Suudilerin parası futbol kültürüne de yetecek mi?

Suudiler ligi yıldızlarla doldurdu ama futbol kültürüne sahici bir giriş için ‘manevi satış’ şart. Nijeryalı Emenalo bu kritik pazarlama rolü için görevlendirildi…

Suat Başar Çağlan sbcaglan@hotmail.com

Dünya futbolunda mevsim “Suudi yazı”. Körfez krallığının başlangıçta geçici bir heves olarak görülen hamlesi giderek ciddiye bindi. 20 Eylül’de kapanacak Suudi transfer penceresinden içeri dalan son büyük yıldız Neymar oldu. Amaç Batı merkezli hakim anlatıyı değiştirip futbol kültürünün içine yerleşmek. Suudi liginin ilk futbol direktörü olarak atanan Michael Emenalo bu süreçte kilit rol oynayabilir…

OYUNCULAR TAMAM, YA SONRA?

Asıl adı “Dûrî el-Muhtarifin es-Suudî” olan, Batı’da “Saudi Pro League” namıyla bilinen lig bu sezondan itibaren 18 takıma ev sahipliği yapacak. Ligin dört kurucu üyesi olan El-Ehli, El-İttihad, El-Hilal ve El-Nassr kulüplerinin yüzde 75 hissesi Suudi Kamu Yatırım Fonu’na, yani Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’a ait. Kısacası para petrolden geliyor (Körfez Ülkelerinin futbol atılımı hakkında bkz. Newcastle United ve kulüp-devletler).

Mevcut kaynaklarını ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan çeşitlendirme niyetindeki Suudi Arabistan “Vizyon 2030” adında bir planla yola çıktı. Elindeki şık ve büyükçe deri çantayla dünya futbolu adındaki kocaman odaya girdi. Çantayı masanın üzerine koyup açtı. İçinde 10 milyar dolar vardı. Haliyle odada işler karıştı.

Takımların en fazla sekiz yabancı oynatabildiği lige şu ana kadar Neymar, Karim Benzema, Ngolo Kante, Marcelo Brozovic, Sadio Mané, Jordan Henderson, Fabinho, Roberto Firmino, Allan Saint-Maximin, Kalidou Koulibaly, Riyad Mahrez, Sergej Milinkovic-Savic, Edouard Mendy, Ruben Neves gibi yıldızları çekerek beklentileri aştılar. Oyuncu akını, gelişmekte olan veya Müslüman ülkelerden gelen ya da 35 yaşını devirmiş isimlerle sınırlı kalmadı.

Transferlerin daha büyük bir anlam kazanması içinse oyunu geliştirmek gerekiyor. Bunun yolu da teknik direktörlerden geçiyor. Dünyaca ünlü hocalar ligin hem kalitesini hem de – daha önemlisi – itibarını artırıp kabul görmesini kolaylaştıracak. Jorge Jesus, Steven Gerrard, Slaven Biliç, Nuno Espirito Santo gibi mevcut isimler fena görünmese de bu çapta bir proje için yeterli değil. Örneğin üç sezon sonra José Mourinho, Mauricio Pochettino, Jürgen Klopp gibi birinin El-Ehli’yi çalıştırması en az bugünkü transferler kadar büyük etki yapacaktır.

Bunun için de “manevi satış” şart. Suudi Arabistan’ın insan hakları konusundaki ihlalleri, canının istediğine ceza kesen bağnaz bir krallık olması gibi siyasi ve ideolojik sorunlar çokça dile getirilse de pratikte fazla sorun çıkarmıyor. Çünkü, birincisi, hemen herkesin susmasını sağlayacak bir meblağ var ve Suudilerin cebi fazlasıyla derin. İkincisi, demokrat Batı’nın da hali hal değil: İngiltere mültecileri yüzer hapishaneye taşımayı tartışıyor, Fransa göçmenlerle ne yapacağına karar veremiyor, bütün kıtada aşırı sağ almış başını gidiyor. Yani medeniyete ve demokrasiye doğru ilerlemek istediğini söyleyen Suudiler, dönüş yolundaki Batılılarla karşılaşabilir.

KÜLTÜR ELÇİSİ EMENALO

Her şeye rağmen futbolun merkezi olan Avrupa ülkeleri elbette Suudi Arabistan’a göre daha demokratik. Daha da önemlisi, dünyadaki hakim anlatıyı belirleme gücüne sahipler. Bu yüzden Suudilerin kalıcı ve sahici bir başarı için parayla alınamayan, en azından alınamazmış gibi görünen şeyleri de elde etmesi lazım. Sağlam köprülere ihtiyaç var.

O köprüleri kurmak adına yeni organizasyonun gerek idaresi gerekse elçiliği için yeni bir pozisyon belirlendi: Lig futbol direktörlüğü. Koltuğun sahibi ise Michael Emenalo oldu.

Nijerya doğumlu 58 yaşındaki Emenalo futbola ülkesinde başladıktan sonra ABD’ye göçmüş. Boston Üniversitesi’nde okurken sol bek olarak oynamaya devam ediyor. Nijerya Milli Takımı’yla 1994 Dünya Kupası’nda Maradona’yı marke etmişliği var.

Çoğunlukla Avrupa’nın alt liglerinde top koşturan Emenalo son olarak İsrail’in Maccabi Tel Aviv takımında forma giyip 2000’de futbolu bırakıyor. Maccabi’deki hocası Avram Grant 2007’de Chelsea’nin başına geçerken eski öğrencisini de scout ekibinin tepesine oturtuyor. Londra’da önce yardımcı hocalığa, devamında sportif direktörlüğe yükselen Emenalo 2017’ye kadar Juan Mata, Thibaut Courtois, Kevin De Bruyne, Mohamed Salah, N’Golo Kanté, Eden Hazard ve Cesc Fabregas gibi yıldızların transferinde önemli rol oynayıp Roman Abramoviç’in en güvendiği isimlerden biri haline geliyor. Daha sonra aynı görevi iki yıl boyunca Monaco’da icra ediyor.

12 Temmuz 2023 günü ise Suudi liginin ilk futbol direktörü olduğu açıklandı. Görev tanımı ilginç: Lige gelen uluslararası oyunculardan sorumlu olacak ve kulüplerin kadro yapılandırmasına yardımcı olacak. Suudiler şu an için ligi takımlara ayırmaktan ziyade tek bir organizma gibi düşünüyor. Yurtdışından gelecek bazı uluslararası yıldızlara oynayacağı takımı seçme şansı veriliyor.

Emenalo’ya göre hedef sürdürülebilirlik ama zorlukların farkında: “En büyük sorun bugünkü hakim söylem. Suudi Ligi’nde ve Suudi Arabistan Krallığı’nda yanlış bir şeyler olduğu yönündeki ölçüsüz ve haksız söylemleri yok etmeye çalışacağız.”

Bu zorlu görev için uygun bir profil gibi görünüyor. Futbolun içinden geliyor, Afrika kökenli, ABD’de eğitim almış, İsrail ve Rusya’yla ilişkileri sağlam ve Araplara bayılıyor. Ligin halkla ilişkiler faaliyetlerinde kullanabileceği güçlü bağlantıları var. Birkaç yıl içinde FIFA’nın üst kademelerine tırmanması mümkün.

Mesaiye başladı bile. LGBT+ haklarına verdiği destekle tanınan Jordan Henderson’ın El-İttifak’a transferi epey toz kaldırmış, eşcinsel ilişkinin yasak olduğu Suudi Arabistan’ı tercih eden eski Liverpool kaptanı, insan hakları savunucuları tarafından ihanetle suçlanmıştı. Yumuşatıcı Emenalo hemen devreye girdi: “Henderson neden kendine yakışmayan bir şey yapmış olsun ki! Bence hala eşcinsel haklarını savunuyordur. Değişen bir şey yok. Ben ise kimliklere olduğu kadar ülkelerin kültürlerine de saygılıyım. Bazı ülkelerde uluorta içki içemezsiniz. Bu da öyle bir şey. Henderson serbest piyasadaki bir profesyoneldi ve kendisi için en iyi olanı yaptı.”

Emenalo son olarak 11 Ağustos’ta başlayan ilk haftayı değerlendirdi. Açılış maçından sonra dünyanın farklı yerlerindeki futbolculardan sayısız telefon ve mesaj aldığını söyledi. Anlattığına göre oyuncular sahada gördüklerinden çok etkilenmiş, organizasyonu beklediklerinin çok ötesinde bulmuş, lige katılmak istediklerini bildirmişti. Kısa süre içinde sadece istisnai oyuncuların forma giyeceği bir lig olacaklarını ifade ediyor.

ZAMANIN GÜCÜ

Suudi Arabistan’ın sporla aklanma hamlesinin nereye doğru evrileceği, Emenalo’nun başarılı olup olmayacağı belli değil. Ancak önleri açık görünüyor. Birkaç sebepten dolayı.

Birincisi, Avrupa futbolu açmazda. Premier Lig’in NBA’leşmesi, aşağı yukarı 10 elit kulüp dışında Şampiyonlar Ligi yarı finali için bile gerçekçi aday kalmaması sebebiyle kıta içi rekabet boğulmuş durumda. Avrupa Süper Ligi planı yarım kalanlar muhtemelen şu anda Suudilerin yapılanmasına bakıp, “Biz de böyle olabilirdik” diye iç geçiriyor.

İkincisi, Avrupa’da oyunculara binen yük günden güne artıyor. Yoğun fikstüre denizaşırı hazırlık turnuvaları ve milli maç angaryası da eklenince futbolcular soluk almaya fırsat bulamıyor. Arabistan ise daha düşük antrenman ve maç temposuyla oyunun kırk yıl öncesini hatırlatıyor. Üstelik aynı iş için beş, on, yirmi, elli kat fazla para veriyor. Fena bir tatil sayılmaz.

Üçüncüsü, Suudi Arabistan bütün büyük marazlarına rağmen Katar’ın aksine 32 milyon nüfuslu gerçek bir ülke ve ABD’nin aksine bir futbol ülkesi. Halkın – tabii ki erkek halkın – oyuna ilgisi sürdürülebilirlik için en büyük dinamo olabilir.

Son olarak, zamanın gücünü ve hızını hafife almamak lazım. Suudiler yıldızların yanına prestijli teknik direktörleri eklerse beklenmedik bir süratle kabul görebilirler. Bugün futbola meraklı birçok çocuk Paris Saint-Germain, Chelsea ve Manchester City gibi ‘sonradan görme’ ekipleri şanlı tarihe sahip çok büyük kulüpler sanıyor. Elbette Avrupa’nın köklü futbol geleneği ve 150 yıllık kulüpleri ile Suudilerin sonradan görme ligi denk değil. Üstelik her samimi futbolsever gibi ben de içten içe bu atılımın bir şekilde tıkanacağını düşünüyorum.

Daha doğrusu öyle olsun istiyorum. Ancak son zamanlarda buna benzer kaç öngörümün yanlış çıktığını sayamıyorum. Çünkü can sıkıcı bir gerçek karşımızda duruyor: Hakikat sonrası çağda cebiniz yeterince doluysa ve iktidarınız yeterince sağlamsa tarihi yeniden yazmak için 10-15 yıl yetiyor…

Tüm yazılarını göster