'Suriyeli LGBTİ'ler savaştan kaçabiliyor, ailelerinden değil'
Ayman, İstanbul'da yaşayan Suriyeli LGBTİ'lerin hayatlarını konu alan Mr Gay Syria belgeselinde yer alanlardan. Kendisiyle belgesel ve İstanbul'daki LGBTİ'lerin hayatları üzerine konuştuk.
DUVAR - Ayşe Toprak'ın yönettiği ve fragmanı yayınlanan İstanbul'da yaşayan Suriyeli LGBTİ'leri konu alan Mr Gay Syria belgeselinin de parçası olan Şamlı Ayman ile konuştuk. Ayman uzun yıllarca Şam'da avukatlık yapmış. Kendisi için 'aile mesleği' olduğunu söyleyen Ayman'ın büyükannesi Suriye'nin ilk kadın avukatı.
Bir yandan Beyrut'ta hukuk üzerine aldığı eğitimine devam eden Ayman, bir yıldır İstanbul'da yaşıyor. Ayman ile hem belgesel üzerine üzerine hem de Suriyeli LGBTİ'lerin İstanbul'daki hayatları üzerine konuştuk.
Öncelikle siz de Mr Gay Syria belgeselinin parçası oldunuz. Belgesel hakkındaki düşünceleriniz, hisleriniz ve beklentileriniz neler?
Belgesel hakkında hissettiğim şey: üzüntü. Çünkü belgeseldeki herkesin çok üzücü hikayeleri var. Hikayesi anlatılanların hepsi, Suriye'nin kuzeyinden, parasız, eğitimsiz ve işsiz olarak gelen 20'lerinde ya da daha genç insanlar ve burada bir hayata sahip olabilmek için savaşmak zorundalar. Çok gurur duyuyorum böyle bir belgeselin parçası olmaktan.
Beklentilerime gelecek olursak ben bir şeyleri değiştireceğini düşünmüyorum. Ancak tarihe not olarak düşülecek ki bence bu oldukça önemli. İleride yıllar sonra insanlar 'Bu insanlar varlarmış' diyecekler. Dolayısıyla Suriye LGBTİ hareketi tarihi açısından çok önemli bir adım.
Peki İstanbul'da yaşayan Suriyeli LGBTİ'lerin hayatları ve topluluğu hakkında neler söyleyebilirsiniz
Çoğu savaştan kaçarak soluğu burada alıyor. Evet savaştan kaçabiliyorlar belki ailelerinden kaçamıyorlar. Ailelerinden şiddet görüp öldürülebiliyorlar. Bugün Suriyelilerin yaşadığı mahallelere gittiğinizde şiddet gören LGBTİ'lere karşılaşmak maalesef çok kolay. Suriyelilerin, Suriyeli LGBTİ'lere verdiği zarar Türklerden çok daha fazla.
Bunun dışında çok geniş bir topluluğumuz ya da organizasyonumuz yok ancak 'Çay ve Konuşma' (Chai wa Haki) adıyla haftalık toplantılar organize ediyoruz. Amacımız birbirimizle bağlarımızı koparmamak ve yardımcı olmak. Hatta son dönemde Irak, İran ve diğer yerlerden de gelen LGBTİ'ler de aramıza katılmaya başladı. Çünkü benzer sorunlar bizi buraya getirdi, benzer geçmişleri paylaşıyoruz.
Bir LGBTİ olarak Suriye, Lübnan ve İstanbul'daki hayatı kıyasladığınızda benzerlikler ve farklılıklar neler?
Suriye'den başlayayım. Suriye'de ceza kanununun 5120'nci maddesine göre eşcinsel olmanın 3 yıla kadar hapis cezası var. Bu nedenle Suriye tarihinin her anında LGBTİ olarak yaşamak çok zor, örgütlenmek ise imkansızdı. Hâlâ da bu konuda değişen bir şey olmadı. Hükümetin politikaları değiştiği zamanlarda bile LGBTİ'ler bu değişimin hiç bir zaman parçası olmadı. Zaten yasal olarak var olan muhalefet de gerçek bir muhalefet değil. Elbette dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi bu yasanın da uygulanışında bazen esneklikler olabiliyor. Örneğin tanınan, zengin bir ailedenseniz çok sorun çıkartmıyorlar.
Aynı yasa Lübnan ceza kanununda da mevcut. Ancak Lübnan'da yasanın uygulandığı pek söylenemez. Lübnan bireysel özgürlükler konusunda Suriye'ye göre daha ileride bir yer. Ancak bir Suriyeli olarak Lübnan yaşamak için ideal bir yer değil.
İstanbul'a gelecek olursak burası gerçekten Suriye'nin çevresinde bulunan ülkeler içinde LGBTİ'ler açısından en rahat yer. İstanbul gibi dünyanın farklı yerlerinden gelen insanların yarattığı kozmopolit bir kentte yabancı olarak yaşamak gerçekten ferahlatıcı bir şey.
Son olarak eklemek istedikleriniz neler?
Şöyle, buradaki çoğu arkadaşlarımızın kafasında bir an önce Avrupa'ya kaçıp bir LGBTİ olarak daha rahat bir hayat kurmak istiyor. Elbette Avrupa'ya gidip kimliğimizle rahatça yaşamak hepimizin tercih edeceği bir şey ancak bu bakış açısı doğru değil. Evet şuan bir savaş var ve geri dönememek anlaşılabilir bir durum, ancak bir gün savaş bitince eğer biz geri dönmeyip hepimiz, tüm LGBTİ Suriyeliler Avrupa'ya gidersek, Suriye'de yeni doğan eşcinsel bir çocuğa kim sahip çıkacak? Onları yalnızlığa terk etmemiz bencilce olur.