Tarımın başlangıcı bildiğimiz gibi olmayabilir

Natufian hayatını gösteren yeni resimler, tarımın nasıl başladığına dair popüler fikirlere gölge düşürüyor. Bölgede yapılan araştırmayla ilgili makalenin yazarlarından Tobias Richter, "Teoriye göre, bereketli hilal içinde yer alan bölgelerde, nüfus arttıkça avcı-toplayıcı hayat zorlaştı ve insanlar tarıma yöneldiler. Ben kişisel olarak tamamıyla böyle olduğundan emin değilim” diyor.

Abone ol

Jen Viegas*

Natufian hayatını gösteren yeni resimler, tarımın nasıl başladığına dair popüler fikirlere gölge düşürüyor.  Yaygın kabul edilen teoriye göre, bereketli hilal içinde yer alan bölgelerde, nüfus arttıkça avcı-toplayıcı hayat zorlaştı ve insanlar tarıma yöneldiler. Kopenhag Üniversitesi’nde Profesör ve araştırmanın yazarlarından biri olan Tobias Richter  “Ben kişisel olarak tamamıyla böyle olduğundan emin değilim,” diyor.  Richter şöyle devam ediyor: “Elimizdeki bulgular, Natufian kültürünün kesinlikle yerleşim alanları anlamında çok çeşitli olduğunu ve bitkileri temin etme konusunda bir ekonomi yarattıklarını gösteriyor. Ayrıca, tarihsel bulguları kaçınılmaz sonuçlar olarak yorumlamak sorunludur.”

Yüksek kalite restoranlarda genelde zor bulunan yabani mantarlar, susuz tarım ürünleri ya da taze dallardan elde edilen baharatlar pahalıya malolur. Bu gibi ürünler, çoğunlukla Berkeley’in meşhur Chez Panisse’inin alt katında içinizi ısıtan bir şömine manzarası karşısında yemek yiyen müşterilerin masalarını süsler.

Yakın Doğu’da tarım devrinden çok önceleri, kimi avcı-toplayıcı toplulukların benzer keyiflere sahip oldukları ortaya çıktı. Ürdün’de 12 bin  ilâ 14 bin 600 arasında bir yaşa sahip olduğu düşünülen ve uzun yıllardır üzerinde çalışmalar süren bir kazı alanında, çeşitli taş binaların kalıntıları, bir şömine, kimi sanat eserleri, taş aletler ve sağlıklı bir beslenme düzenine işaret eden kimi yiyecekler bulundu.

YERLEŞİK HAYATA GEÇEN İLK TOPLULUKLAR HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER

Amman’ın kuzeydoğusunda yer alan Shubayqa 1 isimli kazı alanına dair bulgular, Scientific Reports adlı dergide yayınlandı. Araştırma, toplayıcılıktan tarıma geçişe ışık tutmanın yanı sıra, insanlık tarihinin bu önemli döneminde orada yaşayan Natufian (tarım öncesinde yerleşik hayata geçen topluluklar) kültürüne dair de önemli bulgular ortaya çıkardı.

Tobias Richter, “Natufian kültürü bu blok taştan yapılma binalarla karakterize olmuştur. Dünyadaki bilinene en eski kültürlerden biri,” diyor.

Oval biçimli, yarısı toprağın altında kalan yapının taşlarla döşenmiş bir zemini bulunuyor. Yapıyı inşa edenler yine taşları dizerek bir de taş ocak yaratmışlar.” Richter “Ayrıca 14 bin yıl önce köpekleri evcilleştirmişler, bu kültür, köpeklerin ne zaman evcilleştiğine dair en önemli bulgulardan biri,” diyor.

Dünyadaki en eski yaşam formu bulundu

Richter’e göre Natufianlar sanat eserleri üreten ilk toplumlardan biri. Genellikle yontulmuş kemikler, dizilmiş ve yontulmuş taşlar kullanıyorlar. Aynı zamanda yüksek sayıda öğütme ve dövme aletleri yaratmışlar.

Richter ve takımı, Shubayqa 1’in farklı katmanlarından yirmiden fazla bulguyu tarihlendirerek, kazıyı dünyadaki en iyi tarihlendirilmiş Natufian kazısı haline getirdiler. İsrail’in Weizmann Bilim Enstitüsü’nden Elisabetta Boaretto’nun yönettiği kazı, kütle spektometresi ile bir bulgudaki carbon-14 (tarih ölçüm) seviyesini tek bir atoma düşürebiliyor. Bu ve diğer araştırmalar, Natufianların bugünkü İsrail, Lübnan, Suriye ve Ürdün’de, yani çoğunlukla Levant olarak bilinen bölgede yaşadıklarını gösteriyor. Daha önce Natufianların ilk olarak Carmen Dağları ve Celile’ye yerleştikleri düşünülüyordu. Yeni araştırma, Natufianların aynı anda birkaç farklı bölgede yerleştiklerini ve farklı yaşam alanlarına uyum sağlama konusunda başarı sağladıklarını gösteriyor.

İlginç şekilde, Afrika’dan yola çıkan ilk göçmenlerin bazıları Levant’a gitmişler. Belki de bölgedeki zengin bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliği buna sebep olmuştu. Bu nedenle, bugün bölgedeki bazı insanlar Natufian köklerden geliyor.

“Natufianlarda bulunduğunu bildiğimiz bazı genetik özellikler bugün bazı modern Avrupa topluluklarında ve bazı Kuzey Afrika topluluklarında bulunuyor,” diyor Richter.

DİNLERİN CENAZE RİTÜELLERİ NATUFIANLAR'DAN

Levant, daha sonra dünyadaki en büyük üç dinin de yükselişine ev sahipliği yaptı. Üç dinin de en erken kökenlerinin Natufian kültüründe bulunduğu düşünülüyor. Richter bu, insanların ölülerini gömdüklerini ve çoğu zaman ölülerle birlikte kimi eşyaları da gömdüklerini ifade ediyor.

“Kimi araştırmacılar bu bulguların Natufian kültüründe kimi ritüelleri gerçekleştiren şaman benzeri dini liderler olabileceğine dair kanıt olduğunu söylüyor,” diyor Richter. "Açık olan, Natufianların karmaşık bir sembolik kozmoloji geliştirdikleri ve ölülerine saygı ile yaklaştıkları.”

Beslenme şekilleri de aynı şekilde karmaşık. Shubayqa 1’de ve diğer Natufian kazı alanlarında bulunanlar, bu insanların nasıl kuş, gazel ve diğer hayvanları avladıklarını gösteriyor. Ayrıca yumruköklü nişastalı besin maddeleri bulunmuştu. Yumrukökler (patates ve benzeri, yumru şeklindeki bitkiler) lifli oldukları için soymak ya da öğütmek gerekiyor ancak yemeklere tatlı bir aroma katıyor.

“Yumruköklere ek olarak, çok çeşitli yabani bitkilere, örneğin turpgillerden kimi sebzelere, kimi tahıllara ve baklaya ilgi göstermişler,” diyen Richter, ekibinin Natufianların beslenme alışkanlıkları ile ilgili ayrı bir araştırma yürüttüğünü söylüyor.

Bilim insanları henüz tarımın ilk nerede başladığından emin değiller. Hangi kültürün bu yeni hayat tarzını benimseyerek insanlığın kaderini sonsuza kadar değiştirdiği bilinmiyor. Natufianlar ilk çiftçiler olabilirler ama bu gizemi çözmek için daha fazla kanıt gerekiyor. Cevaplar Richter ve ekibinin araştırmasında gizli olabilir. O ve ekibi bugünlerde Shubuqya 6 adı verilen yeni bir alan üzerinde çalışıyorlar. Bu bölge Shubuqya 1’in yaklaşık 800 metre doğusunda. Richter bilim köylerin inşa edildiği, hayvanların gıda olarak kullanıldığı ve tarım yapılan neolitik hayat ile avcı-toplayıcı topluluklarda bitkilerin nasıl kullanıldığını araştırdıklarını söylüyor.

* Yazının aslı Seeker sitesinde yayınlanmıştır. (Çeviren: İdil Karşıt)