Temelli: 'Rojbaş' diyorlar 'bonjur' anlıyorsun!

Sezai Temelli haftalık grup toplantısında TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın dünkü sözlerine tepki gösterdi: Senin Kürt milletvekillerin var. Hiç karşılaşmıyor musun? Sana sabahları 'rojbaş' demiyorlar mı? Tabii senin kulağın duymadığı için, 'bonjur' dediler sanıyorsun. Sizin Kürt illerindeki tabelalarınızı bile kargo şirketleri asacak.

Abone ol

DUVAR - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin bu haftaki grup toplantısında 1 Mayıs, kamudan ihraçlar ve iş cinayetleri hakkında konuştu.

Konuşmasına 1 Mayıs 1977'de hayatını kaybedenleri anarak başlayan Sezai Temelli, "Bugün mücadelede ortaklaşacağız ama 1977'nin hesabını da sormaya devam edeceğiz. Tıpkı Newroz'da yan yana geldiğimiz gibi 1 Mayıs'ta da yan yana geleceğiz, bu iktidarda hep beraber mücadele ederek kurtulacağız" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli partisini grup toplantısında Meclis Başkanı'nın 'Kürt illeri diye bir şey yok' sözlerine tepki gösterdi. Temelli, "Meclis Başkanı bağırıyor 'Kürt illeri diye bir şey yok' diyor. Siz Kürt düşmanlığı yaparak, Kürt illerini yok sayarak yaşadığınız sürece bir daha Kürt illerine ayak basamayacaksınız, oralardan oy alamayacaksınız, sizin tabelalarınızı bile ancak kargo şirketleri asabilecek oralara. Sizin sınırınız Osmaniye'dir, daha ötesi artık yok" dedi.

'O ALTINLAR DA DÖVİZLE ALINIYOR'

HDP Grup Toplantısı'nda konuşan Eş Genel Başkan Sezai Temelli, konuşmasına Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bugünkü grup toplantısında sarfettiği sözlere tepki göstererek başladı. Temelli, "Biraz önce AKP Genel Başkanı diyor ki; 'Bu döviz lobisinden kurtulacağız.' Daha önce bir 'faiz lobisi' vardı. Şimdi de döviz lobisi. Diyor ki artık 'altın alacağız.' Bu altını düğünlerde takılan altın sanıyor. O altınlar neyle alınıyor, onlar da dövizle alınıyor. Bir akıl yitimiyle karşı karşıyayız" dedi.

Temelli'nin konuşmasından satır başları şöyle:

GREV KIRICI GİBİ KONUŞUYOR: Bir hafta sonra 1 Mayıs için alanlarda olacağız. 1 Mayıs 1977'de yitirdiklerimizi anıyorum. 1 Mayıs 1977 aydınlatılmadığı sürece bizim Taksim sevdamız bitmeyecek. Başka alanlarda bulacağız, 1 Mayıs'ı kutlayacağız ama 77'nin hesabını da soracağız. Emek sömürüsünün hiç bu kadar yoğun olduğu bir dönem yaşanmadı. 12 eylül rejimini aratacak koşulara ulaştık. OHAL rejimi 3 ay daha uzatıldı. AKP Genel Başkanı işverenlere diyor ki; 'Daha ne istiyorsunuz, sizin için OHAL'i uzatıyoruz.' Bugün de aynı şeyi söylüyor, 'işçilerin grevlerini yasaklıyoruz' diyor. Bir grev kırıcı gibi konuşuyor. OHAL rejiminin en büyük mağduru işçi ve emekçilerdir. OHAL boyunca işçiler kuralsız çalışmanın en ciddi boyutlara ulaştığı bir dönemi yaşadı. İşten çıkarmalar, düşük ücretler, hatta ücretlerin alınamaması. Bu kuralsız çalışma iş cinayetlerinin önünü açıyor. Yönetemiyorlar ancak iktidarı sürdürebilmek için tek seçenekleri OHAL'i sürdürmek, köleci bir çalışma hayatını gerçekleştirmek ve diğer tarafta savaş politikaları. Bu politikarlar Türkiye'yi yıkıma sürüklemiştir. Bu iktidardan emek demokrasi ve özgürlük güçleri olarak hep birlikte kurtulacağız.

HER ŞEYİ SATMA PEŞİNDE: AKP'nin özelleştirme dosyası çok kabarık. Geçmişte gerçekleştirdikleri özelleştirmeler sonucunda işsizlik arttı. Fabrikaları alanların yaptığı ilk şey işçilerin işine son vermek. Şimdi de şeker fabrikalarında aynı şeyi yaşayacağız. Sadece şeker üreticileri kaybetmeyecek, bütün toplum kaybedecek. Ama bunu dinleyen yok, iktidar her şeyi satma peşinde, o derece telaş içindeler ki bir an önce seçim kararı almalarının bir nedeni de bu ekonomik gelişmeler.

İHRAÇ EDİLENLERİN YERİNE İKTİDAR YANDAŞLARI YERLEŞTİRİLDİ: (OHAL sürecinde KHK'lerle ihraç edilenler) Ben de onlardan biriyim. Birçok arkadaşımız işinden oldu. Sendika yöneticilerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi ihraç edildi. Tüm muhalif kesimler kamudan ihraç edildi, emekliliğe ya da işten ayrılmaya zorlandı. Muhaliflerden kurtulurken yandaşlara yeni istihdam alanları yaratmak istiyorlar. 100 binden fazla boşalan kadroya iktidar yandaşları yerleştirildi.

SİGARAYLA MÜCADELE DEDİĞİ, SİGARA İÇENLERİN PAKETİNE EL KOYMAK: AKP Genel Başkanı Yeşilay'dan ödül alıyor. Diyor ki; 'alkolle sigarayla mücadele ediyorum.' Gençlerde uyuşturucu kullanımı AKP döneminde rekor kırdı. Uyuşturucu kullanma yaşı çok küçük yaşlara düştü. Uyuşturucunun yaygınlaştığı yerde alkolle mücadelenin lafı mı olur? 'Mücadele ediyorum' dediği de sigara içenlerin paketine el koymak. Mücadeleden anladığı bu. Halk sağlığı, toplum sağlığı peşinde koştuğu yok.

TABELALARINIZI BİLE KARGO ŞİRKETLERİ ASACAK: (Ankara Valisi'nin 1 Mayıs'ta yasakladığı sloganlar) 'Vali 'bijî Yek Gulan'ı yasaklamış. İyice şaşırdılar. (Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın dünkü 23 Nisan özel oturumunda HDP'li vekillerin sözlerine müdahale ederek, 'Kürt illeri neresi, öyle bir yer yok' sözlerini hatırlatarak) Senin Kürt milletvekillerin var. Hiç karşılaşmıyor musun? Sana sabahları 'rojbaş' demiyorlar mı? Tabii senin kulağın duymadığı için, 'bonjur' dediler sanıyorsun. Sizin Kürt illerindeki tabelalarınızı bile kargo şirketleri asacak. Çünkü orada size oy verecek tek bir Kürt olmayacak. Siz Kürt düşmanlığı yaparak Kürt illerini yok sayarak, Kürdistan lafından irkilerek var oldukça bir daha Kürdistan'a ayak basamayacaksınız. Madem Mersin'de kurt işareti yaptınız sizin sınırınız Osmaniye'dir, daha ötesi artık yok

ERMENİ SOYKIRIMI 103 YILDIR İNKAR EDİLİYOR: Bugün 24 Nisan. Bundan tam 103 yıl önce 1915'te siyasetçi, gazeteci, sanatçı ve aydın sırf Ermeni oldukları için, Çankırı ve Ayaş'a sürüldüler ve sonra da katledildiler. İttihatçıların sonradan çıkardığı yasayla da Anadolu’da katledildiler. Hep beraber kaybettik. Bunun acısı hâlâ sürüyor. Bazı yaralar kapanmaz. Ermeni soykırımı 103 yıldır inkar ediliyor. Bu soykırımcı gelenek sürdüğü sürece bu ülkede nefret söylemi de ayrımcılık da devam edecek. Bugün Kürtlere karşı uygulanan ayrımcılığın referansı 1915 Ermeni Katliamı’dır. Biz bununla yüzleşmezsek bu topraklarda ve bu Meclis’te yüzleşmezsek bu yara hiçbir zaman kapanmayacak.

ZULMÜNÜZ 24 HAZİRAN’DA SON BULACAK: Seçimlere gidiyoruz. Panik seçimler. Bir an önce yapılsın yangından mal kaçıralım seçimleri. '16 Nisan'da oyları çaldık kılıfı hazırladık işi bir an önce bitirelim’ diyorlar. Evet bu iş bitecek. Çöktürme planlarınız, OHAL'leriniz, zulmünüz 24 Haziran'da son bulacak. Bizler savaş karşıtları, emek demokrasi güçleri bizler Newroz’da 1 Mayıs'ta yan yana geleneler bu işe 24 Haziran'da son vereceğiz. Bugün Türkiye bir yönetim krizi yaşıyor. 16 Nisan'daki Anayasa değişikliğinin tek maddesi uygulandı ve Partili Cumhurbaşkanlığı. Onun yarattığı krizle Türkiye baş edemiyor. Bir konuşuyor 'Cumhurbaşkanıyım' diyor, bir konuşuyor 'AKP Genel Başkanıyım' diyor. Cevap veriyoruz bütün arkadaşlarımız hakaretten yargılanıyor. Bu tehditlerden korkup sana cevap vermeyeceğimizi sanıyorsan yanılıyorsun. En güzel cevabı da 24 Haziran’da vereceğiz.

KENDİ ADAYIMIZLA GİRECEĞİZ: Seçim güvenliği konusunu ihmal etmememiz gerekiyor. Bizler yerel seçim güvenliği meclisleri oluşturmalıyız. Bu seçim bizim demokrasi ve barış mücadelemizin önemli bir uğrağı. Tüm halklarımızla mahallelerde seçim güvenliği meclisleri var edelim. Bu meclisler sandıklara sahip çıksın. Hep birlikte oyumuza sahip çıkalım. Sırf seçim aritmetiği için değil geleceğimiz için. Çünkü bunlar sadece oylarımıza değil irademize de göz koyma derdinde. Bu işin şifresi 7 gün 24 saat çalışmak. Işıklarımız sönmeyecek. 7 Haziran’da yarım bıraktığımız işi de 24 Haziran’da tamamlayacağız. Kendi adayımızla gireceğiz emek ve demokrasi güçlerinin sesi olacağız. Türkiye’nin adayı ile gireceğiz. Türkiye partisi olduğumuz için Türkiye adayı ile gireceğiz. Biz hakikatin sesiyiz. Güçlü adayla gireceğiz. Çünkü bizim programız güçlü. Biz bu programı halklarımızla beraber mücadele tarihimizle yazdık. Biz Türkiye’nin önünü açan partiyiz. Bu programı hayata geçirmek için hep birlikte çalışacağız. 7 Haziran’dan çok daha güçlü bir şekilde parlamentoda olacağız. (HABER MERKEZİ)