Suriye’nin kuzey-batısı Rusya’nın kontrolünden çıkıyor
Afrin operasyonu için Moskova’nın sessiz onayını alan Türkiye, son günlerde İdlib’de de varlığını güçlendirmiş. Türk basını, Ankara’nın, Afrin’in güneyinde İdlib çatışmazlık bölgesinde gözlem noktalarını kurmayı tamamladığını bildirirken bazı kaynakların verdiği bilgiye göre Türkler, Astana’da alınan karar uyarınca çatışmazlık bölgesinin Moskova’ya ayrılan kısmını da ele geçirmiş.
Vladimir Muhin*
Şam ordusunun Fırat’ın doğusundaki Deyr ez-Zor bölgesinde tutunacak bir nokta kurma çabaları hala başarısız kalıyor. Bununla beraber ABD’nin eski Moskova Büyükelçisi Michael McFaul’un Münih Güvenlik Konferansında dediği gibi, Esad’ın askerleri ile Rus ordusu ve “Wagner” özel askeri şirketinin Amerikalılarla karşı karşıya gelme ihtimali yüksek. McFaul'a göre “ABD askerleri Suriye’de uzun sürede kalacakları için Ruslarla yeni çatışmalar ortaya çıkabilir.”
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ise Amerika’nın, Suriye’de “süresiz olarak” iki bin askerini yerleştireceğini bildirmekle aynı şeyi daha diplomatik dille söyledi. Nedeni, Suriye’deki durumu istikrara kavuşturmak imiş.
Bildiğimiz gibi ayın yedisini sekizi ile bağlayan gece Amerikan uçakları, Rusya’nın desteklediği Esad iktidarda kaldığı sürece Şam rejiminin enerji varlıklarını geri almasının çok zor olacağını göstererek, Kanoko rafinerisi yakınlarında “Wagner” askerlerini vurdu.
“Wagnercilerin” ölümü Kremlin’i şoke etti. Bunun sebebi, hem ülkede başlayan devlet başkanlığı seçim kampanyası zarfında Putin karşıtlarının, büyük sayıda Rus paralı askerlerinin ölümünü gizlemeye çalışan iktidara yönelik eleştirisi, hem de asker seçmenlerinin karışık tutumu. Geçen cumartesi günü Moskova’da toplanan Rusya Subaylar Kongresi'nde, Suriye’de ölen “Wagner” askerleri için saygı duruşu yapıldı, birçok vekil Moskova hastanelerinde tedavi gören yaralı “Wagnercileri” ziyaret etti. Yaralı sayısı kesin belli olmamakla beraber oldukça yüksek rakamlar telaffuz ediliyor.
Moskova'nın Suriye ile alakalı belirgin planı yok gibi. Rusya’nın Türkiye’ye verdiği mantıksız tavizler de tartışılır. Afrin operasyonu için Moskova’nın sessiz onayını alan Türkiye, son günlerde İdlib’de de varlığını güçlendirmiş. Türk basını, Ankara’nın, Afrin’in güneyinde İdlib çatışmazlık bölgesinde gözlem noktalarını kurmayı tamamladığını bildirirken bazı kaynakların verdiği bilgiye göre Türkler, Astana’da alınan karar uyarınca çatışmazlık bölgesinin Moskova’ya ayrılan kısmını da ele geçirmiş. Mesela Halep-Hama M5 otoyolunun güneyinde Rusya’nın himayesinde olması gereken bölge Türk askerlerinin kontrolüne geçmiş.
Şam, bu gelişmelerden rahatsız. Geçen hafta Tillerson’un Ankara ziyaretinden sonra Batı’da, Suriye’de Türk-Amerikan beraberliği konuşulmaya başlandı. Medya, Suriye’nin kuzeyi üzerine Amerikan ve Türk askerlerinin ortak kontrolünden bahsediyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’dan gelen bu inisiyatifin, Amerikan mevkidaşı tarafından onay gördüğüne dair haberler var. YPG Menbiç’den çekilirse Türkiye’nin ABD ile koordine bir şekilde hareket etmeye hazır olduğu gelen haberler arasında. Bu teklife sıcak bakan Washington, Mart ortasında Ankara ile detayları görüşecekmiş. Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamakta haklı olduğunu kabul eden Tillerson, Ankara’dan fazla sert adımlar atmamasını istedi. Ne var ki bugün itibari ile Suriye topraklarının yarısından fazla Türkiye’nin kontrolünde.
Harp Akademisi muhabir üyesi albay Eduard Rodyukov’a göre “Şam rejimi, Türk ve ülkenin doğu kısmını kontrol eden Amerikan askerlerine işgalci gözüyle bakıyor. Öte yandan Ankara ve Washington, Esad rejimini gayrimeşru saymakta. Esad Rusya’nın müttefiki, Suriye’ye girdiğimizde yasal iktidarın tarafını aldık. Ne var ki bu iş çok iyi gitmiyor.”
Tillerson’un ziyareti sırasında Ankara ve Washington’un, Suriye’nin toprak bütünlüğünden yana olduklarını açıklamasına rağmen her iki ülkenin çabalarının yerel yönetimleri güçlendirmeye yönelik olduğunu dile getiren tarih doktoru ve askeri uzman Vladimir Popov; bu sözleriyle İdlib’de Türkiye yanlısı “muhalif hükümeti”, Doğu Suriye’de ise Esad’a petrol ve gaz alanlarını iade etmek niyetinde olmayan YPG ve Arap aşiretlerini kastettiğini anlattı.
Popov’a göre Türk-Amerikan askeri beraberliği sayesinde Arabistan yarımadasından Türkiye ve Avrupa’ya gelecek hidrokarbonların taşınması kolaylaşacak: “Bu yol, Rusya’nın büyük önem verdiği ve bizim Suriye’ye girişimizin örtülü sebebi olan 'Türk Akımı' boru hattını büyük ölçüde devre dışı bırakacak.”
(Çeviren: Andrey İsaev)
* Yazının aslı Nezavisimaya gazetesinde yayımlanmıştır.