Kağıt üstünde bu toprakların çıkarabileceği belki de en iyi ve en sempatik milli takımlardan biriydi bu akşam sahada olan. Hakan Çalhanoğlu, Emre Mor, Ömer Toprak, Enes Ünal… Fatih Terim belki isteyerek belki zorunluluktan, ki biliyoruz ki zorunluluktan, bu kadroyu sahaya sürdü. Nasıl olduğu bir yana yine bir geri dönüş hikayesi daha çıkardı ay-yıldızlılar. Ama kağıt üstündeki sempatiklik sahaya aynı şekilde sirayet etmiyor. Aslında Türkiye antipatiklikte dibi gördü. Şimdi yükselme dönemi geldi derken bir türlü olmuyor. Sanırım öykünmemiz gereken takım Almanya.
Dünyanın en iyi takımlarından biri Almanya. Her turnuvanın favorisi onlardı. 22 kişi oynuyor ve onlar kazanıyordu. Ama seveni çok değildi. Taa ki Jürgen Klinsmann’a kadar. Tüm turnuvaların favorisi ama taraftarın sevmediği takımı, tüm turnuvaların favorisi ve taraftarın en çok keyif alıp desteklediği takım haline getirdi. Bunu yaparken de tek bir kriter koydu ortaya Panzerler. İyi futbol, sonsuz mücadele.
Öykünmemiz gereken bu. İyi futbol, sonsuz mücadele. Ama bizim futbolcularımızın anladığı gibi rakip ve hakemle değil bu mücadele. Bir maç ve bir Emre Mor üstünden değerlendirmek ne kadar doğru bilmiyorum maçı ama Türkiye’nin sempatik olmak için önünde çok önemli bir malzeme var. Bu malzemeyi iyi futbolla bezemek varken Emre Mor’un gereksiz hakem ve rakip tartışmalarına kurban gittik bu sefer de. Adaşının izinden değil de Dortmund ekolünden ilerler umarım Emre. Ya da şöyle diyelim Terim değil Almanya ekolünden.
Maç mı? Kazanılır, kaybedilir, berabere kalınır ama önce Fatih Terim sorununu aşmak zorunda Türkiye. Aksi halde bu agresifliğinde çözümünü bulmak zorlaşıyor.