Sovyetler Birliği'nin yengeç paradoksu

Konu bir yerden Sovyetler'e dokununca çeşitli spekülasyonlar da beliriveriyor. 'Stalin'in açlıktan kırılan balıkçıları doyurmak için' bu projeyi gerçekleştirdiği iddiası gibi. Kral yengeçlerin Barents Denizi'ne geliş tarihlerini Stalin'in ömrüyle kıyaslayacak olursak bunun pek de gerçeği yansıtmadığını söyleyebiliriz.

Abone ol

Discovery Channel'da Alaska'daki yengeç avlayan balıkçıları konu alan 'Ölümcül Av' belgeselini belki izlemişsinizdir. Bizde çok fazla tüketilmeyen bu canlıların tartışmalara sebep olan ilginç bir ticaret tarihi var. Öyle ki Pasifik Okyanusu'nun kuzey bölgelerinde yaşayan 'kral yengeçler', Sovyet biliminsanları tarafından çok uzaklara taşınmış. Rusya'nın İskandinav ülkeleriyle komşu olduğu sınırdaki Barents Denizi, günümüzde de hızla yayılmaya devam eden bu yengeçlere ev sahipliği yapıyor. Yengeçler balıkçı kasabalarının dostu haline dönüşürken ekolojik bir sorunu ve bundan doğan tartışmaları da beraberinde getirmiş.

Fakat önce söz konusu hayvanı tanıyalım. Kral yengeçlerin, yaşadıkları coğrafyalara göre 'Alaska Kral Yengeci' ya da 'Kamçatka Kral Yengeci' gibi çeşitleri bulunuyor. Bu türün genel özelliği, bacak uzunluklarının 2 metreyi; ağırlıklarınınsa 15 kiloyu bulabilmesi. Haliyle bu durum kral yengecin diğer türlere göre çok daha fazla eti olması anlamına geliyor. Etinin bolluğu balıkçılar kadar, denizin dibinde yaşayan Bering kurtbalığı için de önemli! Çünkü bu balığın varlığı Kamçatka ve Alaska açıklarında yengeç nüfusunun dengeli bir biçimde azalmasına sebep oluyor.

SOĞUK SAVAŞ'TA 'YENGEÇ' GERİLİMİ

Kral yengeçlerinin Japonya ve Rusya arasında uzanan denizdeki avı, uzun yıllar boyunca iki ülke arasında tartışılan hatta yer yer gerginliklere sebep olan bir konu. 1950'li yıllarda Japon balıkçılarının 9 kez sınır ihlali yaparak Sovyet sularında avlanması gibi... Ardından iki ülke arasında yazılı anlaşmalarla durum kontrol altına alınmaya başladıysa da Sovyet biliminsanları yengeç ticaretinde alternatiflere dair kafa yormaya başlar. Sonuç olarak yengeçlerin Barents Denizi'ne salınması fikri doğar. Plana göre bu durum hem Japonya'yla tansiyonu düşürecek hem Sovyetler'in Avrupa'ya yengeç ihracatını kolaylaştıracaktır.

.

Pasifik Balıkçılık Enstitüsü'nden İvan Saks, daha önce yengeçleri Barents Denizi'ne götürmek için birkaç başarısız denemede bulunur. Taşınan ilk on yengeç daha Sibirya'ya gelemeden ölür. 1930'lardaki ilk başarısız denemelerden sonra yengeçlerin taşınma denemelerine ara verilir. Savaşın ardından trenle yapılan diğer denemeler de başarılı olamaz. 1960-70'li yıllarda yeni ulaşım araçlarının yaygınlaşmasıyla Murmansk Deniz Biyolojisi Enstitüsü soruna 'uçak' çözümü getirir ve böylelikle yengeçler Barents Denizi kıyısındaki Murmansk'a ulaşır. Ancak sırada yengeçlerin denize bırakılıp bırakılmaması tartışması vardır ve bir karar çıkana kadar hayvanlar akvaryumda bekletilecektir. Yengeçlerin bölgeye ait olmadığına dair bilimsel seminerler ve bölge ekonomisine getireceği faydalar aylarca tartışılır. Sonuç olarak yengeçler 6 ayı akvaryumda geçirdikten sonra 1961 yılında denize bırakılır.

YENGEÇ PARADOKSU

Bu yıldan 1969'a kadar Sovyetler'in bir ucundan bir ucuna, yani Vladivostok'tan Murmansk'a toplam 28 yengeç nakil uçuşu düzenlenir. Her bir uçuş yaklaşık 30 yengeci taşıyacak şekilde yapılır. 1977-78 yıllarında bu uçuşlara ek olarak bin 200 yengeç daha getirilir. İlk yengecin 1970'lerde yakalanmaya başlamasıyla birlikte Murmansk'ın balıkçı limanlarında yüzler gülmeye başlar. Dişisi yılda ortalama 300 bin yumurta bırakan kral yengeçlerinin hızlı yayılmasında, eski düşmanı kurtbalığının Barents Denizi'nde yaşamaması etkili olmuştur. Kral yengeçlerin Barents Denizi'ndeki sayısı 1980'li yıllarda 100 bini geçmezken 1990'ların başında 5-10 milyona kadar yükselir. Tüm bu yükselişe 'dur' diyecek bir kurtbalığı olmadığı için yengeçler, deniz yıldızı gibi dipteki kimi diğer canlı formlarının yaşam alanını kolayca yok eder. Bu paradoks günümüzde dahi Norveç ve Rusya için güncelliğini koruyor. Ancak Norveç'in 2016 yılında 55 milyon euroluk yengeç ihracatı yaptığını düşünürsek, ülkelerin de bu durumdan memnun olduğunu söylemek mümkün.

Konu bir yerden Sovyetler'e dokununca çeşitli spekülasyonlar da beliriveriyor. 'Stalin'in açlıktan kırılan balıkçıları doyurmak için' bu projeyi gerçekleştirdiği iddiası gibi. Kral yengeçlerin Barents Denizi'ne geliş tarihlerini Stalin'in ömrüyle kıyaslayacak olursak bunun pek de gerçeği yansıtmadığını söyleyebiliriz. Sovyetlerin yengeçleri, yeni ihracat yollarını güçlendirmek üzere taşıması da 'açlıktan kırılan balıkçılar' efsanesini büyük ölçüde yalanlıyor. Kaldı ki ülkede yengeçler Barents'e gelmeden önce Kamçatka kıyılarında yakalanıp konserveleniyor ve ülkenin pek çok yerine dağıtılıyordu. Yani yengece sadece 'balıkçı besini' olarak yaklaşılmıyordu.

.

'Ekoloji mi verim mi' konusu, Sovyetler özelinde farklı bir tartışmanın da kapısını aralıyor: 'İnsanın doğayla olan mücadelesi' mi yoksa 'tek ülkede sosyalizmde, ihracat gibi ihtiyaçların da önemli olması' mı? Yengeçlerin Sovyet ekonomisine kattıkları düşünüldüğünde durumun 'insanın doğayla mücadelesi'ni aşıp, farklı bir şekilde yorumlanması gerekli oluyor. Öyle ya da böyle, ekolojistler ve balıkçıların açmazı, yengeçler yayıldıkça sürecek gibi duruyor.

Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı linkler:

1- http://artmisto.net/2017/06/29/vsem-poprobovat-pora-byi-kak-vkusnyi-i-nezhnyi-krabyi/

2- https://lenta.ru/articles/2017/11/27/crab_occupant/

3- http://barentsobserver.com/en/sections/business/environmental-danger-king-crab