Profesyonel sporcular yıllar boyunca kendilerinden, hayatlarından, ailelerinden ve dostlarından fedakarlık ederken kâh önemli başarıların altına imza atıyor kâh kendisine bir kariyer kuruyor. Ama bir gerçek var ki belli bir noktadan sonra çok önemli bir kısmında önemli bir kırılma yaşanıyor. Ne kadar büyük başarılar elde edilmiş olsa da, hayatı kaçırmışlık hissi, doğan bir çocuk ya da sakatlık, yeni bir yaşam için verilmiş sinyal olarak değerlendiriliyor.
Magic Johnson’dan Michael Jordan’a, Michael Schumacher’den Lance Armstrong’a, Bjoern Berg’ten Ian Thorpe’a, Justin Henin’den Kim Clijsters’e... Her birinde hikaye birbirine çok benzerdi. Kendilerine yeni bir hayat kurmaya niyetlendiler. Sonra da yeni hayatlar-beklenti denkleminde sınıfta kaldılar. Yeni hayatları hep beklemedikleri yerden sordu. Yeni gerçek hayatlarında her soruya hep sonsuz bir mücadele ve başarı arzusu cevabını verince 2-3 sene içinde kendilerini bir kez daha kortta ya da gidon tutarken veya smaç atmaya çalışırken buldular.
Kariyerleri boyunca tırmandıkları başarı merdivenlerini aldıkları derslerden oluşturan sporcular, yeni hayat beklentisi konusunda ise bir türlü ders alamadılar. En yakın örneği mi Kim Clijsters. Aslında Belçikalı raket, kendisini baş role layık gördüğü yeni filminin ikinci yılında, yanlış rolde olduğunu anlamıştı. 2012 yılında senaryoyu biraz daha geliştirmişti. Baş rolde bu kez büyüyen ailesi ve kariyerini geliştirmesi için yardım etmesi gereken aynı zamanda basketbol koçu olan kocası Brian Lynch vardı. Tabii yardımcı rolde ise yine sakatlık. Bu filmde az rol verilen ama bundan mutlu olamayacak kişi ise kendisinden başkası değildi.
Hâlâ yapabileceği birçok şey, kazanabileceği ve gözüne kestirdiği kupalar varken kocasına yardımcı olmak Kim Clijsters için biçilmiş rol olamazdı. Yine de elinden geleni yaptı. Yedi yıl boyunca sessiz şekilde kendisini oturtmaya çalıştığı karakter maalesef yerli yerine oturmadı. Jada’dan sonra doğan iki çocuğu da bu karakteri pekiştirmedi. Çünkü o bir sporcuydu. Hem de kazanan bir sporcu. Dolayısıyla sporu bırakabilirdi ama içindeki sporcuyu bırakamazdı. Bırakamadı.
Bu kez destekleme zamanı Lynch için gelmişti. 36 yaşındaki eşinin nasıl bir tenisçi ve mücadeleci karakter olduğunu üçüncü defa dünyaya ispatlaması için tabii ki eşinin yanındaydı. İlk çocuğu Jada doğduktan sonra üç Grand Slam kazanan Clijsters, yeni bir hikaye yazmak için 2020 yılından sonra yeniden kortlara dönecek. Malum teniste yaşın sadece rakamdan ibaret olduğunu ispatlayan onlarca şahidimiz var. İster Serena Williams’a ister Roger Federer’e ister Martina Navratilova’ya sorun. Herbiri de kimilerinde ilerlemiş görünen yaşlarına karşın neler başardıklarını hatta başarmaya devam ettiklerini size anlatacaklardır.
WTA’nın Clijsters’in dönüşünü duyuran videosu da şıklık içinde başka bir şıklık tabii ki. Kuşkusuz ki bir organizasyonun yıldızlarına nasıl değer verdiğini yeniden göstermiş oldular.
Kendi sözleriyle söyleyelim. Tabii ki tüm bir tenis takviminde Belçikalı raketi o ülkeden bir diğerine, o korttan ötekine koşarken göremeyeceğiz. Takvimini kendisi belirleyecek. Ama sonuçta Kim Clijsters’i yeniden kortlarda göreceğiz. Justin Henin’le birlikte teknik tenisin en önemli temsilcilerinden biri, yeniden kortlarda zarafetini konuşturacak. Bir maçta doğru zamanda doğru yerde olmayı başaran Belçikalı raket, bu kez de kendisi için doğru yer ve doğru turnuvada olacak. Serena Williams ve Victoria Azarenka gibi anne olan tenisçilerin üst seviye hâlâ yer alıyor olmasından da cesaret alan Clijsters, bu isimlere yeniden rakip olabilecek mi bilmek zor. Ancak bilebileceğimiz bir şey var. O da kadınlar tenisinin en önemli yıldızlarından birini, bir kez daha canlı canlı izleme şansına sahip olduğumuz gerçeği.