Şehir içinde de kontrol noktaları geçen yıla göre çok azalmış. Bugüne kadar onlarca bombalı eylem ve Şam kırsalından yapılan yüzlerce havan ve roket saldırısı ile birkaç bin kişinin hayatını kaybettiği Şam eski hareketli günlerine dönmüş. Şam kırsalının örgütlerden tamamen temizlenmesi ile birlikte artık havan, roket korkusu kalmamış.
ŞAM- Yaklaşık bir yıl önce gitmiştim Suriye’ye. Yine aynı güzergah: Beyrut-Şam-Humus-Lazkiye.
Bunaltıcı sıcak ve nemi saymazsak Beyrut her zamanki gibi güzel. Üstelik bugünlerde sakin. Normal değil yani ?
Taksi – dolmuş Beyrut’tan Şam’a 100 dolar. Yolcu sayısı arttıkça bu rakam düşüyor. Üç yolcu gidiyoruz. Memlekette liranın değer kaybı burada da hissettiriyor kendini. 33 dolar yaklaşık 220 lira yapıyor. Geçen sene bunun yaklaşık yarısıydı ödediğim ücret.
Beyrut ile Şam arası gümrük işlemleri hariç yaklaşık iki saat. Lübnan Masnaa gümrüğünde çok oylanmadan geçiyoruz. Suriye’den Lübnan tarafına geçiş yönünde yüzlerce kişinin ite kaka vize almaya çalıştığı eski kalabalıklar, BM kabul çadırları, otomobil kuyruklarından eser yok. Gümrük eski hareketliliğini kaybetmiş.
Suriye tarafına geçtiğimizde de aynı durumu gözlemliyoruz. Gümrükte üç beş kişi var sadece. Bugünlerde Suriye’ye geri dönenlerin daha çok Humus tarafındaki “Debbusi” gümrük kapısını kullandıklarını öğreniyoruz. Lübnan’a Humus, Hama ve kırsallarından da çok sayıda insan göç etmişti. Yolu kısaltmak için Şam üzerinden değil doğrudan Tel Kelah üzerinden kendi memleketlerine dönüyorlarmış. Yanımda bulunan yolculardan biri bu bilgiyi aktarırken “En çok Lübnan’dakiler çekti, Lübnanlılar iyi davranmadı mültecilere, bu nedenle ilk fırsatta Suriye’deki evlerine geri dönüyorlar” dedi.
Suriye gümrüğü her zamanki gibi. Nereden geldiğimizi soran görevliler “Türkiye” cevabını aldıktan sonra da nezaketlerini bozmuyorlar. Bu kez daha önceki gidişlerde karşılaştığımız “Erdoğan neden böyle yaptı?” sorusu sorulmuyor.
Gümrük işlemlerini hallettikten sonra dolmuş taksimizle Şam’a doğru yola çıkıyoruz. Daha ilk andan itibaren tamamen değişen hava kendisini hissettiriyor.
Askeri kontrol noktalarının sayısı azalmış. Birinde bavullarımızın kabaca arandığı iki kontrol noktasından sonraki ilk kontrol noktası, Şam’ın girişinde geçtiğimiz günlerde İsrail saldırısına hedef olduğu iddia edilen Mezze Askeri Havaalanı'nın yakınlarında. Suriyeli yetkililer İsrail saldırısı iddialarını yalanlamış ve havaalanında meydana gelen patlamanın “elektrik kontağından” kaynaklandığını açıklamıştı. Bu bilginin doğru olduğunu öğreniyoruz. Gerçekten de mühimmat deposunda bulunan bir buzdolabından kaynaklanan kıvılcım patlamaya sebep olmuş.
Taksici “Taksim Lübnan plakalı bundan sonrasına izin verilmiyor” diyerek bizi Mezze Caddesi’nin girişine bırakıyor. Taksi durduruyorum. Taksici “Aslında 6-7 bin Suriye Lirası ama ben zaten evime gidiyorum” diyerek diğer yolcudan aldığı ücretin üstüne benden 1500 Suriye Lirası alıyor. Savaş öncesinde yaklaşık 20 km'lik bu yolu 300-500 liraya gidebiliyordunuz.
Şehir içinde de kontrol noktaları geçen yıla göre çok azalmış. Bugüne kadar onlarca bombalı eylem ve Şam kırsalından yapılan yüzlerce havan ve roket saldırısı ile birkaç bin kişinin hayatını kaybettiği Şam eski hareketli günlerine dönmüş. Şam kırsalının örgütlerden tamamen temizlenmesi ile birlikte artık havan, roket korkusu kalmamış. İnsanlar geceleri de banliyölere gidip gelmeye başlamış.
Şam Uluslararası Ticaret Fuarı'nın açılışı geçtiğimiz cuma günü yapıldı. 1954 yılından bu yana yapılan fuar Ortadoğu’nun en eski ticaret fuarı. Her yıl gerçekleştirilen fuar 2012 yılında silahlı grupların havaalanı yolu ve çevresi ile fuar alanına hakim olmasıyla birlikte kesintiye uğradı. Geçtiğimiz yıl yeniden başlayan fuarın bu yıl 60’ıncısı gerçekleştiriliyor. Fuara aralarında Rusya, Çin, İran, Hindistan, Pakistan, Ermenistan, Bulgaristan, Çekya, Venezuela, Brezilya gibi ülkelerin bulunduğu 23 devlet resmi olarak katılıyor. İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, Avusturya, Japonya gibi ülkelerin de aralarında bulunduğu 25 ülkeden firmaların yer aldığı fuarda Türk şirketi yok. Yemen, fuarda sergilenmek üzere Suriye’ye gönderdiği mallara “Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon tarafından el konulduğu için” fuarda sadece temsilci bulunduruyor.
Fuarın bu yılki sloganı ünlü şair Ahmet Şevki’nin “Dimaşk – Şam” adlı şiirinden bir dize: “Doğu’nun gururu, evveli Şam”
Suriyeli mühendislerin savaş sırasında tamamen yerli imkanlarla geliştirdikleri belirtilen küçük uçağın da sergilendiği fuara büyük önem veriliyor. Suriyeli yetkililer fuarı ticari faaliyet olmaktan çok Suriye’nin normale dönmeye başlamasının sembolü olarak görüyorlar.
Açılış öncesinde bulunduğumuz Bab Tuma’da neredeyse hiç turist bulunmadığı için son yıllarda sadece Suriyelilere satış yapan esnaf gelecek turizm sezonuna hazırlanıyor. Bir esnaf “Çok zor zamanlar geçirdik ama umutluyuz” diyor. Kriz burada da burjuvaziye uğramamış. Şam’ın en lüks restoranı Naranj yine eskisi gibi her akşam dolup taşmaya devam ediyormuş.
Şam – Humus karayolunun Harasta mevkii (Duma ile komşu) trafiğe tamamen açılmış. Bu yol eskiden de açıktı ancak keskin nişancılar nedeniyle geçmek cesaret isterdi. Şimdi toplu taşıma araçları da çalışmaya başlamış. Sağlı sollu Jobar, Harasta, yola birkaç km. uzaklıkta Duma gibi yolun çevresinde yer alan semtler neredeyse tamamen harap durumda. Koca kamyonlar enkaz kaldırıyor. Uluslararası müteahhitlerin, inşaat firmalarının bugünlerde Suriye’ye ilgilerinin artmasının nedeni bu gibi semtler. Suriye genelinde çatışmalar sırasında tamamen harap olmuş bu şekilde yüzlerce semt, mahalle var. Suriyeliler Suudi Arabistan ve Katar’ın yeniden imarın maliyetini yükleneceğini ima ederek “Kim bu hale getirdiyse o yapacak” diyorlar.
Harasta eskiden dünyanın hemen her ülkesinden ithalat yapan otomotiv firmalarının yer aldığı bölgeydi. Şimdi neredeyse hiçbirinin binası bile yok. Zaten uzun zamandır İran dışında otomotiv ithalatı yapılmıyordu. İthalat kesilince Suriyeliler İran ile ortak kendi üretimleri olan “Sham” marka otomobillere yönelmişler. Otomotiv firmaları da şimdi artık geri dönmeye hazırlanıyor.
Şam’da eskiden günde en az altı saat elektrik kesinti olurdu. Şimdilerde neredeyse kesilmiyor. Kafeler, restoranlar günün her saatinde dolu. Bu, insanların ekonomik açıdan rahat olduğu anlamına gelmiyor elbette. Yaklaşık sekiz yıldır kırsaldan olan göçler Şam’ın yaklaşık 2,5 milyonluk nüfusunu 8-9 milyona çıkarmış. Bu durum çeşitli problemlere yol açsa da esnaf memnun.
Bugünlerde okul sezonunun başlaması ile birlikte alışverişte de bir canlanma olmuş. Bir öğretmen Duma gibi birçok bölgenin örgütlerden kurtarılması nedeniyle Suriye genelinde ilkokul, ortaokul ve liseye başlayan öğrenci sayısında yaklaşık 4 milyonluk bir artış olduğunu belirtti. Örgütlerin hakim olduğu bölgelerde çeşitli sebeplerle okula zamanında başlayamayan bu öğrencilerin arasında yaşı geçmiş olanlar da var. Bu çocukların çoğu okuma yazma bilmiyor ve ilkokul birinci sınıftan başlamak zorundalar.
Bu gidişte Suriye’nin 2011 öncesine döndüğünü gözlemledim. Yönetimi, halkı çok büyük zorluklar bekliyor. Muhtemelen yara soğuduktan sonra büyük felaketi daha çok hissedecekler gibi. Zira kriz askeri açıdan belli oranda bitmiş sayılsa da ekonomik ve toplumsal travma daha bir süre sorun olacak gibi duruyor. Sonraki bölümlerde anlatmaya çalışacağız.