Süleyman Soylu'dan 'asker-polis' açıklaması: Başından beri spekülasyondu

Süleyman Soylu ve Bekir Bozdağ Diyarbakır'da açıklamalarda bulundu. Askerin sahaya çıkmasının engellendiği iddialarına yanıt veren Süleyman Soylu, "Başından beri speküle ediliyor" dedi.

Abone ol

DUVAR - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Diyarbakır Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi'nde (GAMER) Maraş merkezli depremlere ilişkin ortak basın açıklaması düzenledi.

"Hiçbir enkaz delil tespiti yapılmadan kaldırılmadı" diyen Bozdağ şöyle konuştu:

"Deprem bina soruşturmalarının dökümüne baktığınız da bu güne kadar 612 şüpheli hakkında adli işlem yapıldığını, bunlardan 184’ü hakkında tutuklama kararı verildiğini, 214’ü hakkında adli kontrol, 71’i hakkında yakalama kararı verildiğini, 55 kişi hakkında gözaltına alınma kararı verildiğini, şu anda 2 kişinin de gözaltında olduğunu, hakkında işlem başlatılan kişilerden 16’sının da vefat ettiğini, vefat ettiği için de ona göre işlem yapıldığını burada ifade etmekte fayda görüyorum. Bunların sıfatlarına baktığımızda tutuklu olanların 79’unun mütehitlerden, 74’ünün yapı sorumlusu, 13’ünün yapı sahibi, 18’inin binada değişiklik yapan olduğunu görüyoruz. Adli kontrol kararı verilenlerin ise 72’sinin mütahit, 92’sinin yapı sorumlusu, 22’sinin yapı sahibi, 28’inin de binada değişiklik yapan olduğunu buradan ifade etmek isterim.

'YAĞMA KONUSUNDA 4 VAKA, 4 TUTUKLU VAR'

Deprem bölgelerinde diğer suçlara ilişkinde adli soruşturmalar kesintisiz devam etmektedir. Şuana kadar deprem bölgelerinde hırsızlık vakalarına baktığımız da 351 vaka olduğunu görüyoruz. Bu vakalar da 284 şüpheli hakkında işlem yapılmış, 179 kişi hakkında tutuklama, 36 kişi hakkında adli kontrol kararı verildiğini görüyoruz. Yağma konusuna gelince bugüne kadar depremin yaşandığı günden bugüne kadar meydana gelen vaka sayısı sadece 4’tür. Tutuklu sayısı da 4’tür. Özellikle ifade etmek isterim ki yağma konusunda kamuoyuna yansıyan bilgilerin çoğunun asılsız olduğu da ortaya çıkmıştır. Tabi sanki vatandaşlarımızın böyle bir eğilimi varmış gibi bir algı gayreti içerisine girenler de oldu. Ama adli veriler yağma konusundaki algı operasyonlarının gerçeği yansıtmadığını ve onları açık açık tekzip ettiğini göstermektedir. Tabi son olarak dolandırıcılık ile ilgili de çünkü bu vesileyle dolandırıcılık suçları da olabilir. Bu kapsamda şuana kadar 5 tane nitelikli dolandırıcılık vakası olduğunu görüyoruz. Bu kapsamda da 7 kişinin tutuklandığını ifade etmek isterim.

'YÜRÜYEN SORUŞTURMALARDA GİZLİLİK KARARI VERİLEN HERHANGİ SORUŞTURMA YOKTUR'

Adli süreçler hukukumuza uygun bir şekilde ve hukukun emrettiği usule uygun olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir. Özellikle Kahramanmaraş merkezli deprem kapsamında, Adıyaman’da yıkılan İsias Otel’de uygulama eğitimine spor müsabakaarı için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden gelen kafileden 35 kardeşimiz de hayatını kaybetmişti. Onlara da ayrıca Allah’tan rahmet diliyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanımız Sayın Ersin Tatar bu konuda bizatihi aradı ve bunlarla ilgili adli süreçler hakkında benden bilgi aldı ve konuya hassasiyet gösterdi. Onun için sayın Cumhurbaşkanımıza da buradan huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu hususta şunun bilinmesinde fayda var. Kamuoyunda sanki İsias Otel’de ölen sporcularımız ve diğer bazı konularla ilgili açılan soruşturmalarda gizlilik kararı verildiğine ilişkin yalan bir haber var. Bir kez daha söylüyorum İsias Otel ve diğerleriyle ilgili verilmiş bir gizlilik kararı yoktur. Şu anda da Türkiye genelinde yürüyen soruşturmalarda gizlilik kararı verilen herhangi soruşturma yoktur. Soruşturmalar usule uygun gizlilik kararı alınmadan yürütülmektedir. Adıyaman’da ki Sulh Ceza Hakimliğimiz tarafından böyle bir karar verilmemiştir. Böyle bir karar talebi de savcılığımız tarafından yapılmamıştır. Bu nedenle bu haberinde buradan asılsız olduğunu bir kez daha ifade etmek isterim.

'CUMHURBAŞKANIMIZA ARZIMIZDAN SONRA KONU TBMM GÜNDEMİNE GELECEKTİR'

Özellikle deprem felaketinin ortaya çıkardığı sonuçlar bizim mevzuatlarımızı önemli ölçüde gözden geçirmemiz gerektiğini bir kez daha ortaya koymuştur. Adalet Bakanlığı olarak biz de ceza mevzuatımızı ve diğer mevzuatlarımızı böylesi bir durumda cezai yaptırımlar dahil olmak üzere işlenen suçlar ve diğer hususları da içerecek şekilde bir hazırlık içerisindeyiz. Şu kadarını söylemekte fayda görüyorum. Örneğin, deprem döneminde yaşanan zorluklardan sıkıntılardan istifade ederek, haksız kazanç elde etmek isteyen gayri ahlaki, gayri hukuki kazanç elde etmek isteyenlerle ilgili yeni dönemde, yeni bir yaptırım uygulamasına geçilecek. Örneğin kiraya vermek istiyor, kiralar beş liraysa yirmi liradan kira yapıyor ya da nakliye üç liraysa on liradan götürüyor. Ya da başka başka hizmetler hem malların taşınması, nakliyesi, hizmet sunulması, hizmetin alınması ne kadar iş ve işlem varsa bu deprem nedeniyle yaşanan felaket nedeniyle bölgedeki insanların ve ülkemizin yaşadığı zorlukları kendileri için gayri meşru kazanç elde etmeleri için fırsat görenlere karşı hukuk gereğini yapacaktır. Çok ağır cezalar öngören düzenlemeler yapacağız. Ama bu düzenlemeler özel düzenleme olacaktır. Böylesi zamanda uygulama imkanı bulacak. Örneğin sağlık nedeniyle salgın oldu, burada da bu dönemde de benzer şeyleri yapanlar başka başka işlerde oldu, gördük ki mevcut ceza kanunumuz bu konuda yeterli değil. Onun için de arkadaşlarımız çalıştı. Sayın Cumhurbaşkanımıza da arzımızdan sonra bu konuyu inşallah Türkiye Büyük Millet Meclisi’mizin gündemine gelecektir.

'ÜÇ HOLLANDA BÜYÜKLÜĞÜNDE ALANLA KARŞI KARŞIYA KALDIK'

İçişleri Bakanı Soylu ise şunları söyledi:

"Bu afetin büyüklüğünü deprem olarak tanımlamak, bu afeti tam olarak anlatamamak gibi bir anlayışla karşı karşıya bırakır. Bu kadar yaygınını, bu kadar insanı etkileyeni görmedik, tecrübe etmedik. Şu anda ne kadar enkaz kaldırılacağına dair aşağı yukarı hesap ediliyor.

Sadece Hatay'ın Antakya'sında 15 milyon ton. 3-4 ay içerisinde bitirilebilecek bir enkazdan bahsediyoruz. 26 binin üzerinde arama-kurtarma çalışması yapılan bina var. Bütün bunlar 3 Hollanda büyüklüğü olan 110 bin kilometrekarelik bir alanla karşı karşıya kaldık."

Ülkemizin tüm unsurlarıyla bu afete direndik. Bugün 20'nci gündeyiz. Arama-kurtarma çalışmaları tamamlandı, enkaz kaldırma çalışmaları başladı. Her tarafa en kısa sürede gidildi. Güvenlik sağlandı. Birkaç münferit olayın dışında kaosa sebebiyet verecek güvenlik zafiyeti yaşamadık.

'FAHİŞ FİYAT ARTIŞLARI DOĞRU DEĞİL'

Fahiş kira artışları son zamanlarda deprem bölgesinin deprem kadar acıtıcı bir gerçeğidir. Bu bizi üzmektedir. Devlet olarak gereğini yerine getiriyoruz. 'Kiracıyım, oturuyorum, sen çıkacaksın' diyor. İnsanlara ikinci afet yaşatmanın gereği yok. Böyle bir şeyi istemek doğru bir yaklaşım değil, fahiş fiyat artışları doğru değildir. Yeni yerlerin planlanması konusunda adımlar atılıyor. Kurumlarla bir araya gelerek yerlerin neresi olacağı tartışıldı. Şehirlerin bir hafızası var. Bu kadar büyük bir süreç içerisinde yeni yapılacak yerlerin nerede olması lazım geldiği, şehrin yaşam biçiminin nerede devam etmesi lazım geldiği görüşülüyor. Hem bilime hem şehre açık süreç devam ediyor.

Konteyner şehirlerle hazırlıklar sürüyor. Ağır, orta hasarlı toplam müracaat 421 bin oldu. 136 bin kişi konteynerde yaşamak isterim. Burada başvurular devam ediyor, altyapı hazırlıkları sürüyor. 93 bin 623 konteynerin hazırlıkları yapıldı. Bunların 70 bini tamamlandı. Kiracılara 3 bin, ev sahiplerine 5 bin kira yardımı yapılıyor. Bazı il ve ilçelerde hayat tamamen durdu. Organize sanayilerden esnafa kadar tüm destekler gerçekleştiriliyor. Bazı alanlarda geçici esnaf dükkanları oluşturularak şehrin hayatın canlılığını sağlayacak adımlar atılacak.

'ASKER VE POLİS TEYAKKUZDAYDI, BAŞINDAN BERİ SPEKÜLE EDİLİYOR'

Bir konu başından beri speküle edilmektedir; 'Deprem sabahı askerin çıkmasına müsaade edilmedi'. Defalarca cevap verdik. Topyakun mücadele ederken birileri de dedikodu ve yalan mücadelesine devam ediyorlar. Deprem 04.17'de oldu. Biz 05.00'te AFAD'daydık. 04.21 gibi Cumhurbaşkanımıza ilk bilgiyi verdik. Sonrasında depremin 7.7 olduğunu arz ettik. Biz AFAD'a geçtik. Saat 07.00 gibi uluslararası yardım istedik. Uluslararası yardım istediğimiz yerde kendi askerimiz, kendi polisimiz zaten teyakkuz halinde. Bunu zafiyet alanı olarak ortaya koymak çok yakışmadı, ayıp edildi. Burada kurumların, insanların, kişilerin üzerinden bir yıpratmanın kimseye faydası olmayacağını, buradan umut oluşturmanın hepimizin sorumluluğu olduğunu hatırlatmak istiyorum. Güvenlik konusunda da işin başından itibaren bu bölgedeki güvenlik sayısını 3 katına çıkardık." (HABER MERKEZİ)