Tabip Odası: İzmir'de salgın kontrolden çıktı
İzmir Tabip Odası düzenlediği basın toplantısında, kentte günlük test pozitiflik oranlarının duyumlara göre yüzde 30 düzeyine ulaştığını ve 3 bin - 3 bin 500 kişide test pozitif saptanabildiğini belirtti. Sağlık hizmetlerinin yetersiz olduğunu İzmir'de salgının kontrolden çıktığını vurgulandı.
İZMİR - Korona virüsü salgınının hızla artış gösterdiği kentlerden İzmir'de, Tabip Odası, artan vaka sayısına dikkat çekerek alınması gereken önlemlere ilişkin basın toplantısı düzenledi.
İzmir Tabip Odası Konferans Salonu'nda düzenlenen basın toplantısına sağlık emekçilerinin yanı sıra çeşitli sivil toplum kuruluşları temsilcileri de katıldı.
DEPREMDEN SONRA İKİ KATINA ÇIKTI
Toplantıda konuşan Tabip Odası Başkanı Lütfi Çamlı, pandeminin Mart-Nisan 2020 dönemine göre bugün çok daha fazla zor ve yaşantımızı tehdit eden bir döneme girildiğini söyledi. Kısa süre önce yaşanan depremle birlikte İzmir'in çok daha özel bir zorluk yaşadığına ifade eden Çamlı, resmi makamlarca yapılan açıklamada depremi izleyen 10'uncu günde olgu sayısının depremin başladığı güne göre iki katına çıktığına dikkat çekti.
'ÖLÜM SAYILARINDAKİ ARTIŞ ENDİŞE VERİCİ'
Yapılacak ilk adımın bugünkü tabloya yönelik gerçeği yansıtan bir tanıda bulunmak olduğunun altını çizen Çamlı, şunları söyledi:
"Bu açıklamayı rakamlara, tablolara boğmak istemiyoruz ve diyoruz ki Sağlık Bakanlığı’nın güvenilirliği kamuoyunca tartışılan verilerinin bile gösterdiği gerçek şudur: Salgın şu anda bütün Türkiye’ye yayılmış ve kontrolden çıkmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın pandemi sürecini şeffaf bir biçimde yönetmemesi yüzünden gerçek olgu ve ölüm sayıları konusunda yeterli bilgimiz yoktur. Ancak bilim insanlarının saha gözlemleri ve çeşitli kaynaklara dayanarak yaptığı epidemiyolojik tahminler, bugünlerde salgın eğrisinin ilk tepe noktasına ulaştığı nisan ayına benzer ve belki de daha fazla olgu sayısıyla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Entübe edilen hasta ve ağır hasta sayısındaki artış özellikle ekim ayının üçüncü haftasından sonra gözlenen yükselme eğilimi endişe vericidir. Ölüm sayılarındaki artış da endişe vermektedir. Sağlık Bakanlığı’nın bildirimlerine göre COVID-19 hastalığına bağlı olarak kayıtlara geçen ölümler Ekim’in ikinci haftasından sonra artış eğilimine girmiştir."
HASTALAR ACİLLERDE YA DA SERVİSLERDE BEKLETİLİYOR
Gelinen noktada İzmir’de günlük test pozitiflik oranlarının duyumlara göre yüzde 30 düzeyine ulaştığını ve 3 bin - 3 bin 500 kişide test pozitif saptanabildiğini söyleyen Çamlı, hastanelerde yaşanan krizleri anlatarak salgının İzmir'de kontrolden çıktığını söyledi. Çamlı, şu bilgileri aktardı:
"Ambulanslar olguları taşımakta zorlanmaktadır. Hastanelerde mevcut servisler, yoğun bakımlar yetmiyor, yeni COVID-19 servisleri ve yoğun bakımlar açılıyor. Serviste ya da yoğun bakımda yatması gereken birçok hasta acillerde ya da servislerde bekletilip yatırılacakları yatakların 'boşalması' bekleniyor. Sadece COVID-19 hastaları değil, diğer hastalar da servis, yatak, yoğun bakım sıkıntısı yüzünden kamusal sağlık hizmetine ulaşmakta güçlük çekiyor. Hızlı tanı ve tedavinin hayati önem taşıdığı birçok hastalığın taraması yapılamıyor. İlçe Sağlık Müdürlükleri’nin ve TSM’lerin üzerine yıkılmış olan filyasyon çalışmalarında olgulara yetişilemiyor. Günlerce ilacına ulaşamayan hastaların sayısı giderek artıyor. Hastalara oldukça özellikli ve yan etkileri olan ilaçların dağıtımda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Aile hekimleri de isyan halinde. Giderek artan sayıda pozitif ve temaslı olgu izlemine yetişemiyorlar. Kısacası İzmir’de de salgının kontrolden çıktığını söyleyebiliriz. Veriler en fazla bulaşın ev içi, çalışma ortamı ve toplu ulaşımdan olduğunu göstermektedir."
'ARTIK MASKE, MESAFE, HİJYEN DEMEK SORUNU ÇÖZMÜYOR'
Kentte günlük hayatın olağan akışında seyrettiğini insanların sokaklarda, toplu yerlerde, alışveriş merkezlerinde, kafe ve restoranlarda, kıraathanelerde fiziksel mesafe kuralına yeterince uymadan, maskesiz ya da uygunsuz takılmış maskelerle dolaştığını anlatan Çamlı, toplu taşımalarda özellikle işe gidiş dönüş saatlerinde yoğun sıkışıklıklar oluştuğunu vurguladı. Salgının kontrolden çıktığı bir dönemde artık maske, mesafe, hijyen demenin bu sorunu çözmediğinin anlaşılması gerektiğini söyleyen Çamlı, salgınla mücadelenin sorumluluğunun yalnızca yurttaşa, indirgeyerek bu sorunla baş edilemeyeceğini vurguladı.
ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER
Çamlı, yapılması gerekenleri şu şekilde sıraladı;
* Genelde Türkiye, özel olarak İzmir’e ait tüm veriler kamuoyu ile şeffaf ve ayrıntılı biçimde paylaşılmalıdır. İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulları etkinleştirilmeli ve Tabip Odaları bu kurula dahil edilmelidirler.
* Bu verilerin ışığında olgu artışını engellemeye yönelik epidemiyolojik çalışmalarla gerekli tedbirler bir an önce alınmalı ve ilk adım olarak “toplumsal hareketlilik” derhal en etkin biçimde kısıtlanmalıdır. Sahadan alınan verilerin ışığında yapılacak kısıtlama temel, zorunlu ve acil hizmet üreten sektörler dışında çalışma hayatının durdurulması da olmak üzere virüsün yayılmasını azaltacak gerekli bütün önlemler hızla hayata geçirilmelidir. Alınacak önlemler en fazla zarar gören ve görecek dezavantajlı kesimlerin (çalışanlar/dar gelirli, işsiz, yoksullar, kadınlar, çocuklar, engelliler, 65 yaş üstü, sığınmacılar …vd) ekonomik ve sosyal olarak olumsuz etkilenmelerden korunmasını sağlayacak ekonomik ve sosyal destek mekanizmalarının oluşturulmasıyla birlikte/eş zamanlı yürürlüğe konmalı ve denetlenmelidir.
* Salgın mücadelesinde koruyucu sağlık hizmetleri güçlendirilmeli, birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğini artıracak şekilde organizasyonu gerçekleştirilmelidir. Filyasyon çalışmaları epidemiyoloji bilimi ışında gerçekleştirilmelidir. Bu mücadelede kamunun diğer kaynaklarının da (araç, personel) etkin kullanımı sağlanmalıdır.
* Salgınla mücadele edebilmek için daha çok merkezde, daha çok sayıda test yapılmalı; pozitif vakaların erken tanınması, etkin biçimde izole edilmesi, temaslıların karantinaya alınması sağlanmalıdır.
* Hastanede tedavisi gerekmeyen kişilerin izolasyon ve takibi için kullanıma uygun kamu pansiyon, yurt vb. ortamlar ayarlanmalı, bu konuda yerel yönetimlerle iş birliğine gidilmeli, hane içi yayılımın önüne geçilmelidir.
* Salgın ile mücadelede tüm olanaklar toplum sağlığı yararına kullanılmalı, kamu sağlık kurumlarının ihtiyaca cevap veremediği her durumda özel hastaneler Sağlık Bakanlığı’nın kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır.
* COVID-19 dışı hastaların aylardır ertelemek zorunda kaldıkları sağlık sorunları ve bu konuda yaşanan sorunlar dikkate alınarak “pandemi dışı hastaneler” belirlenmeli, pandemi dışı sağlık sorunları için başvurulabilecek güvenli alanlar yaratılmalıdır.
* Sağlık çalışanları yorgundur. Salgın ile en önde, özveri ile mücadele eden sağlık çalışanlarını korumayı öncelemeyen hiçbir ülke salgınla baş edemez. Salgının başından beri yöneticiler tarafından yapılan eşit ve adil olmayan görev dağılımı, eşitsiz ek ödemeler, sosyal ve ekonomik kısıtlılıkların yanında bir de her gün
meslektaşlarının ölümüyle moral ve motivasyonu bozulan sağlık çalışanları tükenmiştir. Nitelikli ve yeterli koruyucu ekipmana ulaşmakta zorlanan, gelecek kaygısı taşıyan sağlık çalışanları büyük sıkıntılar yaşamalarına karşın özveri ile çalışmaktadır. Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve özlük hakları hızla
düzeltilmelidir. Pandemide en az 10 kat daha yüksek bulaş riski taşıyan, hastalanan ve şimdiye kadar 160’ a yakın kayıp veren sağlık çalışanlarının desteklenmesi ve bu olayın “meslek hastalığı” olarak yasalarda yer alması sağlanmalıdır. (DUVAR)