Yılbaşında elektriğe gelen rekor zam aklımızı başımızdan aldı. Faturalar geldikçe cüzdanımızdan paramızı aldı. O gece konut elektriğinde birinci kademeye 45 kuruş zam gelmişti. İkinci kademe için bu zam ise 114 kuruş kadardı.
Elektrikte bir kuruşluk zam toplamda devletin bir yılda halktan 2,5 milyar TL toplaması demek. Yani ABD’de TURKEN vakfına aktarılan paranın nerdeyse 2,5 katı.
Ama biz 45 kuruşluk bir zamdan bahsediyoruz. Zammın küçük bir kısmı geri alındı gibi. Ama şimdi gelen zam ise birinci kademe için 19 kuruş.
Bir kuruşluk TRT payının geri çekilip 45 kuruşluk zam yapılması zaten insanları çökertti. Şimdi gelen 18 kuruştan başlayan zam taşan bardağın daha çok taşması demek...
ZAMMIN ANLATILMAYAN KISA TARİHİ
Elektrik zamları konusunda bir milat var ise tabii ki bu Temmuz 2021’dir. Öncesinde elektrik fiyatları artarken, bu tarihten sonra sıçramaya başladı. Ağustos'ta kuraklık nedeni ile ithal gaza yüklenen hükümet faturayı şişirdi. Zaten öncesinde elektrik altyapısını özel şirketlere tapulamış, onların istediği bir enerji ekonomisi yaratmıştı. Enerjide boşa yapılan fazladan yatırımlar, ötelenen enerji verimliliği, özel şirketlere aşırı bağımlılık, kamunun güçsüzleşmesi derken üstüne kuraklık ile boğuşulan bir dönemde önce gaza, sonra da ithal kömüre yüklenilmesi dengeyi iyice bozdu.
Bu dengesizlik sorun değildi, çünkü halk ödüyordu. 2020’de 28,9 milyar dolar fosil yakıt ithalatına para veren Türkiye, 2021’de bunun için 50,7 milyar dolar ödeyecekti.
Ağustos ayında gelen faturalar halkı çıldırtırken, hükümet en iyi yaptığı şeyi yaptı; zammın rızasını üretmeye başladı. İngiliz Haber Ajansı Reuters, 4 kaynağa dayandırarak zammı 23 Eylül gibi müjdeledi. Bu haber sonrası ok yaydan çıkmış, her mecra bir zam haberi için konuşacak isim arar hale gelmişti. Öyle ki muhalefet temsilcileri bile EPDK’dan önce zammı haber verdiler.
EPDK zammı red etti, o gün zam yapmadı. Rivayete göre zam kararı yukarıdan gelen bir telkin ile geri çekildi.
İktidar bundan sonra zam meselesinde orta saha yerine kanatlara çalıştı. Zammın alt yapısını ufak ufak ördü. Örneğin elektrik üretiminde kullanılan gaza zam yaptı. Bu ve benzeri hareketler ile zammı zorunlu kılacak adımlar attı.
Ama yinede bunlar zammı açıklar ama fahiş zammın cüretini açıklamaz. Onun da cüreti 21 Aralık akşamı meclisten sadece bir muhalefet vekilin red oyu verdiği kanun teklifi ile geldi. Teklif ile kademeli fiyatlandırma ve bir dizi musibetin önü açıldı.
1 Ocak sabahı herkes için kâbus gibi idi. Ama faturalar ay sonuna doğru geldikçe eylemler patlak verdi ve 1 Şubat olmadan hükümet manevralara başladı. Muhalefet partileri kanun teklifine karşı çıkmadıkları gibi toplumun tepkisini de izlemek ile yetiniyor, milletin vekili değilmiş gibi davranıyorlardı. Tepkiler sonucu, hükümet, şubat sonunda vergi indirimi, kademe değişikliği gibi manevralar yapsa da fatura zaten inanılmaz ağırdı.
Aynı filmin aynı sahnesi yine geçenlerde yayımlandı. Bu sefer Reuters yerine Sözcü Gazetesi aynı rolü üstlendi ve ülkede her şey şeffaf değilken maliyetin arttığını iddia ederek maliyet ile fiyat arasındaki farkın yüzde 92’ye çıktığını, Ağustos’da yüzde 181’e çıkacağını iddia ederek rıza üretmenin yanında el yükseltme görevini de yerine getirdi.
30 Nisan’dan bu yana “zam gelecek” seferberliği sürdü ve Eylül’de başaramadığını şimdi başardı.
Ama zaten bardak dolu olduğu için kimse de bu zammı alacak yeri yok.
ZAM MI SOYGUN MU?
31 Mayıs gecesi gaz ve elektrik da dahil olmak üzere artık listelenemeyecek kadar çok kaleme zam geldi.
Elektriğe gelen zam ile altı aylık fiyat artışı inanılmaz hale geldi. Birinci kademe konut 53 kuruş artarken, ikinci kademede 125 kuruş artmış oldu. Ticarethanelerde birinci kademede artış 135 kuruş iken ikinci kademe artış 221 kuruş oldu. Yanlış duymadınız iki yüz yirmi bir kuruş arttı. Sanayide altı aylık artış ise tam 241 kuruş oldu. Halkın konutta doğrudan ödediği altı ayda yüzde 58 ile yüzde 102 artarken, dolaylı olarak ödediği ticarethane yüzde 111 ile yüzde 182, sanayi ise yüzde 237 arttı.
Eğer birer kilovatsaatlik sanayi, ticarethane, tarımsal kullanım, aydınlatma ve meskenden oluşan bir sepet yapsak, Aralık'ta 4 lira 92 kuruş öderken, şimdi 11 lira 62 kuruş ödeyeceğiz. Üst kademede aynı paket 13 lira 20 kuruşa geldi.
Bu paketlerdeki artış ilkinde yüzde 136, ikincisinde yüzde 168.Meskenlerdeki yüzde 53 toplam zammı fahiş bulabilirsiniz ama diğer faturayı da sonunda biz ödediğimize göre bütün faturadaki artış, fahiş zam ifadesi ile açıklanamaz. Çünkü aynı dönemde kamunun fiyatı olan EÜAŞ toptan satış fiyatı sadece yüzde 34 arttı.
CANAVAR AĞZINI AÇTI
Aralık ayında 100 kilovatsaat tüketen bir ev haziran ayında 91,6 TL yerine 144,5 TL ödeyecek. Yani fazladan 53 TL ödeyecek. Daha çok tüketmesi halinde ikinci kademeye denk gelen kısmı içime fazladan ödeyeceği para her 100 kilovatsaat fazla tüketim için 110 TL.
Meskenleri doğrudan faturalandırmanın yanında daha fazlasını dolaylı faturalandırmaya çalışan hükümet için aşağıdaki grafik son 10 yıldaki buğday ya da başka bir şeyin grafiğinden farklı değil.
Sadece konutlardaki elektrik faturası bile sermaye transferinin nasıl zıpladığını bize anlatıyor. Ortada bir zam var dersek zamma ayıp olacak. Yakıt fiyatlarındaki artışı bahane göstersek buğdaydaki artışın kaynağını açıklayamayacağız. Ortada tek bir resim var, fosil yakıtlar üstünden toplumu faturalandıran ve bunun üzerinden gelir elde eden bir düzen var. Buna soygun demeyelim ama ne diyelim peki?
Bu zammın rızasını üretmek ülkenin ithal bağımlılığı, enerji bağımlılığı, fosil bağımlılığı ve bu bağımlılık üstünden geliştirdiği sermaye transferini konuşmadığımız için oldu. Zaten bunları konuşabilsek bu zam miktarından daha fazlası bir indirim olası olacak.