Taekwondocu Hatice Kübra İlgün: 'Erkek sporu' diyenler şimdi çocuklarına yaptırıyor

Milli sporcu Hatice Kübra İlgün, Moskova’da gerçekleşen Taekwondo Grand Prix Finali’nde 57 kiloda gümüş madalya elde etti. Bu başarısı sayesinde 2020 Tokyo Olimpiyat vizesi alan taekwondocu, ““Ne işin var dövüş sporunda bu erkek işi” dediler. Ama ben onlara aldırmadım ve asla bırakmadım. Şu an ise hemen hemen tüm tanıdıklarım çocuklarını taekwondoya yolluyor” diyor.

Abone ol

DUVAR - Fiziksel yapısının uygunluğu sayesinde 2005 yılında taekwondo ile tanışan Hatice Kübra İlgün, “tesadüfen” dediği tanışma hikayesi ile adını başarılarla duyuruyor. “Tam benlik bir branş” dediği taekwondonun kendisine maddi ve manevi birçok katkı sağladığını söylüyor. Çok zorlu süreçlerden geçtiğini anlatan İlgün, “Malzeme, zemin, salon eksikliği gibi maddi imkansızlıklar içinden geldim. Başarılı oldukça kendime olan güvenim arttı, başaracağıma inandım. İlk başlarda küçük olan hedeflerim zaman geçtikçe büyüdü” diyor. Bu süreçte sadece maddi değil birtakım manevi zorluklardan da geçtiğini anlatıyor sporcu. “Ne işin var dövüş sporunda? Bu erkek işi” diyenlerin sözüne aldırmadığını söyleyen İlgün, kendi mücadelesiyle kalmayıp çevresini de bu spora yönlendirmeyi başarmış.

En son Grandprix Finalleri'nde 57 kiloda mücadele etti Milli sporcu Hatice Kübra İlgün. İlk turda Belçikalı rakibini altın vuruşla geçen sporcu, ikinci turda Alman rakibi Madeline Folgmann'ı  8-0 ile geçerek çeyrek finale yükseldi. Çeyrek finalde de Türkiyeli rakibi İrem Yaman ile karşı karşıya gelerek rakibini 13-10 ile geçti. İlgün böylece yarı finale yükselirken aynı zamanda 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'na katılmayı da garantilemiş oldu. Yarı finalde Amerikalı rakibi Anastasija Zolotic'i 25-22 geçen sporcu, finalde Çinli rakibi Zongshi Luo'ya ilk raundu 4-4 biten karşılaşmada 12-10 mağlup olarak Grandprix finalini gümüş madalya ile tamamladı.

İlgün ile sporculuk serüvenini ve Grand Prix deneyimini konuştuk.

Hatice Kübra İlgün

Taekwondo ile ilk olarak nasıl ve ne zaman tanıştınız?

2005 yılında okulda öğrenci seçmeye gelen antrenörüm sayesinde başladım. Zayıf ve uzun bacaklı olduğum için kendisinin dikkatini çekmişim. Taekwondoda uzun bacaklı olmak bir avantajdır. Beni keşfetti ve böylece taekwondoyla tanıştım.

‘BAŞARI BAŞARIYI GETİRDİ’

Fiziksel yapınızın uygun olması ile başlayan serüveniniz sizi nasıl bu günlere getirdi?

İlk başladığımda bu kadar büyük hedeflerim yoktu. Çok zorlu süreçlerden geçtim ve çok emek verdim. Malzeme, zemin, salon eksikliği gibi maddi imkansızlıklar içinden geldim. Başarılı oldukça kendime olan güvenim arttı, başaracağıma inandım. İlk başlarda küçük olan hedeflerim zaman geçtikçe büyüdü.

Taekwondo hangi özellikleriyle sizi cezbetti?

Aslında tamamen tesadüfen karşıma çıkmasına rağmen başladığım günden beri tam benlik bir branş olduğunu düşünüyorum. Küçükken çok kavga ederdim ve bu spor sayesinde enerjimi antrenmanda harcıyordum. Ayrıca çok disiplinli bir branş. Salona girerken ve çıkarken bayrağa, antrenörümüze selam veriyoruz. Hayatımı tamamen düzenledi diyebilirim.

‘HAYATIMI TAEKWONDO’YA GÖRE AYARLIYORUM’

Nasıl katkıları oldu hayatınıza?

Maddi, manevi birçok katkısı oldu tabii ki. Sosyal yaşamını ve hayatını tamamen taekwondoya, antrenmanına ve maçına göre ayarlıyorsun. Belli bir prestije sahipsin. Eğitim öğretim yönünden de üniversiteye girişte ekstra puan alıyorsun. Milli sporcu olduğum için aynı zamanda burs imkanı veriliyor. Her şeyi yiyemediğimiz için sağlıklı bir şekilde beslenmemize de yardımcı oluyor.

Bir kadın olarak dövüş sporuyla uğraşıyor olmanız nasıl karşılandı, karşılanıyor?

Ben sporcu bir aileden geliyorum. Babam aynı zamanda futbol antrenörüydü. Ama akrabalarım ve çevremdeki diğer insanlar, “Ne işin var dövüş sporunda bu erkek işi”, “Okulundan evine git” dediler. Ama ben bunlara aldırmadım ve asla bırakmadım. Şu an ise hemen hemen tüm tanıdıklarım çocuklarını taekwondoya yolluyor.

Nasıl bir çalışma disiplininiz var?

Belli bir programım var ve buna uyuyorum. Maç dönemleri bir gün çift bir gün tek antrenman yapıyorum. Sadece pazar günleri tam dinleme yapıyorum. Bunun dışında her gün antrenman yapmak zorundayım. Bir antrenmanım 2 ila 2 buçuk saat arası değişiyor.

Ülkeyi dünyada temsil eden bir sporcu olarak yeterince tanındığınızı düşünüyor musunuz?

Tüm sporcu arkadaşlarım gibi ben de ülkemi temsil etmek için dünya çapında müsabakalara giriyorum ama maalesef tanınmıyoruz. Bir futbol kadar ilgi görmüyoruz. Oysa ki hepimizin amacı aynı. Hepimiz aynı bayrak için çabalıyoruz.

'BİZ DE GEREKLİ DEĞERİ GÖRMEK İSTİYORUZ'

Peki size sunulan olanaklar yeterli mi? Şöyle olsa daha iyi olurdu dediğiniz şeyler var mı?

Şu anki destek, çalışma olanaklarımız çok iyi. Tek eksiğimiz tanınmıyor olmamız. Biz de gerekli ilgiyi, değeri görmek istiyoruz.

‘KADIN TAKIMI OLARAK EN İYİLER ARASINDAYIZ’

Bu sporda Türkiye dünyaya göre nerede?

Kadın takımı olarak dünyada en iyi ülkeler arasında yer alıyoruz. Ve 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda ilk kez kadın takımı olarak tam kadro katılacağız. Bu bizim için büyük gurur. Eminim ki bizden sonra gelecek sporcu kardeşlerimiz de ülkemizi daha iyi yerlere getirecektir.

Grandprix Finalleri’nde gümüş madalya elde ettiniz. Bu başarı sizin için ne ifade ediyor?

Tabii ki hedefim altın madalya kazanmaktı. Ama gümüş madalya almak benim için 2020 Olimpiyatları’nı garantilemek anlamına geliyordu. Olimpiyatlarda 57 kg’da ülkemi ben temsil edeceğim. Bu yıl 4 Grand Prix Müsabakası yapıldı ve ben 1 altın 2 gümüş ve 1 bronz madalya kazandım. Böylece ard arda yapılan Grand Prix müsabakalarında madalya alan ilk Türk taekwondocu oldum.

.

Nasıl bir yarıştı? Sizin bakışınızla da dinlemek isteriz.

Çok iyi müsabakalardı. Performans olarak kendimi çok iyi gördüm. Evet tabii ki eksiklerim var ve bunları gördüm, şimdi bunlara yöneleceğim. Finale kadar çok iyi geldim ve finali de kıl payı 12-10 skorla kaybettim.

‘OLİMPİYATLARDA ALTIN HEDEFLİYORUM’

Bu yarış sayesinde olimpiyat kotasını alarak hedefinize bir adım daha yaklaştınız. Bundan sonraki süreç sizin için nasıl gelişecek?

Benim için çok önem arz eden bir maçtı. Evet, olimpiyatları garantiledim ve her şey asıl şimdi başlıyor. Gerek yurt içi gerek yurt dışı kamplarımız olacak. Daha sıkı çalışıp rakiplerimi tek tek analiz edip olimpiyatlarda altın madalya almayı hedefliyorum.

Önümüzdeki projeleriniz neler?

Antremanlarıma devam edip daha sistemli çalışacağım. Uluslararası müsabakalarda dövüşerek kendi performansımı analiz edeceğim. Daha sonra bir Avrupa Şampiyonası olacak. Ondan sonra da olimpiyatlarda boy göstereceğim. İnşallah orada da tek hedefim takım arkadaşlarımla başarıya ulaşmak.

Spor dışında nelerle uğraşıyorsunuz?

Spor dışında daha çok dinlenmeyi tercih ediyorum. Ama vaktim varsa bowling oynamayı, sinemaya gitmeyi ve alışveriş yapmayı severim.