Socrates'in bıraktığı Brezilya yok

Brezilya futboluna demokrasiyi getiren Socrates'in Brezilya'sında Copa America yaklaşırken kıtanın politik durumu demokrasiden bir hayli uzak. Bunun kupaya etkisi de olabilir.

Volkan Ağır vagir@gazeteduvar.com.tr

Dünya Kupası tarihinde zafere ulaşamadığı için futbolseverlerin en çok üzüldüğü takım anketinde 1982'deki efsane Brezilya takımı listenin başında yer alır şüphesiz. Göğsünde beş Dünya Kupası'nı temsil eden yıldızlardan birini 2002'deki futbollarıyla değil de 1982'deki güzel oyunlarıyla joga bonitoyla (güzel oyun) daha büyük bir gurur yaşarlardı o formayı giydiklerinde.

1982'de İspanya'nın ev sahipliğinde yapılan kupada Brezilya bek hücumcularıyla oynadığı atak futbol stilini dünya futboluna sunarken Zico ve Falcao golleriyle parlar; ince uzun fiziği dağınık saçları ve sakalıyla ölümcül pas ustası olarak bambaşka bir oyuncu da dikkatleri üzerine çeker.

Adıyla müsemma bir futbol düşününürü olan bu yıldız Socrates'in ta kendisidir. 20'sinde futbola başlayan bu delikanlının kariyeri babasının ona verdiği bu isimle birlikte doğuştan biçimlenmiştir sanki. Botafogo'da parlayan yıldızını işçi sınıfı Corinthians'ta sürdürmeye karar vermesi tamamen ideolojikti. Futbol kariyerinin ilk siyasi adımını bu takımda atarak arkadaşlarını oyuncular üzerinden rant sağlayan yöneticilerle sert koşullarda antrenman yaptıran hocalarına karşı örgütledi ve 'Corinthians Demokrasisi'ni kurdu. Özel hayata saygısızlık olarak gördüğü maç öncesi iki günlük kampları, yönetimlerle yaptığı müzakereler sonrası kaldırttı. Sol aktivist politikacılarla birlikte İşçi Partisi'nin kurulmasına ön ayak olan Socrates, futbolun kitleselliğini de kullanarak "demokrasi" ve "sandığa gidin oy verin" yazan tişörtlerle futbolcuların sahaya çıkmasını sağladı ve böylece ülkesindeki askeri hükümete de muhalefetini yapmaktan geri kalmadı.

.

Bu kadar siyasetin yanında, oynadığı dillere destan futboluyla gönüllere yazıldı tabii ki. Tıp okuduğu için fazla antrenman yapamayan ve bu nedenle gücünü ekonomik kullanmak zorunda kalan Sokrates'i, çok koşmayan ama rakiplerinin nevrini döndüren Brezilyalı oyuncu stilinin de öncülerinden biri olarak görebiliriz. Kullandığı penaltı atışlarını, hiç gerilmeden ağlarla buluşturması onun bir başka özelliğiydi. Kimsenin beklemediği anlarda verdiği topuk pasları nedeniyle altın topuk olarak da anılan Doktor Sokrates Brezilya futboluna kupalar değil ama demokrasiyi getirdi.

Böylece Socrates sayesinde Brezilya'nın futbol ortamına demokrasi gelmişti 80'lerin sonunda. Devamında girilen seçimlerde, kurulmasına yardımcı olduğu İşçi Partisi uzun süre hükümette kalmıştı. Artık ayrımcılığı, ırkçılığı, faşizmi kendisine yol bilmiş Sosyal Liberal Parti lideri Bolsonaro var ülkenin başında. Venezuela'daki liderlik kapışmasında Brezilya'nın ABD'ye destek veriyor olması Venezuela'nın Brezilya ile sınırlarını kapatma kararının uygulanmasına neden oldu. Brezilya, dört ay sonra 101. Copa America'ya ev sahipliği yapacak. Venezuela da organizasyonun doğal katılımcısı. Dört yıl önce 2015'te Şili'de oynanan Copa America sırasında 'America nos une' (Amerika bizi birleştiriyor) sloganlı kampanya yapılmıştı. Bu seferkinde bunun yerine 2019'da daha sıkı daha birleştirici bir kampanya yapılması gerektiği kesin. Brezilya'nın altı yıl içinde ev sahibi olacağı dördüncü turnuvanın da Socrates'in Güney Amerika futboluna getirdiği demokrasi ruhundan uzak olacağı da..

Tüm yazılarını göster