Temel Karamollaoğlu'ndan 'istifa' yorumu: Yavuz’a vezir, Erdoğan'a bakan olasın
SAADET lideri Karamollaoğlu, hükümetteki istifa ve görevden almalara ilişkin "Yavuz’a vezir olasın diye bir söz gelişmişti. Yakında Erdoğan’a bakan olasın sözü yayılırsa kimse şaşırmasın" dedi.
DUVAR - Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, "Şimdilerde hepimiz şahit oluyoruz bakanların nelere muhatap olduğuna görev yaşarken ayrı görevden ayrılırken de yaşadıkları ayrı bir dert. Yakında halk arasında Erdoğan’a bakan olasın sözü yayılırsa kimse şaşırmasın" dedi.
Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’u Türkiye'ye davet etmesini de eleştirdi. Karamollaoğlu, "Hakikaten akıl alır gibi değil. Tüm anormallikler ne yazık ki normalleşmeymiş gibi takdim edilmeye çalışıyor. Sayın cumhurbaşkanına mecbur kalıyorum sormaya ‘One minute' ne oldu? Bugün böyle bir davette bulunmanız için ne değişti? Bu Herzog denilen adamın, bu Netanyahu denilen katilden farkı ne? İsrail değişti de biz mi bilmiyoruz yoksa siz mi çok değiştiniz?" diye konuştu.
Temel Karamollaoğlu, yaklaşık bir aylık korona virüsü tedavisinin ardından partisinin haftalık basın toplantısında gündeme dair açıklamalar yaptı.
Karamollaoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
CUMHURBAŞKANININ GAZZE ZİYARETİ NE OLDU: Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’u ülkemize davet etti. Hakikaten akıl alır gibi değil. Tüm anormallikler ne yazık ki normalleşmeymiş gibi takdim edilmeye çalışıyor. Sayın cumhurbaşkanına mecbur kalıyorum sormaya ‘One minute' ne oldu? Ne değişti bugün böyle bir davette bulunmanız için ne değişti? Bu Herzog denilen adamın, bu Netanyahu denilen katilden farkı ne? İsrail değişti de biz mi bilmiyoruz yoksa siz mi çok değiştiniz? Filistin’de Müslüman kardeşlerimize yapılan zulüm son mu buldu biz mi fakında değiliz? Sayın Cumhurbaşkanı’nın Gazze ziyareti vardı ne oldu yeni bir tarih mi belirlendi? 2013 yılında Gazze’ye bir ziyaret gerçekleşecekti, aradan 9 yıl geçti acaba hâlâ Gazze’ye gitme arzusu ve planı var mı? Biz sayın Erdoğan’ın Gazze’ye ne zaman gideceğini konuşurken birden bire sürpriz bir şekilde bu ülkenin katillikle meşhur devlet başkanını ülkemize davet ettiler. Hakikaten şaşırdık, çok ama çok üzüldük ve endişeye kapıldık. Maalesef geçmişte (Şimon) Peres’i gazi Meclisimizde alkışlarla, büyük bir coşkuyla konuşturduğunuz zaman maalesef hepimizi üzen utandıran bir tabloyla karşı karşıya kalmıştık.
İSRAİL’İN BÜYÜK İSRAİL DİYE BİR PROJESİ VARDIR: Şunu herkes bilmeli ki İsrail’in normalleşme diye bir derdi yoktur. İsrail’in Büyük İsrail diye bir projesi vardır bu itikatlarının bir gereği olarak vardır. Ve dünya kamuoyuna da ABD ve Batılı ülkeler tarafından Büyük Ortadoğu Projesi olarak bu takdim edilmiştir. Bundan vazgeçildiğine dair en ufacık işarete şahit değiliz. Çoluk çocuk demeden mazlumları katleden bu ülkenin cumhurbaşkanının ülkemizde ağırlanmasına gönlümüz rıza göstermemektedir. Özellikle de uluslararası kuruluşların İsrail’in giderek ırkçı bir rejim haline geldiğini beyan etmeleri karşısında sergilen bu tavrı nasıl karşılayacağız? Müslümanlara zulmedildiği dile getiriliyor. Sayın Erdoğan’ı bunların yaptığı açıklamalara da kulak kabartması gerektiğine işaret ediyorum. 2022 yılı 2021 yılı şimdiden aratır hale geldi.
GÖREVDEN AYRILIRKEN YAŞADIKLARI AYRI BİR DERT: Bir gece yarısı kararnamesiyle akan ve kurum yöneticilerinin değiştiğine şahit oluyoruz artık. Yapılan hukuksuzluğa biraz da olsa itiraz edenler bakanlar iktidar içerisindeki çekilmelerden nasibini almış oluyor. Hepimiz biliyoruz ki bakanlar değişse de cumhurbaşkanının niyeti değişmediği sürece düzlüğe çıkamayız. Tek kişilik yönetimlerde bu kaçınılmaz bir gerçektir. Bakanların değil, başlangıç sisteminin değişmesi gerektiğine inanıyorum. Yavuz’a vezir olasın diye bir söz gelişmişti. Şimdilerde hepimiz şahit oluyoruz bakanların nelere muhatap olduğuna görev yaşarken ayrı görevden ayrılırken de yaşadıkları ayrı bir dert. Yakında halk arasında Erdoğan’a bakan olasın sözü yayılırsa kimse şaşırmasın.
ADALET SARAYI YAPMAKLA GÜVEN KAZANILMAZ: İtibar şatafatla lüksle değil, güvenle kazanır. Bugün ülkemizde devlet kurumlarının itibarı kalmış mı yoksa itibar kaybetmiş mi? TÜİK bugün ne kadar güvenilir? İşe alımda işe yakın olanı değil iktidara yakın olanı seçen devlet kurumlarına kaçımız güveniyoruz. Hazine ve Maliye Bakanının ekonomik sorunlarına ne kadar inanıyoruz? Son gelen bakanlar ne kadar dayanabilecek ve itibarlarını koruyacaklar zaman gösterecek. Artık kimse Türk Lirası'nın itibarından bahsedemiyor ne yazık ki. Kendisine yönelik suçlamalar karşısında susmayı tercih eden sayın İçişleri Bakanı'na kim güveniyor? Haksız yere mahkemelik olduğunuzda adaletin tecelli edeceğine güveniniz kaldı mı? Adalet sarayı yapmakla adalet bakanlığı yapmakla güven ve itibar kazanılmaz hepimiz biliyoruz. Gecenin bir vakti bakanlıklarının görevden alındığı Cumhurbaşkanı Kabinesi'ne güven var mı? Yapılan muamele devlet kurumlarına suikast muamelesidir.
4 KİŞİLİK BİR AİLENİN AÇLIK SINIRI YENİ ASGARİ ÜCRETİ YAKALADI: Ekonomiye dönersek, insanımızın ve esnafımızın, çalışanımızın, işsizlerimizin hali içler acısı. Ocak ayı itibariyle asgari ücret 4 bin 253 liraya çıkmıştı. Memur maaşları da enflasyon farkıyla birlikte yüzde 30 artmıştı. Ancak asgari ücret ve memur maaşlarıyla birlikte giderek yükselen masraflar dikkate alındığına açlık ve yoksulluk sınırının da giderek büyüdüğüne şahit oluyoruz. Bu rakamlar büyüdükçe ekmeğimiz küçülüyor. Son açıklanan açlık ve yoksulluk rakamlarına göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı yeni asgari ücreti yakaladı ve 4 bin 250 TL oldu. Yoksulluk sınırı ise 13 bin Türk Lirası'nı geçti. Bir asgariyi aç kalmaktan kurtaran rakam bugünkü şartlarda sadece 3 liraymış gibi gözüküyor. Bununla piyasada ne alınabilir? Siz hesap edin. Yemek kartındaki ücreti yemek yemeyip çocuklarına harçlık vermek zorunda kalan işe giderken yol parasından tasarruf etmek isteyen asgari ücretlilerin memurların öğrencilerin ekmeğini büyütmeye talibiz.
İKTİDAR BU KAFAYLA GİDERSE: Yılbaşında elektriğe gelen zamlar vatandaşlarımızı zor durumda bıraktı. Her zaman olduğu gibi birkaç rakamla oynayarak algı yönetmeye sanki sorumluluğunu yerine getirmeye çalışıyor. Elektrikteki fahiş zamlardan kaçmak kolay değil. 210 kilovat sınırını aşmadınız elektrik faturasından sadece 50 lira tasarruf etmiş olacaksınız bu parayla bir kilo beyaz peynir bile alamıyorsunuz. İşletmeler bu faturalar karşısında işletmelerini nasıl ayakta tutacaklar? Bu kafayla bu anlayışla giderse iktidar hayat pahalılığına bir çözüm bulma imkanı kesinlikle yoktur. Vatandaşını korkutan ve ezen bir devlet anlayışı yerine ona güven veren bir devlet anlayışı kuracağız. Asgari ücreti birkaç misli belli bir süreç içerisinde artıracağız. Refahı yaygınlaştıracağız. Rant düzenini bütünüyle ortadan kaldıracağız. Normalleştiren ve herkesin kabullendiği torpil düzenini, tanıdığın varsa anlayışını bütünüyle ortadan kaldıracağız. Adil devlet adil paylaşım insanca yaşam ancak seninle olur. (HABER MERKEZİ)