Acaba Ankara, Rusya’nın ABD’yi Fırat’ın batısına geçirmeme tepkisini, kendine bir fırsat penceresi açıldığı şeklinde mi yorumladı? Yahut gerçekten, Rusya ve Suriye’nin, TSK’nin Idlip’te kuvvet konuşlandırmasına onay vereceği mi düşünülüyor?
Son perde hızlanarak iniyor. Irak’ta Musul’un, Suriye’de Rakka’nın IŞİD’den kurtarılmasına az zaman kaldı. Belki Musul bir-iki hafta, Rakka bir-iki ay. ABD Genelkurmay Başkanı Org. Dunford, savaşın bu iki yerleşim biriminin alınmasıyla sona ermeyeceğini açıkladı. Zaten öngörü o yöndeydi ama bunun ABD’nin yetkili isminden duyulması önemli. O arada, ABD’nin IŞİD’le mücadeleden sorumlu özel temsilcisi McGurk de İsrail’de katıldığı güvenlik konferansında, “Türkiye’den Suriye’ye yabancı savaşçı akımını haftada yüzlerce kişi düzeyinden ayda en fazla dört-beş kişi seviyesine indirdik” dedi.
ABD, güneyde Suriye-Irak sınırındaki Tanf kapısındaki ileri karakoluna yakın hareket eden İran insansız hava aracını ve kuzeydoğuda Rakka harekatını yürüten SDG kuvvetlerini hedef aldığı gerekçesiyle Suriye uçağını düşürdü. Rusya cevaben yerdeki hava savunma sistemlerini Fırat’ın batısına uzanacak her harekatı engelleyecek biçimde hazır konuma geçirdiğini açıkladı. İlaveten, ABD ile çatışma önleyici iletişim hattını kesti. 23 Haziran Cuma günü de Hama vilayetinin Akerbat kasabası yakınlarındaki IŞİD hedeflerini Doğu Akdeniz’de bulunan Amiral Essen ile Amiral Grigoroviç firktayenleri ve Krasnodar denizaltısından ateşlediği altı adet Kalibr seyir füzesiyle vurdu.
Suriye-Irak siyaseti olmayan ABD’nin askeri stratejisinin siyasi sonuçları böylece biçimleniyor. Bir yanda İran ve Suriye güçleriyle sahada sıcak çatışma olasılığı giderek güçleniyor. Diğer taraftan, ilişik haritadan görebileceğiniz üzere, Mümbiç cebi, Fırat boyu ve doğusu ile Suriye’nin Irak sınırının yalıtılmasını ABD’nin kendi doğrudan etki alanı olarak belirlediği anlaşılıyor. ABD, sahada geniş askeri ayakiziyle bulunmadan, havadan denetim ve başta SDG sahadaki paramiliter güçler aracılığıyla denetimiyle IŞİD’den sonra bu alanı İran, Rusya ve Suriye’ye de yasaklamaya kararlı gözüküyor.
Irak Kürdistan Bölgesi (IKB) Başkanı Mesut Barzani, 25 Eylül’de yapılması kararlaştırılan referandum konusunda “bağımsızlıktan başka seçenek olmadığı” yönündeki güçlü ifadelerini geçtiğimiz günlerde birkaç kez üzerine basa basa tekrarladı. IKB Başbakanı Neçirvan Barzani de beklenmedik biçimde Süleymaniye’yi ziyaret ederek Celal Talabani’nin siyasi ağırlığı olan eşi Hero İbrahim dahil KYB lider kadrosuyla görüştü. O cenahta da tarihin akışının hızlandığı görülüyor.
Öte yandan, Suudi Arabistan (SA) ile terkisindeki Mısır ve BAE, Katar’dan olan on üç taleplerini içeren listeyi Kuveyt üzerinden iletti. Taleplerin arasında ülkemizin Katar’da kuvvet konuşlandırmasına izin verilmemesinin de olduğu medyaya yansıdı. ABD Dışişleri Bakanı Tillerson, Kuveyt’in ara buluculuk girişimini desteklediğini ahiren beyan etti. Böylece sonuç alınması beklenen yegane çözüm girişiminin Kuveyt’inki olduğu da açıklık kazandı.
SA’da kimilerine göre bir “saray darbesi” gerçekleşti. 81 yaşındaki Kral Selman, oğlu 35 yaşındaki Prens Muhammed’i veliaht ilan etti. Veliaht Prens Muhammed’in ülkeyi fiilen yöneteceği anlaşılıyor. O da İçişleri Bakanlığı’na kendi akranı, Şii nüfus yoğunluklu ve petrol üretim merkezi doğu eyaleti valisinin oğlu Prens Abdülaziz’i atadı. Prens Muhammed’in veliahtlığı, adı geçene kısa zaman önce ABD Başkanı Trump tarafından kabul edilmesinin ardından gerçekleşti. SA’nın uzun vadeli yönetim yapısı olağan dışı bir gelişme yaşanmazsa yerleşmiş oldu. İran karşıtı, sertlik yanlısı siyasetinin kalıcılığı da tescillendi.
Bunlar olup biterken Ankara’nın da bazı hamle ve hamle hazırlıkları yaptığını öğrendik: Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın "muhtemelen (Suriye’nin) İdlip bölgesinde ağırlıklı olarak bizler ve Rusların (...) içinde yer alacağı bir mekanizma üzerinde çalışılıyor” dedi. Fırat Kalkanı cebinin batı sınırında PYD denetimindeki Tel Rifat ve Minnak Havaalanı’na yönelik zırhlı araç ve asker tahkimatı yapıldı. Ayrıca Genelkurmay “TSK’nin Katar’da birlik konuşlandırması sürecinin bir parçası olarak, 22 Haziran 2017 günü saat 08.00’de 5 zırhlı araç ve 23 personelin Doha’ya intikali tamamlandığını” açıkladı.
Acaba Ankara, Rusya’nın ABD’yi Fırat’ın batısına geçirmeme tepkisini, kendine bir fırsat penceresi açıldığı şeklinde mi yorumladı? Yahut gerçekten, Rusya ve Suriye’nin, TSK’nin Idlip’te kuvvet konuşlandırmasına onay vereceği mi düşünülüyor? Son olarak, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun da Karayipler’deki Dominik Cumhuriyeti’ne ziyarete gitmişken, Acun Ilıcalı’nın davetini geri çevirmeyerek Survivor adasına gidip, top oynadığı görüntüler yarışmanın final gecesinde televizyondan yayımlandı. Bu sonuncusuyla diğerleri arasında ne bağlantı mı var? Söylemem, orası mahrem...