Okan Buruk’un yerel lig koşullarına adapte ettiği, Abdullah Avcı
takımı Başakşehir, Süper Lig yarışmasını önde bitirdi. Abdullah
Avcı adını daha ilk cümlede zikretmem kimilerine tuhaf gelebilir.
Hatta kimileri bu tespitin, Okan Buruk’un başarısını gölgelemek,
çabasını küçümsemek olarak okumaları da mümkün. Esasında niyetim bu
değil. Ben de herkes gibi Okan Buruk’un bu büyük zaferini tanıyor
ve selamlıyorum. Türkiye’de İstanbul, üç büyükler dukalığına rağmen
şampiyon olmanın ne kadar zahmetli bir iş olduğunu biliyorum.
Dolayısıyla Okan Buruk çok büyük bir iş başarmıştır ve bu
şampiyonluk anasının ak sütü gibi helaldir.
Ama hiçbir şampiyonluk gökten zembille inmez. Hiçbir
şampiyonluk, bir boşlukta rastlantısal olarak gerçekleşmez. Her
şampiyonluğun bir hikayesi vardır ve bu hikaye her zaman
şampiyonluktan çok önce başlar. Eğer bu hikaye bir bakıma bu
şampiyonluğu domine etmişe, hiç kuşku yok ki, hikayeyi anlatmak,
hikayenin esas kahramanlarından söz etmek elzem olur.
Herkesin kabul edebileceği gerçek şudur; Başakşehir'i Başakşehir
yapan kişi Abdullah Avcı’dır. Abdullah Avcı 2014 sezonunda
Başakşehir için top rakipte oyununu bir tercih olarak yapılandırdı.
İki sezon boyunca bu oyunu olgunlaştırıp, Türkiye ölçülerinde
mükemmelleştirdi. 2016 sezondan itibaren de kendi oyununa odaklandı
ve bu oyun tarzının öncüsü oldu. Abdullah Avcı, Başakşehir’i Okan
Buruk’a devir ederken takım, oyunun iki halini de Türkiye’de en iyi
oynayabilen takım niteliğindeydi.
Sezon başlangıcında Okan Buruk, Abdullah Avcı mirasına sadık
kaldı. Ama ilk altı haftada işler yolunda yürümeyince, Okan Buruk
bu oyunu Türkiye ligi rekabeti için revize etti. Revizyon döneminde
özellikle UEFA Kupası maçlarında takım kısmen sallanmaya başladı.
Çünkü takım pozisyon oyunundan direkt hücum oyununa dönüş yapmıştı.
Nitekim, Özellikle Visca’nın olağanüstü performansı, bu dönüşün ana
halkası oldu.
Edin Visca’ya dayalı açık alan kontratak oyunu, kısa sürede
Başakşehir’in en büyük hücum yapılanmasına dönüştü. Enzo Crivelli
ve Demba Ba’nın merkez santrafor olarak ceza sahasına
ani dalışları, Visca’yı rahatlatan unsurdu. İrfan Can Kahveci’in
gölge oyunu, hem atakların yön değiştirmesinde hem de Visca’nın
yorulduğu anlarda soluk almasını sağlıyordu.
Her şeyden önce Başakşehir’in defans bloku Türkiye’nin en sağlam
savunma setidir. Geride oyunu en iyi daraltan ve orta sahayla
birlikte, adeta yek vücut bir çete gibi davranan tek defansif
yapılanmadır. İki kanat savunmacısı, Süper Lig de hücuma en fazla
destek veren oyunculardır. Üstelik bunu her seferinde ve şaşmaz bir
istikrar içinde icra etmeye devam ettiler.
Özetle Başakşehir 2020 sezonun en organize takımı olarak, haklı
bir şampiyonluk başarısı elde etti.
Bu şampiyonluğun diğer halkası, Başakşehir takımın sadece bir
A.Ş yönetiminde olmasıydı. Diğer takımların ikili yapısı, yani hem
dernek hem A.Ş yapısı, kimi sorunlara yol açarken, Başakşehir bu
yönetim anlayışıyla daha hızlı ve sorunsuz çalışma imkanı
buldu.
Okan Buruk ve Başakşehirspor’un şampiyonluğunu kutluyorum.