Tayfun Kahraman kötü muameleyi anlattı: 'Şok ediciydi, onur kırıcıydı'

Cezaevi aracında kötü muameleye maruz kalan Gezi tutuklusu Tayfun Kahraman, "Tansiyonum yükseldi, gözüm karardı, parmaklarım uyuşmaya başladı. Şok ediciydi. Onur kırıcıydı. Sebebini bilmiyorum" dedi.

Abone ol

DUVAR - Gezi Parkı eylemleriyle ilgili davada 18 yıl hapis cezası verilen şehir plancısı Tayfun Kahraman, MS rahatsızlığı nedeniyle hastaneye götürüldüğü sırada cezaevi aracında uğradığı kötü muamele hakkında konuştu.

“En büyük işkence, suçsuz olduğunu bile bile hapiste tutulmak. Özgürlüğüm, sağlığım, çocuğumun en güzel yaşlarından her gün yeni bir gün kaybediyorum. Israrla ve inatla ‘benim somut olarak suçum ne?’ sorusunu soruyorum ve cevap alamıyorum” diyen Kahraman, Sözcü'den Fırat Fıstık'a şunları söyledi:

'GEVŞETMESİNİ BEKLERKEN DAHA ÇOK SIKTI'

“28 Ağustos 2024’te kontrole giderken, her şey baştan itibaren tuhaf ilerledi. Günün başından itibaren, tuhaflıklar başladı. İlk başta yola çıkarken normalden çok daha sıkı kelepçelediler. Ben de nazikçe görevli personele “kelepçenin çok sıkı olduğunu, bunun sağlığımı olumsuz etkileyebileceğini” ilettim. MS hastası olduğumu, normal insanlarla aynı kan değerlerine ve kas yapısına sahip olmadığımı, kullandığım ilaçlar sebebiyle kan değerlerimin düşük olduğunu ve darbelere karşı daha hassas olduğumu açıkladım. O da ne yapacağını amiri olan astsubaya sordu. Ben gevşetmesini beklerken kelepçemi daha çok sıktı. 25 dakika boyunca o şekilde canım acıyarak gittikten sonra molada bileklerimde morarma oluştuğunu görünce ancak gevşettiler kelepçeyi.

Benden FETÖ’cü diye bahsettiler ve tutanakta FETÖ/PDY hükümlüsü yazdılar. Oysa ben FETÖ/PDY tarafından hazırlanan iddianame ve uydurulan deliller ile yargılandım. Çok defa anlattık bunu. Ömür boyu karşı olduğum, bizi buraya göndermek için kumpas kurmuş, delil uydurmuş bir yapıyla anılmak, büyük hakaret.

'HASTANENİN İÇİNDE SÜRÜKLEYEREK GÖTÜRDÜLER'

Hastanede muayene sırasında normalde jandarma dışarıda bekler. Zaten gittiğimiz hastanedeki oda üst katta, öyle kaçacak bir yer yok. Kaldı ki defalarca gelmişim ve hiçbirinde jandarma yoktu odada. Bu sefer onlar da muayeneye eşlik edeceğiz dediler. Sanırım doktorları baskı altına alarak tutanak tutulmasını engellemek istediler. Ancak, doktor kollarımdaki izleri görerek tutanak tuttu. Görevini yaptı. Sonra benim kelepçemi yine daha fazla sıktılar, hastanenin içinde resmen sürükleyerek götürdüler.

'TANSİYONUM YÜKSELDİ, GÖZÜM KARARDI'

Daha sonra başka bir mahkumu başka bir hastaneye götürdüklerinde cezaevi aracını öğle güneşinde, ağustos sıcağında bıraktılar. Zaten havasız olan aracın içinde dakikalarca o güneşin altında bekletildim. Tansiyonum yükseldi, gözüm karardı ve parmaklarım uyuşmaya başladı. Cezaevine döndükten sonra olanları avukatlarımla ve eşimle paylaştım. Bunun üzerine konu kamuoyunda duyuldu. Aynı gün soruşturma başlatıldı. Ancak bildiğiniz gibi Kaymakamlık soruşturmayı engelledi. Avukatlar gerekli itirazları yaptı. Sonucu bekliyoruz.

3 yıla yakın süredir tutukluyum ve o güne kadar sistematik bir eziyete uğramamıştım. Şok ediciydi. Onur kırıcıydı. İnsanlığımı sorgulatır bir muameleye maruz kalmak, özellikle acı çekmem için çaba gösterilmesi ve bunu ciddi sağlık sorunları yaratacaklarını bilerek yapmalarına gerçekten şaşırdım. Bir insanın bu tip şeyleri yapacağına ihtimal vermezdim. Sebebini bilmiyorum. Ancak böyle bir şeyin makul bir sebebi olamayacağını biliyorum. Bu muamele sadece bana değil hiçbir insana yapılmamalıdır."

(ALINTI)