Gazete Duvar okuyucularından biriy(d)im.
Yedi Şubat 2017 tarih, 686 numaralı KHK ile kamu hizmetinden atılmamla başlayan süreç tahmin edilebileceği gibi on binlerce insanın olduğu gibi benim de hayatımı önemli ölçüde etkiledi.
Hekimlik mesleği bizlere hayatımız boyunca insanlarla yüz yüze temas kurmayı ve ortalamanın çok üzerinde telefon görüşmesi yapmayı bir anlamda şart koşmuştu ama bu süreç içerisinde bunu daha yoğun yaşadım.
Hayatımın bir parçası oldu.
Çok sayıda KHK’lıda olduğu gibi Gazete Duvar işimi haksız yere kaybetmemle çok yakından ilgilenen ve bunu duyuran en önemli yayın organlarından biri oldu.
Bunu elbette ki meslek pratikleri, etik ölçüler ve hakkaniyet çerçevesinde yaptılar.
Yanlış anlamaya yol açmayacağından emin olarak öncelikle bunun için “teşekkür etmek” isterim.
Biz KHK’lılar işlerimizden atıldığımız günden itibaren hayatımızla ilgili plan yapmak şöyle dursun hayatlarımızın peşinde koşan, hayatı bir türlü ucundan da olsa yakalayamayan insanlar olduk.
İsteyerek veya istemeyerek çok farklı işler peşinde koştuk; koşuyoruz.
Hem profesyonel hem de amatör anlamda.
Bir yandan serbest hekimlik yapmaya çalışırken diğer yandan Hak ve Adalet Platformu, Adalet Zemini, Yan Yanayız Bir Aradayız gibi sivil inisiyatiflerde yer aldım.
Adalet Yürüyüşü'nü Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile baştan sona KHK’lılar için yürüdüm.
Mesleğimin de bir parçası olduğu için yürüyüş boyunca Kılıçdaroğlu’nun doktorluğunu üstlendim.
Bu arada son on beş ayım görsel ve yazılı medya ile çok yakın ilişki içerisinde geçti.
Önceleri medyanın bir parça konusuydum, daha sonra Artı TV’de değerli meslektaşım ve arkadaşım Sayın Kadir Gökmen Öğüt ile bir sezon haftada bir yayınlanan “45+45” programını yaptık; şimdilerde yorumcu olarak davet ediliyorum.
Mesleğim gereği hazırladığım tıbbi makaleler bir yana özellikle siyaset ve düşünce alanlarında çok sık olmasa da eskiden beri yazardım.
Daha çok okurdum ve okurum.
Gazete Duvar'da köşe yazarlığı ise benim için yeni ve daha farklı bir uğraş alanı oldu.
Bu fırsatı veren “Duvar Ailesi”ne teşekkür ediyorum.
Email adresime gelen bütün eleştirileri dikkatle okudum ve özenle cevapladım.
Erken seçim kararı alındıktan sonra iş yüküm oldukça ağırlaştı.
Yazılarımı da aksattım.
Özür dilerim.
Sürcülisan ettiysem affola.
Bu usul hakkında.
Esastan savunduğum fikirler ise elbette ki tartışmaya açıktır ve tartışmaktan memnuniyet duyarım.
Şimdi seçim zamanı ve ben kendimi milletvekili adayı olarak buldum.
Halkımız teveccüh gösterir ve TBMM’ye gönderirse üzerime düşeni yapmaktan başka bir derdim olmaz.
Diğer halde de halkımız sağolsun.
Tam köşe yazarı olmaya çalışıyordum ki olaylar böyle gelişti.
Köşemi zorunlu olarak bırakıyor, Duvar Ailesi’ne ve değerli okuyucularımıza teşekkür ediyorum.