Susuzluğa 1 kala: Dünya Su Günü
Su kaynakları korunarak, verimli kullanımına yönelik plan, proje ve su politikalarının ilgili bakanlıkça yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Kullanılabilir alternatif su kaynakları öne çıkarılmalıdır.
İlk kez 1993' te Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda önerilen "Dünya Su Günü" tatlı su kaynaklarının önemine dikkat çekmek ve bu kaynakların sürdürülebilir yönetimine odaklanılmasını sağlamak amacıyla her yıl 22 Mart'ta kutlanmaktadır. Su, canlılar için vazgeçilmez yaşamsal bir maddedir. Dünya yüzeyinin dörtte üçü sularla kaplı olmasına rağmen, tatlı su kaynakları, dünya su rezervinin sadece yüzde 3'ünü oluşturmaktadır. Suya bağımlı olan insanoğlu, tarih boyunca akarsu, göl ve kıyı şeritlerini yaşam alanı olarak seçmiştir.
Canlıların çoğunluğu için bir yaşam alanı, yerelde ve küresel bir kaynak, bir ulaşım yolu ve iklim düzenleyicisi olan su, insanlığın ortak değeridir. Yerleşim yerleri büyüdükçe ve insan nüfusu arttıkça, temiz içilebilir su kullanımının yanında kirli su çıkışı da artmaktadır.
Küresel ısınma sonucu oluşan, iklim değişikliği en çok suyun varlığını tehdit etmektedir. Dünyada suyun yüzde 80'i tarım amacıyla kullanılmaktadır. Bilim insanları, bir kilo pirinç üretmek için 1000 ile 3000 litre arası, bir kilo sığır eti (hububatla beslenen) üretebilmek içinde 13000-15000 litre arası suyun tüketildiğini ifade etmektedirler. Gelecek süreçte, hızla artan insan nüfusunun gıda ihtiyacının üretimi için çok fazla miktarda su kaynaklarının tüketimine de devam edilecektir. Su sıkıntısının etkili olduğu bölgelerde açlık ve kuraklık baş göstermektedir. Dünyada sulama yapılan alan büyüklüğü, yaklaşık 300 milyon hektardır. Bu rakam ise tarım alanlarının ancak yüzde 20'sini oluşturmaktadır. Geriye kalan ekilebilir alanların yüzde 80'inde kuru tarım yapılmaktadır. Günümüzde halen buzullarda, iklim değişikliğine bağlı olarak büyük buz kütlesi kayıpları yaşanmaktadır. Diğer yandan küresel ısınma ile yağışlar artmakta, bunun sonucunda suyun depolanması ve kullanılma kapasitesi düşmektedir. Su kaynaklarının giderek azalması, uluslararası alanda ekonomik ve politik sorunlara da yol açmaktadır. Ortak sınırları olan, konumları gereği akarsu ve göllerin suyunu paylaşan pek çok ülke, su için işbirliği anlaşmalarına karşı çıkmaktadır.
Su, enerji üretimde de yaşamsal öneme sahiptir. Su sayesinde termik santrallerde enerji üretilirken, sanayi faaliyetlerinde de su önemli bir etkiye sahiptir.
Türkiye' de teknik ve ekonomik olarak tüketilebilecek yeraltı ve yerüstü su miktarı yaklaşık 112 milyar metreküptür. Bunun 95 milyar metreküpünün yurt içinden doğan akarsulardan, 14 milyar metreküpünün yeraltı sularından ve 3 milyar metreküpünün ise yurt dışından Türkiye'ye ulaşan akarsulardan sağlanabileceği ilgili uzmanlarca ifade edilmektedir.
Türkiye, Akdeniz kuşağındadır ve gelecekte kuraklık riski görülebilecek ülkeler arasında yer alabilecektir. İklim değişikliği tahminlerine göre, önümüzdeki 100 yıl içinde, ülkemizdeki içilebilir su kaynaklarının yaklaşık yüzde 25 oranında azalması bekleniyor.
Son yıllarda, yeraltı su kullanımına yönelik talep artışına karşın yağış oranı azalmaktadır. Kaçak sondajla açılan su kuyularından, aşırı oranda su çekilerek tüketilmesi ve bunun tarımda kullanılması, bazı bölgelerde yeraltı su seviyelerinin düşmesine yol açmıştır. Ayrıca turizm sektörü alanında da plansız bir su tüketimi devam etmektedir.
Su kaynakları korunarak, verimli kullanımına yönelik plan, proje ve su politikalarının ilgili bakanlıkça acilen yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Kullanılabilir su kaynaklarının sınırlı olduğu günümüzde, alternatif su kaynakları öne çıkarılmalıdır. Yağmur sularının uygun koşullarda toplanması, atık ve deniz suyunun arıtılarak kullanılması için yasal düzenlemeler hazırlanmalı ve teknik alt yapılar geliştirilmelidir.
Diğer yandan illerin nüfus hareketleri içinde, tüketebilecekleri su potansiyelleri de mutlaka önceden hesaplanmalıdır.
"Su hakkı bilinci" öne çıkarılırken, kirli sularla bulaşan hastalıklar için gereken önlemler alınmalıdır. Musluklarından akan içilebilir su oranının giderek azaldığı ülkemizde, su kirliliği önemsenmezse maliyeti çok yüksek, dolumunun nerede yapıldığı bilinmeyen ve kanser oluşumuna davetiye çıkaran plastikten yapılmış damacanalarda, şişelerde su içmeye devam edeceğiz.
Kuraklık ve suyun kontrollü bir şekilde kullanma bilinci her toplumda giderek daha çok önemli hale gelmektedir.
*Eğitimci-Yazar