Tek neden beslenme değil

Kilo aldığınızda bedeninizdeki değişimi fark edersiniz. Ancak kilo almak sadece fiziksel görüntüyle bağdaştırılmamalı.

Abone ol

DUVAR - Kilo vücudunuzdaki pek çok olumsuzluğun da göstergesidir. Örneğin; bel çevresi kadınlarda 80 cm, erkeklerde 94 cm değerini geçtiğinde tehlike çanları çalıyor demektir. Bu vücuttaki yağ oranının artmaya başladığının kanıtıdır. Vücuttaki yağ oranı hakkında bilgi edinmek için kullanılabilecek birçok yöntem olmakla beraber pratikte en sık kullanılanlar; bel çevresi ölçümü, bel / kalça oranı, kol derisi kıvrımı kalınlığının ölçülmesi, vücut kitle indeksi değerinin kullanıldığı formüllerle ölçüm, ‘biolelectric impedance analysis’ tekniğine dayanan tartı aletleriyle ölçümdür. Acıbadem hastanesi yağlanmaya neden olan etkenleri sıraladı.

Yağlanmayı önlemek mümkün mü?

Vücutta yağ oranının artması önemsenmelidir. Zira damarlar ve kalp başta olmak üzere karaciğer ve diğer organların çevresinde yağ birikmeye başlar. Damarlar ve iç organların çevresinde yağ birikmesi öncelikle kalp ve damar hastalıkları, şeker hastalığı, hipertansiyon olmak üzere kanser ve başka hastalıklara da yol açabilir. Yağlanmayı önlemek için öncelikle düzeltilebilir faktörlere dikkat edilmesi gerekir. Yani düzenli ve sağlıklı beslenme, hareketli olma gibi faktörlere dikkat edilmeli. Bu önlemlere rağmen devam eden sorun halinde hekime başvurulduğunda ek olarak ilaç tedavisi, kesin gereklilik halinde ise bazı cerrahi müdahaleler uygulanır.

Kirli hava yağlanmaya neden olur

Düzensiz ve dengesiz beslenmek, fast-food tarzı yiyecekler tüketmek, spor yapmamak kilo almaya ve bazı hayati organların da yağlanmasına neden olur. Özellikle de karaciğer, böbrek, kalp gibi organların çevresinin yağlanması insülin direnci, hipertansiyon, şeker hastalığı, kalp ve damar hastalıklarına neden olur. Vücuttaki yağlanmanın en sık bilinen ve rastlanan nedeni her ne kadar fazla kalori alıp bunu yakamamak olarak bilinse de aslında durum oldukça karmaşıktır. Çünkü vücuttaki yağ dokusu artışını belirleyen birçok faktör daha vardır. Başta genetik olmak üzere farkında olarak ya da olmadan vücuda giren çevresel faktörler (gıdalarla, kozmetiklerle, her alanda kullanılan plastik yapılı malzemeler vb), havadaki kimyasal kirlilik gibi birçok faktör yağ dokusu artışını değişik mekanizmalarla etkiler.

Yağlara çocukken ‘dur’ denmeli

Yağlanmanın önüne geçmek için önlemler çocukluk çağlarından başlamalı. Çünkü yağ hücreleri bebeklikten ergenliğin sonuna kadar vücuda giren kalorinin artışına göre depolamak için sayılarını artırır. Erişkin yaştan sonra ise genellikle sayı artmaz, mevcut hücrelerin kapasiteleri giderek artar. İşte bu, önlemin küçük yaşta alınmasının önemini gösterir. Türkiye’de 20-25 yıl önce bu kadar obez çocuk ve erişkin yoktu. Çünkü hayatımızda ‘fast food’, alışveriş merkezleri, bilgisayar, ‘hayatı kolaylaştırıcı’ olarak tanımlanan birçok alet, plastik kapların içinde sunulan gıdalar yoktu.

‘Yağ yakıcı’ diyetler can yakar

Vücuttaki yağ oranının artmasının nedenlerinden biri de yanlış beslenmedir. Çünkü ‘vücuttaki yağ oranını azalttığı’ iddia edilen çok sayıda diyet listesi, bitkisel tedaviler vb kolay erişilebilir durumda ve bunlar vücuttaki yağ oranını azaltmayarak sağlığınıza ciddi zararlar verebilir. İnternette değişik adlarla sunulan bu şablon önerilerin uygulanması ciddi sorunlara yol açar. Önemli bir sorun da estetik kaygı ile sağlığa yönelik kaygının algısındaki farklar. Tıbben yağ dokusu fazlalığı olmadığı ve hastalık riski taşımadığı halde yağ fazlalığı olduğunu düşünen insanlar doktora başvurur. Gereksiz ameliyat yöntemlerine yönelebilirler.