İran yaklaşık iki yıl aradan sonra ikinci kez bir Kürt iş
insanının evini “Mossad Karargâhı” diyerek vurdu. Balistik
füzelerle.
2022’de Devrim Muhafızları’nın SİHA üssündeki patlamalar ve
Suriye’de iki askeri yetkilinin öldürülmesinin ardından Kürt petrol
kralı KAR grubunun sahibi Baz Kerim Berzenci'nin Erbil'deki evi
hedef alınmıştı. Bu sefer 15 Ocak gecesi Erbil’de Falcon Grubu’nun
sahibi Peşrew Dizayi’nin evi 3 ya da 4 füzeyle yerle bir edildi.
Dizayi, bir yaşına girecek kızı Jina, evin konuklarından iş insanı
Kerem Mikail ve bir hizmetçi ölürken 6 kişi yaralandı.
Mossad’la işbirliği içinde bazı terör saldırılarının
organizasyonunda yer almakla suçlanan istihbarat
yetkilisi Eci Emin’in (Süleyman Emin Nadir) evi ve Kürt istihbarat
merkezi de hedefler arasındaydı. (Bu iki yerle ilgili bilgiler net
değil.) Amerikan Konsolosluğu’nun yakınında patlamalar olurken
IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonun bulunduğu üsse atılan
SİHA’lar etkisiz hale getirildi.
25 Aralık 2023'te Devrim Muhafızları’nın Suriye’deki komutanı
Seyyid Razı Musavi Şam’daki evinde füzeyle öldürülmüştü. Dört gün
sonra Kirman'da düzenlenen tören sırasında çifte intihar
saldırısına 90 kişi kurban gitmişti. Kirman saldırılarını
IŞİD-Horasan grubu üstlenmişti. Saldırılardan ABD ve İsrail’i
sorumlu tutan İran uygun zaman ve yerde intikam alınacağını
duyurmuştu.
***
İran içinde İslami rejimin destekçilerinden gelen ciddi bir baskı
var. Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin intikamının dört
yıldır alınamadığı ve Suriye’deki kayıplara gereken yanıtların
verilmediği yönünde eleştiriler artıyor. Bu kesimler, 2020’de
Irak’ta 109 Amerikan askerinde beyin yaralanmasına neden olan 50
balistik füzeyle düzenlenmiş misillemeyi de göstermelik sayıyor.
Irak ve Suriye’de İran destekli grupların Amerikan üslerine roket
ve SİHA saldırıları da kesmiyor. İran yönetiminin “stratejik sabır”
yaklaşımıyla “Direniş Ekseni”ni güçlendirip ABD’yi Suriye ve
Irak’tan çıkmaya zorlamaya odaklı yol haritası da inandırıcı
gelmiyor.
Bu baskıya karşın İran yönetiminin ABD-İsrail ekseniyle
hesaplaşırken gözettiği bazı hassasiyetler öne çıkıyor: “ABD ve
İsrail çıkarlarını hedef almak doğrudan İran’ı savaşın içine
çekebilir, bundan kaçınılmalı.” Ayrıca İran’ı, “7 Ekim Aksa
Tufanı’nın hazırlığından haberimiz yoktu, bizden bağımsız gelişti”
diyen çizgiye uygun olarak Gazze’deki savaşla ilişkilendirmek doğru
değil.
Tabii bu pozisyon Hizbullah, Ensarullah, Haşd el Şaabi ve
Filistinli örgütlere olan desteği gizlemeyi gerektirmiyor.
İran dostlar nezdinde güvenilirliğini, düşmanlar üzerinde
caydırıcılığını koruması için misilleme yapmak zorunda hissediyor
ama gerilimden de kaçınıyor. Tam bu noktada hedef seçimi önem
kazanıyor: Öyle yerler vurulmalı ki hem Büyük Şeytan ve Siyonist
rejimden intikam alındığı hissi yaratsın hem de ABD’nin yanıt
vermesini gerektirmesin. Ayrıca hedef İsrail’le
ilişkilendirilebilmeli ki “Mossad’ı vurduk” denilebilsin. Yani az
maliyetle müttefikler nezdinde güvenilirliğin teyidi düşmanlar
üzerinde caydırıcılığın korunması için bir güç gösterisi
tasarlanıyor. Kolay hedef olarak Kürdistan öne çıkıyor. Bu sefer
buna Suriye de eklendi.
***
Devrim Muhafızları, Mossad’ın Erbil’deki casusluk merkezinin imha
edildiğini ve “Direniş Ekseni” komutanlarına yapılan suikastların
intikamının alındığı mesajı verdi. IŞİD-Horasan’ın Kirman’daki
saldırısına misilleme olarak da İdlib’deki hedeflerin vurulduğu
belirtildi.
Devrim Muhafızları’yla bağlantılı Tesnim Haber Ajansı, Dizayi’nin
İsraillilerle özel bağlantıları olduğunu ve Kürdistan'dan
pompalanan petrolün İsrail'e satışında aracılık ettiğini öne sürdü.
İran’la bağlantılı Telegram hesapları Kürdistan-İsrail bağlantısına
dair bazı fotoğraflar yayımladı.
Telefonla konuştuğum Erbil ve Süleymaniye’deki Kürt kaynakların
söylediği özetle şu:
“Peşrew Dizayi’nin İsrail’le ilişkileri var, bunlar sır değil ama
evinin Mossad eğitim üssü olarak kullanıldığı iddiası gerçeği
yansıtmıyor. 4-5 gün önce İranlılar KDP ile bir toplantı yaptı. 7
Ekim’den sonra İsrail’in İran’a saldırmak için fırsat aradığını
belirterek, ‘Erbil’in suikastçıların devşirilmesi, eğitilmesi ve
İran’a gönderilmesi için bir üsse dönüşmesine izin vermeyeceğiz’
diye uyardı. İranlı yetkililerin iddiasına göre Kürdistan’da
Mossad’ın kullandığı gizli merkezler var; İranlı Kürt partilerle
birlikte İran içinden ve dışından devşirilen kişiler buralarda
suikast ve sabotaj eğitiminden geçiriliyor. Bir merkez de
Süleymaniye’de vardı ama kapatıldı.” İran, KDP’ye verdiği mesajın
benzerini farklı yollarla Azerbaycan’a da gönderiyor.
Kürdistan yönetimi Mossad’ın casusluk merkezi olduğu yönündeki
suçlamaları reddedip saldırıları “Korkakça” diyerek kınarken
İran’la yakın mesaisi olan Bağdat’taki hükümet yetkilileri de
paralel tepkiler verdi. Irak meseleyi BM Güvenlik Konseyi’ne de
götürüyor. İran’ın Bağdat’taki ortaklarını da zora sokan bir
saldırı oldu.
***
Dizayi’nin konutunun üs olarak kullanıldığına dair şu ana kadar bir
kanıt sunulabilmiş değil. İran daha çok işin propaganda tarafıyla
ilgileniyor. Fakat Dizayi’nin hedef seçilmesi birden fazla noktayı
vuruyor olabilir:
- Saldırılar Kürdistan’dan İsrail’le ilişki kuran iş insanları için
göz ardı edemeyecekleri bir tehdit oluşturuyor.
- Saldırılar İran’ın sınırlarını göstererek ABD üzerinde baskı
kuruyor.
- Saldırılar Kürdistan yönetiminin önüne İsrail’le ilişkiler
konusunda kırmızı çizgi çiziyor.
- Süleymaniye tarafında Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB)
Tahran’ın beklentilerine uygun olarak Bağdat’a angaje olurken
saldırılar ABD, İsrail ve Türkiye’ye bel bağlayan KDP’yi de İran’ın
Bağdat’taki ortaklarına göre konumlanmaya zorluyor.
Özetle ABD’nin Kürdistan’ı ileri bir karakola, İsrail’in de İran’a
karşı casusluk üssüne dönüştürme planları hedef alınıyor.
***
Hedef seçilirken yeni cepheler açmama yönündeki hassasiyeti,
Suriye’nin tercih edilmesinde de görüyoruz. Kirman’daki
saldırganlar Afganistan’dan İran’a sızdı. İran, Taliban’la eski
sayfalara dönmek istemiyor. Kısa bir süre önce savaşın
eşiğinden zor dönmüşlerdi. Taliban-İran savaşı en fazla ABD’nin
işine gelir. Yine de dün gece Pakistan içinde Ceyş’ül Adl’in hedef
alındığına dair gelen bilgiler doğu komşularıyla ilgili
hassasiyetin de terk edilebileceğini gösteriyor.
Füzeler Belucistan bölgesinde Ceyş’ül Adl liderinin evine
düşerken İran ve Pakistan dışişleri bakanları Davos’ta ikili
ilişkileri görüşüyordu.
Namluyu İdlib’e çevirmeyi makul göstermek için de bir iddia
araya sokuluyor: Saldırganlar İdlib vilayetindeki Cebel’üs Sumak’ta
eğitim aldıktan sonra ABD tarafından Afganistan'a nakledildi.
Kirman’ın sorumlusu IŞİD-Horasan ama İdlib’de vurulan örgütler
Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ve Türkistan İslam Partisi. Yine de
İran’ın düşmanı tekfirci grupların vurulması iç kamuoyunda tatmin
yaratabilir. İdlib’in vurulması için menzile 1200 km mesafede
bulunan Huzistan’da bir üssün seçilmesi de İran’ın füze
kapasitesini düşmanın gözüne sokma amacı taşıyor.
***
Saldırıların yansıtılma biçimi de dosta düşmana mesaj kaygısını ele
veriyor. Devrim Muhafızları Havacılık ve Uzay Kuvvetleri Komutanı
General Emir Ali Hacızade'nin, Devrim Muhafızları Başkomutanı
Hüseyin Selami'ye telefonda brifing verirken çekilmiş videosu
servis edildi. Selami sürecin dışında olamayacağına göre bu,
kamuoyunu etkilemeye dönük özel bir çabayı andırıyor. ABD’nin Erbil
Konsolosluğu’nun yakınına füzeler düşse de neticede Amerikan
çıkarları hedef alınmadı. Beyaz Saray “Hiçbir Amerikan personeli
veya tesisi hedef alınmadı” açıklamasıyla yanıta gerek olmadığını
söylemiş oldu.
Sanki “Tamam İsrail, İranlılara saldırdı; İran da İsrail’i vurmuş
gibi yaptı, artık gerilimi geride bırakabiliriz” der gibiler. Nasıl
olsa iki taraf da kendi pozisyonunu “Ne yaparsak yapalım bölgesel
savaşa yol açmayalım” parolasına endekslemiş durumda. Tabii herkes
ateşten bir girdabın etrafında dans ediyor; bütün bunların
tekrarlanmayacağının ya da işlerin kontrolden çıkmayacağının
garantisi yok.