Cinsel suçlarla mücadelenin zorluğunu izaha lüzum yok. İspat
zorluğu nedeniyle haksız çıkarılıp boş yere “damgalanma” riski
taşıdığı için çoğunlukla şikayet dahi edilmeyen suçlardan.
Şikayetçi olunduğunda çoğunlukla mağduru yalanlama alışkanlığı çok
yaygın. En az sözlü taciz suçu kadar yaygın, mağduru kusurlu bulan
tavırlar. Hatta iftira ile ithamın haddi hesabı yok. Cesaret,
dirayet, kararlılık ve sabır istiyor taciz şikayetinde
bulunabilmek. Ancak şikayetçi taciz mağdurları gösterdikleri
cesaretin hak ettiği destekten yoksun. Toplum desteğinden yoksun.
Mahkemeler de farklı değil. Yargıcın vicdani kanaatinde, kuvvetli
şüphe oluşsa bile “şüpheden sanık yararlanır” ilkesine saklanma
kolaycılığını sergiliyor. Cinsel suç mağduru çocuk olduğunda bile
izlediğim duruşmalardan edindiğim deneyim, yargı sistemimizin
‘erkek korumacı’ yapısını anlamama yetti.
İstanbul 41'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nin çarşamba günü
açıklanan karar gerekçesi de yine böyle şüphenin varlığına rağmen
verilen taciz beraatının gerekçesini açıkladı. Yaklaşık bir yıl
önce gündemi hayli işgal etmiş olan Arda Turan ve şarkıcı Berkay
arasındaki dava sözünü ettiğim. Berkay ile 9 Ekim 2018 gecesi
yaşadığı kavga sonrası Arda Turan’ı 2 yıl 8 ay 15 gün hapis
cezasına çarptıran İstanbul 41'inci Asliye Ceza Mahkemesi, ünlü
futbolcuya “cinsel taciz” suçundan verdiği beraat kararının
gerekçesinde şüphe oluştuğunu söylüyor. Mahkeme, beraat kararına
Turan’ın suçlamayı kabul etmemesini, tanık Önder Tiryaki’nin
ifadesinde tacizi duymadığını söylemesini ve dosyada Berkay’ın eşi
Özlem Şahin’in ifadesinden başka somut ve inandırıcı delil
bulunmaması beraat nedeni olarak açıklanıyor. Ancak sanığın suçu
işlediğine dair şüphe oluştuğu da belirtiliyor, gerekçede. Tabii
hiç şaşırtıcı olmayan bir şekilde vicdani kanaatleri tam oluşmamış.
Bu nedenle de şüpheden sanık yararlanır ilkesiyle beraat kararı
vermeleri gerekmiş.
Oysa özellikle cinsel suçlarda şüphe suç mağduru lehine kanaat
oluşturmalı. Mantık böyle söyletiyor, ispatı zor çünkü. İspat
yükümlülüğü yer değiştirmeli. Ne var ki sözlü taciz suçunun bunca
yaygın olduğu ülkede yargıçlar, sanığın suçu işlediğine dair şüphe
oluşsa bile sanık lehine karar vermekte. Halbuki bilmez değiller
toplumumuzda hayatında en az bir kere sözlü tacize uğramamış
kadının olmadığını. Hayat tarzı, zaman, mekan, kılık-kıyafet
vesaireyle de ilişkisi olmadan köyde, kentte, plazada, pazarda,
eğlence mekanında veya hacda, umrede kadınların maruz kaldığı bu
suç çok yaygın. Suçun yaygınlığı, suçlunun da çokluğunun göstergesi
fakat hakimlerin vicdani kanaati ne hikmetse tam oluşmaz. İspatı,
delili kolay bulunamayacak suçlardan sözlü taciz ve tanıkların ki
tabii çoğunluğu dostluk ve iş ilişkisi içinde oldukları için
şüpheyle karşılanması gereken ifadelerinde üç maymunu oynaması
yeter. Özlem Şahin suçlamasında bir anda yalnızlaştırılıp, şüpheden
sanık için beraat çıkması, bu tür davalarda yazık ki ilk yargı
faciası değil.
Mağdurun onurunun çiğnendiği suçlardan sözlü taciz ve bir
kadının onurunu çiğnemek, ruhsatsız silah taşımak ve kavgaya
karışmak kadar önemli değil yargı için. Cinsel suç mağduru çocuk,
erkek veya kadın olsun fark etmez beyanı esas kabul edilip şüphe
oluşmuşsa bu şüphenin mağdur lehine, sanık aleyhine karar çıkması
için yeterli sayılması gerekir aslında. Hayatın olağan akışı içinde
kadınların, çocukların ya da erkeklerin cinsel saldırıya uğradığını
söylemesi kolay değil. Kolay olmayan bu şikayeti dile getirmiş
olmasını yargı önemsemeli. Burada bir şüphe oluşmuşsa şüpheyi
mağdurdan yana kullanmalı, kararında.
Yazık ki yargı eril zihniyetini değiştiremediği için bu
magazinel olay üzerine verilen kararın cinsel suçlarla mücadeleyi
çok daha zorlaştıracağını söylemek abartı olmaz. Bir de yargı
reformu paketinde cinsel suç mağduru çocukların ifadelerinin kayıt
altına alınması önerisi varken… İstediğiniz kadar kayıtların
sızdırılması ihtimaline hapis cezaları ihdas edin bu ihtimal orada
dururken hiç kolay değil çocukların ve ailelerin konuşması. Üstelik
yetişkin ifadelerinin görüntülü kayıt edilmesi rızaya bağlıyken
çocuk ifadelerinin görüntülü kaydı için veli/vasi rızası dahi
aranmazsa eşitlik de buharlaşıverir, bir kere daha. Yargı reform
paketinin içeriğine dair bilgileri öğrenmeye başladığımız günlerde
açıklanan bu karar gerekçesi. Şikayette bulunmanın bile
zorlaştırılması anlamına gelen yeni düzenleme ihtimaliyle birlikte
düşününce bu suçla mücadelenin giderek zorlaşacağı anlaşılıyor.
Cinsel suçlarla mücadelede bizi şimdiye kadar olduğundan çok daha
zor günlerin beklediğini düşündürüyor ne yazık ki.