O gün, lise takımın basketbol finali vardı. Takımının en yetenekli oyuncusunun babası, kendi gerçekleştiremediği hayalini oğlunun gerçekleştirmesini, futbolcu olmasını, istiyordu. Bu yüzden basketbol takımını bırakması konusunda baskı yapıyordu oğluna. Maç günü evlerinin önüne lise basketbol takımının hocası geldi. O olmazsa final maçını kazanamayacaklarını biliyordu. Yalvar yakar Selmet Bey'den oğlunu maça göndermesini istedi. Selmet Bey, "Son kez" sözünü alarak oğlu Hakan'ı maça gönderdi. Finalden zaferle döndü Hakan ve lise takımı. İlerleyen yıllardaki kupa koleksiyonun ilk parçası bir basketbol kupasıydı.
Can Bartu'nun sporcu olarak aktif olduğu döneme benzer bir dönemde olsaydı, Hakan Şükür de muhakka Bartu gibi gün içinde parkelerden yeşil sahalara uzanan ikili sporculuk kariyeri geçirebilirdi şüphesiz.
SAKARYA'DA PARLADI
Balkan göçmeni bir ailenin oğlu olan Hakan Şükür, 1987'de ilk resmi maçına çıktı Sakaryaspor'la. Aykut Kocaman, Oğuz Çetin, Engin İpekoğlu, Turhan Sofuoğlu gibi oyuncuların yer aldığı efsane Sakaryaspor'un bir parçası olarak 18 Mayıs 1988'de futboldaki ilk kupası, Türkiye Kupası'nı kaldırdı. Ertesi sezon Fenerbahçe 'yağması'na maruz kalan Sakaryaspor, Aykut ve Oğuz'un İstanbul'un yolunu tutmasıyla çöküşe geçer, 1989/90 yılında da lige veda etti, Hakan Şükür de Bursaspor'un yolunu tuttu.
İlk sezonunu takımın en golcü 2. oyuncusu olarak bitirdi. İkinci sezonunda Bursaspor'un ligdeki ilk golüne imzasını attı Fenerbahçe karşısında. Takımın hocası Dorde Milic'le yıldızı pek barışık olmayan Şükür esas çıkışını Yılmaz Vural'ın takıma gelmesiyle yapar. Vural'lı Bursaspor Türkiye Kupası finalinde Trabzonspor'a kupayı kaybetse de Başbakanlık Kupası'nda Fenerbahçe'yi Hakan Şükür'ün de golüyle 3-1 yener ve Şükür 2. kupasını kazanır futbolculuk kariyerinde.
TARTIŞMALI YILLARIN BAŞLANGICI
Aynı dönemde de Genç Milli Takım'ın yıldızıdır. Büyük takımların da gözdesidir. Trabzonspor ve Fenerbahçe'nin büyük paralar önermesine karşın, çocukluğundan beri tuttuğu takım Galatasaray'ı tercih eder. Galatasaray'daki yıllarını tek tek anlatmaya gerek yok. İstanbul'daysanız ve bir de golcüyseniz her adımınız her gün gazeteler tarafından takip edilir yazılır çizilir. Fakat Galatasaray sonrası yılları futbolculuğu kadar futbol dışı konularla da gündemdeydi Hakan Şükür.
Televizyon kanallarının özelleşmesiyle birlikte gelmiş geçmiş en kaliteli ve en eğlenceli spor magazin programı Televole'de yaptığı, rahmetli Kemal Sunal'ın can verdiği Hababam Sınıfı serisindeki İnek Şaban karakteri taklidi yapıştı üzerine. Bugün bile adı geçtiği zaman 'Şaban' denmesi o zamandan kalmadır. Önündeki Torino eki ise kariyer basamaklarını hızlıca tırmandığı yıllarda Torino takımına transfer olmasındandır. 'Kral' lakabını henüz o dönemlerde edinememişti ve 'Torinolu Şaban' ilk lakabıydı.
CEMAATÇİ GRUPLAŞMANIN ÖNCÜSÜ
1995 yılında Torino'ya gitmeden evvel, 1999 yılındaki 17 Ağustos depreminde hayatını kaybeden Esra Elbirlik ile evlendi. O nikahta, Hakan Şükür'ün bugün 'siyasi' açıdan bulunduğu yerin en net özetini ortaya koyan fotoğraflardan biri çekildi. Nikah şahidi Fethullah Gülen'di. Nikahı kıyan da dönemin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dı. Hepsi oradaydı!
Hakan Şükür'ün, Galatasaray takımının içindeki 'cemaatçi' oluşumu ve dolayısıyla gruplaşma yarattığı sürekli gündeme geldi. Hakan Şükür gibi Gülen Cemaati'ne yakınlığını itiraf eden yoktu, inkar eden de yoktu. Aynı konu Milli Takım için de geçerli elbette. 2002'de Japonya ve Güney Kore'nin ev sahipliğindeki Dünya Kupası'ndaki, cuma namazına gidenler, cuma namazına gitmeyenler ayrışmasının yaşanmasındaki en büyük pay sahibiydi Şükür. Son günlerde Galatasaraylı futbolcuların ortaya çıkan Fethullah Gülen'le sohbet ettiği görüntüler de bunu kanıtlıyor ki görüntüler yokken de bilinmekteydi bu durum. Ancak şu da bir gerçek ki, bu tartışmalara gerekli cevabı sahada verdi futbolcular. Bu konuyu ve kazanılan başarıları tartışmak boşa kürek çekmek olur.
Türk futbol tarihinde gerçekleştirdikleri tekrar edilmesi kolay olmayan başarılarla ve kırılamayacak rekorlarla dolu Hakan Şükür'ün. Dünyanın en iyi futbolcuların biri olduğu da kazandığı ödüllerle tartışılamayacak bir gerçek. Dünya Kupaları tarihinin en erken golünü atması, Euro 2000'de Belçika maçındaki yükselişi, Bologna maçında havada asılı kalışı, Leeds United maçında kariyerinde attığı en zor gol, Inter ve Parma formalarıyla başardıkları, UEFA Kupası'ndaki penaltı golü, Cesar Prates'in şutunu bilinçli(!) şekilde Fenerbahçe kalesine yönlendirmesi, Ramazan Ayı'nda dini vecibe olarak gerçekleştirdiği oruç tutmasıyla birlikte paralel(!) olarak gol orucuna da girmesi Şükür'e dair unutulmayacak bir kaç kariyer ânı.
'BEN BİLMEM BÜYÜKLERİM BİLİR'
Milletvekili seçilmesi de futbolculuğu kadar tartışıldı. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin zor geçmesi ön görülen seçimlerde oy hamlesi olarak sahaya sürüldü. Bildik bileli siyasetle herhangi bir bağı olmayan bir futbolcuydu Hakan. Bu konular hakkında fazla konuşmazdı, bu açıdan bir Kemalettin Şentürk değildi, Metin Kurt hiç değildi. Siyasetten pek anlamadığını da, “Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve BDP’li milletvekillerinin Meclis’e gitmeme kararı almasını” nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, verdiği “Gündemi takip edemedim. Böyle bir durum varsa bu yargının ve Yüksek Seçim Kurulu’nun aldığı bir karar. Bunun değerlendirmesini bizim büyüklerimiz, bakanlarımız, tecrübeli büyüklerimiz yapıyordur. Ben bu konuda henüz erken olduğu için bir şey söylemek istemiyorum” cevabıyla ortaya koymuştu.
İSTİFA DEĞİL, SİYASİ GOL
Siyasetten pek anlamıyordu ama aktif futbolculuk kariyeri dışında en çok etki bırakan golünü 16 Aralık 2013'te, Adalet ve Kalkınma Partisi'nden istifa ederek attı. Net bir siyasi goldü bu Adalet ve Kalkınma Partisi ağlarına atılan. Kafa vuruşlarında top yükselişi ve zamanlaması müthiş olan Şükür'ün istifasındaki zamanlama da mânidardı. 17 Aralık'ta neler olduğunu hepimiz biliyoruz 'babacım'. İstifa mektubunda ana gerekçe olarak partinin dershaneler hakkında aldığı tavrın kendisini rahatsız ettiğini kaleme almıştı Şükür. O günlerde dershaneler üzerinden Gülen Cemaati'ne karşı başlatılan 'savaş' sürecinde Recep Tayyip Erdoğan'ın Fethullah Gülen için söylediklerinden rahatsızlığını dile getiriyordu Hakan Şükür. O istifa mektubuyla 'dershane tartışması'nda duracağı yeri ilan etmişti.
Hakan Şükür'ün içinde bulunduğu durum, iki takımın da (üstelik birlikte forma giydiği dönemler de var) formasını giyen bir futbolcunun "Damarımı kesseniz .... renklerde akar" açıklaması üzerine eskiden aynı formayı terlettiği takım mensuplarının karşı atağa geçmesinden başka bir şey gibi durmuyor. Tüm mal varlığına el konulan, Hocaefendi'nin en golcü oyuncusu Şükür'ün bundan sonrasında ne tür bir taktikle sahaya çıkacağı merakla konusu. Rakip yarı alanda baskıyla mı, yoksa savunmaya çekilip rakibin zayıf anını bekleyerek mi gole gidecek ya da gole gidebilecek mi bekleyip göreceğiz.