Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad olayların başlamasından kısa bir süre sonra af çıkardı. Bu sıradan bir af değildi zira af ile çıkanlar arasında daha sonra İslam Ordusu adlı örgütün lideri olan Zehran Alluş da vardı. Alluş ile birlikte azılı teröristlerden Hasan Abbud’un kardeşi Ebu Şadi Abbud, Ahmed İsa gibi isimlerin yanı sıra daha sonra birçok silahlı örgütün başına geçecek isimler de vardı.
Af çıktığı dönemde Esad’ın bu kişileri özellikle serbest bıraktığı ve kaos yaratarak göstericileri haksız duruma düşürmek istediği öne sürülmüştü.
Ancak işin aslı öyle değildi. Bu isimlerin bırakılmasını Suudi Arabistan başta olmak üzere körfez ülkeleri ve Dera’dan Esad ile görüşmeye gelen heyet istemişti. Esad da tansiyonun düşeceğini umarak Saydnaya Hapishanesi'nde tutulan bu mahkumları serbest bıraktı.
Oysa bu isimlerin çıkması ile birlikte tansiyon düşmeyecek tam tersi büyük kaos başlayacaktı.
Bugün Suriye sahasına baktığımızda irili ufaklı yüzlerce grup olduğunu görürüz. Bu örgütlerin bir kısmı daha sonra birleşmeler yolu ile yeni örgüt, cephe adı aldılar. Bugün ise Özgür Suriye Ordusu (ÖSO), El Nusra, IŞİD, İslami Cephe, Ahraruşşam gibi isimler öne çıkar.
‘Özgürlük için savaştığını’ iddia eden bu örgütler devleti, altyapıyı ve toplumu büyük oranda harap ettiler; daha önce Müslümanı, Alevisi, Sünnisi, Hristiyanı, Asurisi, Musevisi, ateisti ile dinini / inancını dünyada özgürce yaşayan, dini bayramları resmi tatil olan insanlara, kendi dini anlayışlarını dayattılar, keyiflerine göre kimilerini kafir ilan ettiler ve korkunç cinayetler işleyerek, kadınları seks kölesi olarak kullanarak, her türlü toplumsal değeri ayaklar altına alarak toplumda telafisi zor bir yıkım yarattılar.
Bu örgütler arasında ilk kurulan ÖSO. ÖSO Temmuz 2011’de, ordudan ayrılan Riyad El As’ad adlı bir yarbay tarafından kuruldu. As’ad Cısr El Şuğur katliamını yönettikten sonra canlı yayında (daha önce ordudan cinsel suç nedeni ile atılmış olan) Suudi Arabistan himayesinde yaşayan ‘Şeyh’ Adnan Arur tarafından albaylığa ‘terfi ettirildi.’
ÖSO diğer örgütlere göre daha fazla Suriyeli unsur barındırıyor. En azından örgüt kurulduğunda bu böyleydi. Örgüte ‘ordu’ denilmesinin amacı orduda Yemen benzeri bir bölünme yaratmaktı. Ancak bu hedef başarıya ulaşamadı.
Bu başarısızlık savaşı destekleyen devletleri yeni arayışlara yöneltti. Daha önce ÖSO ya da bulunduğu yerleşim biriminin adı ile anılan irili ufaklı örgütlerin yanı sıra 2011 sonunda El Nusra cephesi adı altında El Kaide uzantılı bir örgüt kuruldu.
El Nusra Katar, Suudi Arabistan ve diğer bölge ülkeleri tarafından destekleniyordu. Daha sonra terör örgütü ilan edildi ancak halen başta bölgedekiler olmak üzere birçok ülke tarafından gizlice desteklenmektedir.
Türkiye'nin de bu ülkelerin arasında olduğu iddia ediliyor. Hükümetin daha önce El Nusra ile ilgili yaptığı olumlu sayılabilecek açıklamaları bu kanıyı güçlendiriyor. Nitekim Türkiye’nin Fırat Kalkanı harekatının ÖSO adı altında anılan ana unsurlarını da ya bu örgütün militanları ya da bu örgütün ‘Fetih Ordusu’ adı altında oluşturduğu cepheye katılan örgütlerin militanları oluşturuyor. ÖSO adı ise bu örgütlerin perdelenmesi amacıyla kullanılıyor.
El Nusra birkaç ay önce El Kaide’den ayrıldığını ve Şam’ın Fethi adını aldığını ilan etmişti. Ancak ideolojisi El Kaide ile aynıdır yani El Kaide’nin ta kendisidir.
Ebu Muhammed El Culani tarafından kurulan El Nusra ilk saldırısını Ocak 2012’de Şam’daki iki istihbarat binasına gerçekleştirdiği ikiz saldırı ile yaptı. Daha sonra onlarca büyük bombalı eylem gerçekleştiren örgüt bugün Suriye’nin birçok bölgesinde ve özellikle İdlib ve çevresinde faal durumda.
IŞİD Irak’taki Irak İslam Devleti örgütünün devamı. Irak El Kaidesi olarak da bilinen örgüt 2013 yılında eylem alanını Suriye’ye genişlettiğini ve adını Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) olarak değiştirdiğini ilan etti. Örgütün lideri Ebubekir El Bağdadi olarak bilinen şahıs.
Örgüt zamanla Suriye’de birçok bölgeyi ele geçirdi. Rakka örgütün ele geçirdiği ilk şehir oldu ve halen Rakka başta olmak üzere birçok bölgede faal.
El Nusra ile IŞİD’in ortak yönleri her iki örgütün de El Kaide temelli olması – daha doğrusu El Kaide’nin Suriye’de başka isim ile devam eden uzantıları olmaları.
Çünkü El Kaide bulunduğu coğrafyaya göre şekil ve isim alabilen amorf bir yapı. Yani örgütlerin başka isimler ile anılmaları bağımsız oldukları anlamına gelmiyor. Bu örgütler tam tersi El Kaide ana düşüncesinin konjonktüre göre şekillenen tezahürleri.
Ki örgüt de girdikleri yerleri talan ettikten sonra El Nusra örgüt olarak kalmayı tercih ederken IŞİD devletini ilan ediyor. El Nusra İdlib’te emirlik ilan etti ancak bu emirliği hayata geçirdiği söylenemez. IŞİD ise devletini ilan ettikten sonra diğer örgütlerin kendisine biat etmesini istiyor, devlet dairelerinin çalışmalarına izin veriyor, okullarda kendi müfredatını uyguluyor.
IŞİD bu anlamda ihracat – ithalat da yapıyor, kendi hakimiyet alanı dışına / dışından ticaret yapılmasını yasaklamıyor, vergi alıyor. Örgüt devlet memurlarının maaşlarının Suriye hükümeti tarafından ödenmesine de ses çıkarmıyor, gelen parayı ‘ganimet’ olarak nitelendiriyor.
IŞİD kendi kurallarını da dayatıyor, okullarda kendi ‘müfredatını’ okutuyor. Örneğin Rakka’da evrim teorisini içerdiği için biyoloji, İslam’a aykırı olduğu iddiası ile ‘felsefe’ gibi dersler yasak. Ramazan aylarında halkın ‘sahabeler dönemini’ yaşaması için geceleri elektrikler kesiliyor.
Gündüzleri iş saatleri namaz saatlerine göre ayarlanıyor ve kendi pazarlarından alışveriş yapmak zorunda olan kadınların belli saatlerden sonra sokağa çıkmaları yasak.
Zehran Alluş tarafından kurulan Suudi sermayeli İslam Ordusu adlı örgüt özellikle Şam kırsalında etkin. Zehran Alluş Aralık 2015’te Duma’da hava bombardımanı ile öldürüldü. Yerine Ebu Hemma Buveydanı getirildi.
İslam Ordusu örgütü birçok kez Şam’a yönelik bombardıman yaptı, Şam kırsalında onlarca yerleşim birimini uzun süre hakimiyeti altında tuttu. Halen Şam kırsalında faaldir.
Bu örgütlerin yanı sıra irili ufaklı çok sayıda örgüt faaliyet gösteriyor. Öyle ki 7-8 kişiden oluşan örgütler bile var ve bunlar bir youtube videosu çekip kendilerine birlik, tugay, cephe gibi isimler verebiliyorlar.
Bu örgütler Suriye halkının büyük çoğunluğuna hakimmiş gibi bir hava yaratılıyor ancak gerçek bunun tam tersi. Yönetime ve yönetim tarafında olanlara karşı acımasız bir savaş yürüten bu örgütlerin hemen hepsi, Suriye’de yönetim tarafından da halkın büyük çoğunluğu tarafından da terör örgütü olarak görülüyor. PYD ise yönetim tarafından terör örgütü olarak tanımlanmıyor. Suriye’deki Kürt hareketinin motor gücü PYD ve askeri kanadı YPG Suriye basınında ‘halk savunma güçleri’ olarak anılıyor.
‘Muhalif’ nitelendirmesi yapılan ancak terör estiren bu örgütlerin yanı sıra Suriye içinde gerçek bir muhalefet de var. Dünya basını görmek istemiyor çünkü bu muhalifler Suriye’de kansız geçişi savunuyorlar.
Dış ülkelerin güdümünde olduğu için ‘dış muhalifler’ olarak nitelendirilen Suriye Ulusal Koalisyonu gibi örgütleri reddeden bu muhalifler içinde öne çıkanlar şu şekilde özetlenebilir:
İç muhalefet içinde sayılabilecek isimler arasında Yerel Koordinasyon Komitesi var. Bu oluşum çeşitli parti ve hareketler ile bazı Kürt grupları barındırıyor. Hareket içindeki en önemli parti Hasan Abdülazim liderliğindeki Nasırcı çizgiyi sürdüren Demokratik Arap Sosyalist Partisi.
İç muhalefetin diğer partilerini ise BAAS liderliğindeki eski Ulusal İlerici Cephe partileri oluşturuyor. Cephe içinde yer aldıkları için bu partilerin muhalif olarak nitelendirilmesine karşı çıkanlar da var ancak bu partiler BAAS ile bir nevi koalisyon oluşturuyorlar sadece. BAAS ise parlamentoda çoğunluğa sahip ve halen iktidar partisi olma özelliğini devam ettiriyor.
Muhalif partilerden Suriye Sosyal İlerici Parti (Milliyetçi Parti) parlamentoda temsil ediliyor. Uzlaşma Bakanı Ali Haydar aynı partinin bir kanadından. Parti yöneticilerinden Tarık El Ahmet ise ‘kendilerini muhalefet olarak görmediklerini, ıslah hareketi olarak gördüklerini' belirtiyor. Daha önce Milliyetçi Parti ile Meclis’te cephe oluşturan parti olan Halkın İradesi Partisi de muhalefet içinde belli bir yere sahip.
Parlamento dışında kalan ve önceki seçimlere girmeyi kabul etmeyen hareketler içinde ise Suriye’yi Yapılandırma Hareketi var. Ancak hareketin lideri Lüeyy Hüseyin daha sonra Suriye dışına çıktı ve hareket dağıldı.
2012’de anayasanın değişmesi ile birlikte yaklaşık 15 yeni parti kuruldu. Ancak bu partilerin etkili oldukları söylenemez.
Bu hareket, parti veya oluşumların dışında halen bireysel muhalefet yapan isimler de var. Bu isimlerden öne çıkanı ise gazeteci – yazar Nebil Feyyad.
Suriye'de ne oldu? - Krizin dinamikleri (1)
Suriye’de ne oldu ? - Krizin dinamikleri (2)
Suriye'de ne oldu? - İlk gösteriler (3)
Suriye'de ne oldu? - Kanlı süreç nasıl başladı? (4)