladı. Çünkü bu olayı 'FETÖ yaptı” diyerek kapatmak istiyorlar. Tezgâhı açmışlar, aksi beyanlarınızı 'FETÖ’yü, 'FETÖ'cüleri, 'FETÖ' imamını savunmak' olarak pazarlıyorlar. Aslında diyorlar ki biz ne diyorsak onu kabul edecek, çizdiğimiz çerçevenin dışına çıkmayacaksın. Çıkarsan seni mahvederiz. Çıktım, çıkıyorum, çıkacağım! Çizdiğiniz çerçeveyi de paramparça edeceğim!  Müşahede ettiğimiz süreç bizi şu sonuca ulaştırdı: Hem katledilmeden hemen önce resmî hesaplar üzerinden hem de katledildiği andan itibaren açılan sahte hesaplar aracılığıyla Sinan’la alakalı olarak yürütülen karalama kampanyalarının, 'FETÖ'cü iftiralarının merkezinde, kurgulanan ve içinde bulunduğumuz süreçte sergilenen bu tiyatro varmış.

GÖRÜNEN KÖY DE KILAVUZ İSTEMİYOR: “Biz bunu öldürdükten sonra savcı, emniyet mensubu; ana, bacı, eş demeden karşımıza kim çıkarsa FETÖCÜ ilan eder. Sinan da FETÖCÜ’ydü. Bu bizi hedef almak için gerçekleştirilmiş örgüt içi infaz, der ve elimizdeki gücü kullanarak da üzerini bu şekilde kapatırız” şeklinde bir plan yapılmış. Bunu iddia etmiyorum. Bu senaryoyu karanlık gücün satılık kalemleri ve trol hesapları sosyal medyada ve basında her gün yazıp çiziyor. Bu organize kötülüğü sizler de müşahede ediyorsunuz. Lafı daha da uzatıp hem sizlerin hem de bizlere kulak veren aziz milletimizin değerli vaktini çalmak istemiyorum. Zaten görünen köy de kılavuz istemiyor. Çünkü her gelişme bir kez daha kamuoyu önünde cereyan ediyor.

(HABER MERKEZİ)