Termik santraller: Sorun filtre takılarak çözülemez
AK Parti’nin 15 termik santrale filtre takılma zorunluluğunu 2.5 yıl erteleyen düzenleme vetonun ardından kanundan çıkarıldı ama tartışma bitmedi. Termik santrallerin toplum sağlığı üzerinde yarattığı etkilere dönük çalışmalar yapan Prof. Dr. Kayıhan Pala, kömürlü termik santrallerin fazladan yüzde 20 sağlık harcamasına yol açabildiğini belirterek, sorunun bu santrallere filtre takılmasıyla çözülemeyeceğini söyledi.
ANKARA - Termik santrallere filtre takılmasını erteleyen kanun değişikliği AK Parti ve MHP oylarıyla kabul edilmiş, 15 termik santrale baca filtresi takma zorunluluğu 2.5 yıl uzatılmıştı. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Ülkemizin enerji ihtiyacının karşılanması zarureti, insan sağlığı ve çevrenin korunması amacının önüne geçmemelidir” gerekçesiyle söz konusu düzenlemeyi veto etmesinin ardından kanun maddesi tekliften çıkarıldı.
Termik santrallerin filtrelerine ilişkin hükümet tarafından atılacak adımların belirsizliği sürerken Türkiye’de halen kömür ve linyit yakıtlı 40 santral faal durumda bulunuyor. Dünyanın farklı ülkeleri kömürlü termik santralleri kapatmaya dönük kararlar alırken Türkiye’de yeni santral kurulmasına ilişkin inşaat ve planlamalar devam ediyor.
‘SANTRAL ÇALIŞANLARINDA GENETİK HASARLAR ORTAYA ÇIKABİLİYOR’
Mevcut termik santrallerin toplum sağlığına yarattığı olumsuz etkiler üzerine çalışmalar yapan Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala sorularımıza şu yanıtları verdi:
Kömürlü termik santrallerin insan sağlığını doğrudan etkilediği pek çok bilim insanın çalışmasıyla ortada. Doğrudan bu santrallerde çalışanlar ne tür sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor? Çeşitli müdahalelerle zararlar önlenebilir ya da azaltılabilir mi? Buna dönük gerekli adımlar Türkiye’deki santrallerde tam anlamıyla atılıyor mu?
Bilimsel araştırmalar, kömürlü termik santrallerin yol açtığı kirlilikler yüzünden, santralde çalışanlar ve çevresinde yaşayanlar başta olmak üzere toplumun geniş kesimlerinde rahatsızlıklara, hastalanmalara ve ölümlere yol açtığını açıkça ortaya koymaktadır.
Kömürlü termik santrallerde hava kirleticileri toz, yüksek sıcaklık, gürültü ve titreşim gibi çeşitli çevresel ve mesleki etkilenim kaynakları söz konusudur. Bu etmenlerle karşılaşmaya bağlı olarak termik santral çalışanlarında çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Termik santral çalışanlarında en sık sözü edilen sağlık sorunları solunum yolu hastalıkları, kazalar ve yaralanmalar, kanserler, kalp damar hastalıkları ve cilt hastalıklarıdır. Santral çalışanlarında genetik hasarlar da ortaya çıkabilmektedir. Afşin-Elbistan Termik Santrali çalışanlarında yapılan bir araştırmada, kontrol grubuna göre termik santral çalışanlarında sitogenetik hasar anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Bu sitogenetik hasarın kömür, toz ve gaz emisyonlarına bağlı çeşitli kimyasallara uzun süre maruz kalmanın birikimine bağlı olabileceği düşünülmektedir(1).
‘ÇALIŞAN SAĞLIĞIYLA İLGİLİ NİTELİKLİ HİZMET SUNULMASI MÜMKÜN GÖRÜNMÜYOR’
Kömürlü termik santrallerde çalışan sağlığı ve güvenliği ile ilgili hizmetlerin tam ve eksiksiz sunulması ile santralde çalışanların sağlıklarını korumak mümkün olabilir. Ancak bacasına filtre taktırmak için bile kaynak ayırmaya yanaşmayan bir anlayışın sahip olduğu santrallerde, çalışan sağlığı ve güvenliği ile ilgili nitelikli bir hizmet sunulmasının sağlanması mümkün görünmemektedir. Türkiye’de kömürlü termik santrallerde genel olarak çalışan sağlığını ve güvenliğini gözeten bir anlayış olmadığı gibi, sunulması yasal olarak zorunlu olan bu hizmetleri nitelik ve nicelik açısından denetleyen bir yaklaşım da ne yazık ki bulunmamaktadır.
‘AVUSTURYA SON İKİ SANTRALİ BU YIL KAPATACAK’
Termik santrallerin sınırlandırılması ve sayılarının her geçen gün azaltılması diğer ülkelerde planlanırken Türkiye’de ise tam tersi bir politika izleniyor. Örneğin Eskişehir Alpu Ovası’nda yapılmak istenen kömürlü termik santrale karşı bölgede yaşayanların mücadeleleri devam ediyor. Halk sağlığını tehdit ettiği uzmanlarca ifade edilirken, Türkiye’deki tam tersi politikalar enerji karşısında insanın önemsenmediğini mi gösteriyor?
Belçika gibi Avrupa Birliği’ne üye ülkelerden bazıları şimdiden kömürlü termik santrallerden vazgeçerken, birçoğu da mevcut kömürlü termik santralleri kapatmaya ilişkin takvimlerini açıkladılar. Örneğin Avusturya son iki kömürlü santrali bu yıl ve 2020’de, Fransa 2022’de, Almanya ise 2038’de kapatacak. Türkiye ise bırakın kapatmayı, yenilerini açmayı planlıyor. Bunu hem 10. hem de 11. Kalkınma Planlarında açık olarak görüyoruz. Türkiye’nin sağlığı, çevreyi ve iklimi olumsuz etkilediği bilinmesine karşın kömürü destekleyen enerji politikaları sermaye sınıfının çıkarlarına hizmet ederken, ne yazık ki halkın sağlığını tehdit etmektedir.
‘YOKSUL VE DEZAVANTAJLI KESİMLER DAHA FAZLA RİSK ALTINDA’
Termik santrallerin insan sağlığına doğrudan ve dolaylı etkileri diye ayrı başlıklar oluşturulabilir mi?
Evet oluşturulabilir. Kömürlü termik santraller hava, su, toprak kirliliği gibi etkilenimler yoluyla insan sağlığını doğrudan tehdit ederken, sera gazlarının artan emisyonları nedeniyle derinleşen iklim krizi dolaylı olarak insan sağlığını olumsuz etkilemektedir. Kömür, dünya üzerinde en büyük kirlilik yaratan enerji kaynağı ve küresel karbondioksit (CO2) emisyonlarının tek başına en büyük sorumlusudur. Karbon kirliliği iklim değişikliğine yol açan en önemli etmenlerden birisidir; küresel ısınmayı artırır, deniz seviyesini artırır, hava ve yağış rejimlerinde değişikliğe yol açar, ekosistemde, habitatta ve tür çeşitliliğinde değişime yol açar. Bu değişimler dünyanın her yerinde insanların sağlığını ve refahını tehdit etmektedir. Halk sağlığı açısından risk içeren bu değişimlerin yol açtığı temel sorunlar; daha fazla sıcak dalgası ve kuraklık gözlenmesi, özellikle kentlerde duman artışı ve ozon kirliliğindeki artış, kasırga, aşırı yağış ve sel gibi uç iklim olaylarının görülme sıklığındaki artış, Lyme hastalığı ve Batı Nil virüsü gibi hastalıkları yayabilen kene ve sivrisineklerde gözlenen artıştır (2). İklim değişikliğinin yol açtığı sağlık sorunları nedeniyle çocuklar, yaşlılar, kalp ve akciğer hastaları ile yoksul ve dezavantajlı kesimler daha büyük bir risk altındadır.
‘YERLEŞİM YERLERİNİN YAKININA KURULMASI SAĞLIK ETKİLERİNİN ARTMASINA NEDEN OLUYOR’
Türkiye’deki kömürlü termik santrallerin insanların yerleşim yerlerine çok yakın kurulduğunu görüyoruz. Çan, Elbistan, Yatağan ve Afşin örnekleri bunlardan birkaçı. İnsanların yaşam alanlarına yakın kurulmaları ne tür sonuçlar doğuruyor?
Gelişmiş ülkelerde kömürle çalışan termik santraller, genellikle arazinin maliyeti, yaratacağı kirlilik, gürültü, iklim değişiklikleri ve estetik kaygılar nedeniyle nüfusun yoğun olarak yaşadığı yerleşim yerlerinden uzağa kurulmuşlardır. Ülkemizde ise santral için arazi seçilirken, kömürün kolayca taşınabileceği ve yeterli miktarda su sağlanabilecek bir alan olması büyük önem taşımış ve Yatağan, Afşin-Elbistan, Çan örneklerinde olduğu gibi nüfusun kirlilikten etkilenme olasılığı göz ardı edilerek kömürle çalışan termik santraller yerleşim yerlerinin hemen yakınına rahatlıkla kurulabilmişlerdir. Bursa’da kentin merkezinde Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi içinde kömürlü termik santral kurulmak istenmesi en çarpıcı örneklerden birisidir. Kömürlü termik santrallerin yerleşim yerlerinin yakınına kurulması, çok sayıda insanı etkilemesi nedeniyle sağlık etkilerinin artmasına yol açmaktadır.
SANTRALLERİN NEDEN OLDUĞU RAHATSIZLIKLAR
2014 yılında Bursa Tabip Odası tarafından yayımlanan ve sizin kaleme aldığınız “Kömürlü Termik Santrallerin Sağlık Etkileri” adlı makalede termik santrallerden yayılan hava kirleticilerin yol açtığı sağlık ve çevre sorunları teker teker sıralanıyor. (Tablo 2) Bu tabloyu yorumlayabilir misiniz?
Sözünü ettiğiniz tabloda, kömürlü termik santrallerden yayılan hava kirleticilerinin yol açtığı sağlık ve çevre sorunlarını irdelemeye çalıştık. Örneğin asid gazlar (Hidrojen klorid, hidrojen florid) cilt, göz, boğaz burun ve solunum yollarında tahrişe yol açar; dioksin ve furanlar mide ve bağışıklık sistemi için olası kanserojendir, üreme, endokrin ve bağışıklık sistemini olumsuz etkiler; cıva beyin, sinir sistemi, böbrek ve karaciğer hasarına yol açar, nörolojik ve gelişimsel doğum kusurlarına neden olur; cıva dışındaki metaller ve benzerleri (Radyoizotoplar hariç) akciğer, mesane, böbrek ve cilt için karsinojendir, sinir, kalp/damar, cilt, solunum ve bağışıklık sistemini olumsuz etkileyebilir; kurşun sinir sistemi gelişiminde hasara yol açar, öğrenme, bellek, ve davranışları olumsuz etkileyebilir, kalp/damar ve böbrek etkilerine, kansızlık, bileklerde ve parmaklarda güçsüzlüğe yol açabilir; polisiklik aromatik hidrokarbonlar olası karsinojendir, küçük partiküler maddelere geçerek akciğerlere yerleşebilir, karaciğer, böbrek ve testisleri etkileyebilir, spermleri etkileyerek üreme sağlığı sorunlarına yol açabilir; radyoizotoplar (radyum) akciğer ve kemik için karsinojendir, bronkopnömoni, kansızlık ve beyin absesine yol açar, (uranyum) akciğer ve lenfatik sistem için karsinojendir, böbrek hastalığına yol açar.
‘TOPLAM SAĞLIK HARCAMALARININ YÜZDE 20’SİNE KADAR ÇIKABİLİYOR’
Solunum rahatsızlıklarından üremeye, sinir sistemi gelişiminde hasardan kansızlığa, beyin apsesinden böbrek hastalıklarına kadar insan sağlığını vücudun farklı bölgelerinde tehdit eden bu hava kirliliği ciddi bir sağlık maliyeti de doğruyor. Genel sağlık harcamaları içerisinde termik santrallerin neden olduğu sağlık harcamaları ciddi rakamlarda mı?
2013’te yayınlanan bir çalışmaya göre Türkiye’de kömürlü termik santrallerinin sağlık etkileri nedeniyle oluşan maliyet 2,4-6,7 milyar Euro olarak hesaplanmaktadır(3) . Türkiye’nin toplam sağlık harcamalarının 2012 yılında, 76 milyar 358 milyon TL (Yaklaşık olarak 32,4 milyar Euro) olduğu göz önüne alınacak olursa; kömürlü termik santrallerin ülkemize ne kadar büyük bir maliyet yüklediği açıkça ortaya çıkmaktadır. Bir başka deyişle, ülkemizdeki kömürlü termik santraller, yol açtıkları başta hava kirliliği olmak üzere çeşitli kirlilikler yüzünden, toplam sağlık harcamalarının en az yüzde 7,4’ü, en çok yüzde 20,7’si kadar fazladan sağlık harcaması yapılmasına neden olmaktadır. Bu oranın toplam sağlık harcamalarının beşte birine kadar çıkabildiğinin hesaplanması, ne kadar vahim bir durumla karşı karşıya olduğumuzu göstermesi bakımından çok önemlidir.
‘SORUN FİLTRE TAKILARAK ÇALIŞTIRILMASIYLA ÇÖZÜLEMEZ’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın veto etmesinin ardından 15 termik santralin filtresiz çalışmasına izin verilmeyecek. Peki her şey bitti mi? İnsan sağlığı için bundan sonra ne tür adımlar atılmalı? Özellikle politika yapıcılara düşen sorumluluklar neler?
Sorun kömürlü termik santrallerin filtre takılarak çalıştırılmasıyla çözülebilecek durumda değil, çünkü elektrostatik filtreler ve desülfürizasyon ünitelerinin kömürlü termik santrallerin emisyonlarını azaltması mümkün olmakla birlikte, sıfıra indirmesi mümkün değildir. Oysa ne ülkemizin ne de dünyanın daha fazla ekolojik yıkıma tahammülü vardır. Dünya küresel iklim krizi ile karşı karşıya, ülkemizde her yıl elli binden fazla insanın hava kirliliğine bağlı olarak erken öldüğü tahmin edilirken, Türkiye kömürden, daha doğru bir deyişle fosil yakıtlardan enerji üretimine son verecek bir eylem planı yapmalı ve uygulamalıdır. Politika yapıcılar bu konularda çalışan bilim insanlarının çağrılarına kulak vermeli, seçmenler de politikacıları bu eylem planlarını yapmaya zorlamalıdır.
Veto kararının gerekçesine ilişkin Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada, “Ülkemizin enerji ihtiyacının karşılanması zarureti, insan sağlığı ve çevrenin korunması amacının önüne geçmemelidir. Günümüz şartlarında çevre kirliliğine yol açmadan, özellikle hava, su ve toprak kalitesini bozmadan da enerji üretiminin gerçekleştirilmesi mümkündür” ifadelerine de yer verildi. Bu gerekçe ne tür sorumluluklar yüklüyor?
Bu gerekçe enerjinin verimli kullanımından başlayarak, insana ve doğaya en az zararı olan yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeyi zorunlu kılmaktadır.
KAYNAKLAR
(1) Celik M, Donbak L, Unal F, Yüzbasıoglu D, Aksoy H, Yılmaz S. Cytogenetic damage in workers from a coal-fired power plant. Mutation Research 2007; 627:158–163.
(2) Learn About Carbon Pollution From Power Plants, http://www2.epa.gov/carbon-pollution-standards/learn-about-carbon-pollution-power-plants#powerplants.
(3) HEAL, The Unpaid Health Bill, How coal power plants make us sick, A report from the Health and Environment Alliance, March 2013, p.24-25.