Sur’da yasak da yıkım da devam ediyor

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağının bu sabah kalkacağı açıklanmıştı. Fakat Sur'daki evlerine gitmek isteyenler polisin engeliyle karşılaştı.

Abone ol

Vecdi Erbay  verbay@gazeteduvar.com.tr

DİYARBAKIR - Gece saatlerinde Sur Kaymakamlığı’ndan bir duyuru ulaştı gazetecilere. Buna göre 270 gündür yasaklı olan altı mahallenin bazı sokaklarında sabah saat 7’den itibaren yasak kalkacaktı. Gazeteciler erkenden Sur’un yolunu tuttu, ancak polisin engellemesiyle karşılaştılar. Polis, özellikle gazetecilerin içeri alınmaması konusunda talimat aldıklarını söyleyerek geri çevirdi gazetecileri. Kaymakamlığı arayan gazetecilere de “Açıklamayı yanlış okumuşsunuz” denildi.

Bir süre sonra gazeteciler, yasağın sadece gazeteciler için değil, yasağın kalktığı belirtilen sokakta oturan bazı yurttaşlar için devam ettiğini öğrenecekti.

Neden bazı yurttaşlar için yasak? Bunu tarif etmeye çalışmam lazım. Sokağın, diyelim sol tarafında yasak kalkmış, ama sağ tarafında yasak devam ediyor. Dolayısıyla sokağın sağ tarafında evi bulunanlar sokağa alınmıyor. Diyarbakır, böyle garip bir “sokağa çıkma yasağı kalktı” haberiyle heyecanlandı. İşin aslı şu ki, yasaklı mahallelerin girişinde polis barikatları yerli yerinde duruyor ve kimseyi içeri almıyorlar.

"BURASI İSTİKLAL CADDESİ GİBİYDİ"

Yasakla ilgili, Dört Ayaklı Minare’ye yakın lokantanın sahibi Abdulhalim Eliş ile konuşuyoruz. Dediğine göre Eliş, 1968’den beri bu sokakta çalışmış. Önce seyyar bir ciğerci tezgahı kurmuş, daha sonra kebapçı dükkanı açmış. Şimdi çalıştırdığı dükkan, eskiden Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’na hizmet veriyormuş.

Duyduğunda, yasağın kalktığına hiç inanmamış. “Çünkü” diyor Abdulhalim Eliş, “Daha yıkım devam ediyor. Yıkımı gösterirler mi gazetecilere, boşuna geldiniz buraya kadar.”

Aslında tahmin etmek zor olmasa da, yasaktan dolayı işinin nasıl etkilendiğini soruyorum. O da bana, “İstanbul’da İstiklal Caddesi var, biliyor musun?” diye soruyor. Evet, yanıtını alınca, eliyle caddeyi göstererek başlıyor anlatmaya: “Burası İstiklal Caddesi gibiydi işte. Akşama kadar binlerce insan gelip giderdi. Şimdi kimse gelmiyor ki bizim de işimiz olsun. Sokaktaki esnafa çalışıyoruz ancak. Anlayacağın işler yüzde 20 düştü.”

Doğru söylüyor Eliş, dükkan yasağın başladığı yerde, kim gelip burada yemek yer ki…

Abdülhalim Eliş, 1968 yılından beri aynı bölgede çalışıyor

YAĞMALANAN TESPİH KOLEKSİYONU

Ulu Cami’nin oradaki çaycıda Mehmet Abiş ile tanışıyorum. Evi Hasırlı mahallesinde. Belki yasak kalkmıştır, evimi görürüm diye bir umut çıkıp gelmiş Sur’a. Ama nafile.

Çatışmalar başladıktan sonra bir aydan uzun bir zaman terk etmemiş mahalleyi. Sonunda silah ve top seslerine dayanamamış, komşularıyla birlikte, beyaz bayrak taşıyarak çıkmış evden.

“Evimi yıksalardı bu kadar içim yanmazdı” diyen Mehmet Abiş’in en büyük üzüntüsü tespih koleksiyonunun yağmalanmış ve çay bahçesine diktiği 62 ağaçtan 59’unun sökülmüş olması...

Mehmet Abiş, 41 yıldır kıymetli tespih biriktirdiğini söylüyor. Çatışmalar bittikten sonra görevlilerle birlikte hasar tespiti için evine gittiğinde 14 tespihini yerinde bulamamış. “Evim eski Diyarbakır evlerindendir. Geniş avlusu vardır. Belki o yüzden yıkmadılar, ama evin içi berbat durumda. Evimi kullanmışlar, yemişler içmişler, bütün çöplerini olduğu gibi bırakmışlar. O evdeki hiçbir eşya kullanılacak durumda değil artık.”

Mehmet Abiş'in tesbih koleksiyonu yağmalanmış.

SÖKÜLEN AĞAÇLARIN HAKKI

Ağaçları da soruyorum Mehmet Abiş’e. O, bahçenin hikayesini de anlatıyor. “Çay bahçesine çevirdiğim yerde, eskiden Ermeniler ipekböceği üretiyordu. Onlar gittikten sonra çöplüğe döndü orası. Üç yaşındaki oğlum orada hastalık kaptı, kurtaramadık. Başka çocuklar da ölmesin diye temizledim orayı, ağaçlar diktim. Tam 62 ağaç diktim. Ağaçların hepsini sökmüşler, geriye sadece üç tane kalmış.”

Ağaçları neden sökmüşler, Abiş de bilmiyor, bir anlam da veremiyor. Erik, incir, dut, söğüt, çınar… Kendi eliyle diktiği, büyüttüğü ağaçları saydıkça öfkesi artıyor Abiş’in, “İnsan ağaca kıyar mı yahu? Allah o ağaçların hakkını da bırakmasın” diyor.

Sur’da yaşayan insanların hayatı hiç kolay değildi. Yasaklar, çatışmalar yıkımlar, onlar için hayatı daha da zorlaştırdı. Kime dokunsanız bir acı hikaye çıkıyor karşınıza. Evleri, sokakları, mahalleleri yıkıldı, bir de ağaçları söküldü… (DUVAR)