Tanrıkulu, Demirtaş'ın AİHM'deki duruşmasını anlattı
HDP'nin önceki dönem Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tutukluluğuyla ilgili dava, bugün Strasbourg'daki AİHM Büyük Daire'de görüldü. 3'ü yedek yargıç olmak üzere toplam 20 yargıçtan oluşan Büyük Daire, duruşmada hem Türkiye hükümetini hem de Demirtaş'ı temsil eden avukatları dinledi. Duruşmayı izleyen CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, duruşmaya dair izlenimlerini anlattı.
DUVAR - HDP'nin önceki dönem Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ndeki (AİHM) duruşması bugün sona erdi. Duruşmada hem Demirtaş'ın avukatları hem de hükümet tarafından tutulan Alman avukat Stefan Talmon konuştu. Ayrıca duruşmayı HDP'den de bir heyet izlerken 6 hükümet temsilcisi de duruşmada yerini aldı. Davayı izleyen CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, duruşmada Türkiye'ye yönelik sorulan soruların çoğunun Alman avukat Stefan Talmon'un yanıtladığını söyledi.
Sezgin Tanrıkulu, davaya 3'üncü müdahil olarak katılan Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri'nin söz aldığını ve davaya katılma gerekçelerini açıkladığını söyledi. T24'ten Gözde Yel'e konuşan Tanrıkulu, Konsey adına katılan Komiser'in konuşması hakkında, "Türkiye'deki insan hakları konusunda yargının durumuyla ilgili görüşler paylaştılar. Özellikle gazetecilerin, siyasetçilerin, akademisyenlerin davalarıyla ilgili taraflı davranıldığını gözlemlediklerini söyledi. Türkiye'de adil ve dürüst bir yargılama ortamının bulunmadığını ifade ettiler" dedi.
Tanrıkulu, yargıçların dava dosyasıyla ilgili taraflara soru yönelttiğini ve bu soruların özellikle 'dokunulmazlığın kaldırılması ve ifade özgürlüğü arasındaki ilişkiyi, terörün tanımı ve bununla ilgili düzenlemeleri' kapsadığını söyledi. Sezgin Tanrıkulu hükümeti temsilen avukatların savunma çerçevesiyle ilgili şunları söyledi: "Demirtaş'ın tutuklandığı zaman, ortada makul şüphelerin olduğunu, dokunulmazlığın Anayasa'ya uygun bir şekilde kaldırıldığını, mahkemelerin adil ve dürüst yargıladığını söylediler. Ayrıca, mahkeme tarafından Demirtaş için verilen ihlâl tespitinin de yerinde olmadığını savundular. Mahkeme bir ihlal kararı vermişti. Ancak dokunulmazlık ve ifade özgürlüğü konusunda bir şey söylenmemişti. İhlâl kararını veren mahkeme, Demirtaş'ın tutuklandığı zaman, 'Demirtaş için makul nedenlerle tutuklanabileceğine' dair bir görüş ortaya koymuştu. Sonrasında ise 'Demirtaş makul gerekçelerle tutuklandı ama tutukluluk devamının hâli konusundaki gerekçeleriniz yetersiz' denilerek ihlâl kararı verildi."
'MİLLETVEKİLLERİ SAVUNMA İMKANLARINDAN YOKSUN KALDI'
Tanrıkulu, Demirtaş'ı temsilen avukatların savunma çerçevesiyle ilgili de şunları aktardı: "Demirtaş'ın tutuklanmasıyla ilgili hiçbir makul gerekçe olmadığını söylediler. Mahkemenin bu konuda bir ihlâl tespiti yapmasını istediler. Bu hem Demirtaş'ın devam eden yargılamaları bakımından hem de tahliye olduğu dava bakımından önemli bir ayrım. Parlamenterlerin, parlamentoda ve parlamento dışında söyledikleri sözlerden dolayı soruşturulamayacakları Anayasa'da yazılı. Eğer dokunulmazlık kaldırılırsa, bu, parlamenterlere savunma hakkı verilerek yapılmalı. Oysa, 2016 yılında Dokunulmazlıklar Kanunu kaldırıldı. Anayasada parlamenterlere verilen güvence yok edilerek, hiçbir prosedüre uyulmadan bir kanun maddesiyle kaldırıldı ve milletvekilleri kendisini parlamentoda savunma imkanlarından yoksun kaldı."
Tarafların soruları cevaplamasının ardından mahkeme başkanının oturumu kapattığını belirten Tanrıkulu, heyetin kararla ilgili müzakere yürüteceğini, bugünkü sorular ışığında alınacak kararın da daha sonra paylaşılacağını söyledi.
Tanrıkulu, Büyük Daire'nin önceki kararlarını açıklamalarından hareketle, "Kararın en az 2 ay sonra açıklanacağını düşünüyorum" yorumunu yaptı.