Sovyetler Birliği’nde ‘oyun’ kültürü dediğimiz Türkçeye ‘atari’ ya da ‘salon oyunları’ olarak çevrilen arcade games. Bir başka değişle oyun salonlarında jeton atılarak cihazlarda oynanan oyunlardan bahsedeceğiz. Bu oyunlar bir ekran yardımıyla dijital; langırt-vari örneklerde olduğu gibi mekanik ya da ikisinin kombinasyonuyla programlanan cihazlardan oluşabiliyor.
Dünya tarihinin belki de en ünlü oyunu Tetris’in Sovyetler Birliği’nde yaratılışı üzerinden 40 yıl geçti. Geçtiğimiz günlerde ‘yıldönümü’ vesilesiyle Tetris’in hikayesi hakkında yazılan pek çok yazıya denk geldik. Detaylarına girip tekrara düşmeye gerek yok, dileyenler Gazete Duvar’da da yayınlanan hikayeye göz atabilir. Asıl dikkat çeken Sovyetler Birliği çıkışlı oluşunun pek çok kişiye ‘şaşırtıcı’ gelmesiydi. Ne de olsa ‘oyun’ dediğimiz şey, Sovyet deneyimini ‘gri’ bulanlar için fazlasıyla eğlenceliydi.
Oysa Sovyetler Birliği’nin, Tetris’in de ötesine geçen pek de aşina olmadığımız bir oyun dünyası var. Peki bu atari dünyası neye benziyor? Batı’daki muadillerinin aynısı mı? Özgün yanları var mı? Yoksa bize ‘farklı’ bir alt metin mi sunuyor?
Gelin Sovyetler Birliği’nde geliştirilip üretilen onlarca oyundan birkaçını oynayarak ele alalım. Ardından Sovyet atari oyunlarından büyük anlamlar çıkartmaya dönük bazı yaklaşımlara da değinebiliriz.
DOKSANI AŞKIN ATARİ OYUNU
Sovyetler Birliği’nde ‘oyun’ kültürü dediğimiz zaman önce başlığımızı netleştirmemiz gerekiyor. Bizim seçtiğimiz başlık Türkçeye ‘atari’ ya da ‘salon oyunları’ olarak çevrilen arcade games. Bir başka değişle oyun salonlarında jeton atılarak cihazlarda oynanan oyunlardan bahsedeceğiz. Bu oyunlar bir ekran yardımıyla dijital; langırt-vari örneklerde olduğu gibi mekanik ya da ikisinin kombinasyonuyla programlanan cihazlardan oluşabiliyor.
Atari oyunları 1970’lerden itibaren Sovyetler Birliği’nin çeşitli cumhuriyetlerinde üretilmeye başlanır ki bu tarihler ABD’de de atari furyasının başladığı yıllardır. Toplamda Sovyetler Birliği’nde 90’ı aşkın atari oyunu üretilir. Bunların bir kısmı ABD, Japonya ya da Avrupa’da tasarlanan diğer oyunların bir ‘uyarlamasıyken’ pek çoğu özgün olarak Sovyetler Birliği’nde yaratılır.
ÇOCUKLAR HÂLÂ OYNUYOR
Bizim Sovyet atari oyunlarına ulaşmamızı ve hikayelerini öğrenmemizi kolaylaştıran bir yer var: Moskova’daki Sovyet Atari Oyunları Müzesi (The Museum of Soviet Arcade Games). Geçtiğimiz ay burayı ziyaret edip, çeşitli atari oyunlarının hikayelerini öğrenme fırsatı bulmuştuk. Müze, bir grup arkadaşın kendi çocuklarına ait oyun makinelerini toplamasıyla başlıyor. Atıl durumdaki makineleri elden geçirip yeniden kullanılabilir hale getiriyor, bazılarını müzenin içerisine yerleştirdikten sonra ziyaretçilerin kullanımına açıyorlar.
Girişte dilerseniz cüzi bir miktar karşılığında bir dizi jeton alıp oyun oynayabiliyorsunuz. Jeton dediysek de aslında size makinelerle uyumlu Sovyetler zamanından kalma 15 kopek’lik(1) bir avuç madeni para veriyorlar. İçeride makinelerin başında bir oyundan öbürüne koşturan çocukların sözü geçse de onların aileleri veya genç arkadaş grupları da bu neredeyse yarım yüzyıllık cihazların tadını çıkartıyor.
DENİZALTI SİMÜLASYONUNU DONANMA BENİMSEYİNCE
Müze, her ne kadar Moskova Politeknik Üniversitesi’nde öğrenci üç arkadaşın girişimiyle 2007 yılında kurulsa da gizli bir ‘ortakları’ var. Öyle ki bu üç arkadaş “Aslında çocukken evde oynadığımız ‘Deniz Savaşı’ isimli atari makinesini gelip eve kursak ne güzel olur?” diye düşündüğü zaman bu fikrin sadece kendilerine ilginç gelmediğini fark eder. Böylece gizli ortak Deniz Savaşı (Morskoi Boi) karşımıza çıkar. Gerçekten de müzenin en ‘eğlenceli’ oyunlarından biri olan Deniz Savaşı’nda bir ya da iki oyuncu(2) periskopla gemilere nişan almaya çalışıyor. Amaç doğru nişan alarak ateşlenen 10 torpidoyla mümkün olduğunca çok gemiyi batırmak.
Deniz Savaşı’nın hem basit oluşu hem de çeşitli cihazların kullanımını gerektirmesi oyunu kısa bir süre içerisinde Sovyetler Birliği’nin en popüler atari cihazı haline getirir. Serpukhov Mühendislik Fabrikası tarafından 1974’te üretilen oyun 1990’lara kadar popülerliğini korur. Hatta işler öyle bir seviyeye ulaşır ki Sovyet Deniz Kuvvetleri de bu oyunla ilgilenmeye başlar. Deniz Savaşı cihazı eğitim yapan denizcilerin eğlenmesi için Sovyet denizaltılarının içine yerleştirilir.
Dilerseniz bilgisayarınızda da ücretsiz olarak bu oyunu deneyimleyebilirsiniz. Periskoptan kendiniz bakıp ateş edince daha zevkli olduğunu hesaba katmayı unutmayın tabii.
ÖZGÜN ÖRNEKLER
Her ne kadar popülerliği farklı boyutlara ulaşmış olsa da Deniz Savaşı için ‘özgün’ yorumunu yapmamız pek mümkün değil. Eğlenceli olmasına karşın muadili pek çok oyunu farklı ülkelerde de bulabiliriz. Ancak Tetris gibi Sovyetler Birliği’ne has atari oyunlardan söz etmek gerekirse Gorodki’den bahsetmemiz gerekiyor. ‘Şehircikler’ anlamına gelen Gorodki aslında eski ve popüler bir sokak oyununa dayanıyor. Mantığı yine basit: Oyuncular dizilen objeleri bir sopa fırlatarak devirmeye çalışıyor.
Atari versiyonu da aynı şekilde işliyor. Hareket halindeki objeleri yine hareket halindeki sopa ile vurmanız gerekiyor. Basit mantığına rağmen diğer oyunlarda olduğu gibi fazlasıyla hesaplama ve refleks gerektiriyor. Bu yüzden yine ‘zorlu’ oyunlardan biri olarak biliniyor. Dilerseniz Gorodki’yi de internet üzerinden oynayabilirsiniz.
Tüm bunların ötesinde, alışılmışın dışında bazı oyunlar da var. Örneğin trafik kurallarını öğretmeye dönük hazırlanan ‘Viktorina’ yani ‘Quiz’ isimli bir oyun var ki gerçekten çarpıcı. Kolay kolay ‘oyun’ konsepti içerisinde düşünmesek de aslında bir ‘bilgi yarışması’ gibi tasarlanmış atari oyunu ile karşı karşıyayız.
Yine dikkat çekici bir oyun 1980’lerden bugüne geliyor. Balıkçı Kedi (Kot Rybolov) isimli oyun aynı zamanda ‘Sovyet Mortal Kombat’ olarak tanınıyor. Her ne kadar ünlü dövüş oyunu Mortal Kombat’a bir atıfta bulunanlar olsa da bu kedimizin düşmanlarla savaşma nedeni başka: Rızkı peşinde koşuyor. Düşmanlarını yendikçe balık tutmaya yarayacak değerli solucanlar kazanıyorsunuz ve böylece kedi kahramanımızın karnı doyuyor.
FARKI NE?
Hem müzede rastladığımız hem de tarihe gömülmüş diğer pek çok atari oyununun tasarlandığını görüyoruz: Araba ve motor yarışları, nişan almalı atış oyunları, futbol, basketbol ve buz hokeyi gibi spor temalı oyunlar… Tüm karşımızdaki manzaraya rağmen Sovyet atari oyunlarını inceleyen bazı kişiler “Batı’daki oyunlardan bir farkları vardı: O da Marksist ideoloji altında propaganda olarak yaratılmışlardı” diyebiliyor. Evet yanlış duymadınız. Yani birkaç tatlı nüans farkı dışında üç aşağı beş yukarı benzer oyunlar tasarlanmasına rağmen birileri çıkıp şunları yazıyor “Bu oyunlarda fanteziye yer yok. Sadece çalışmak ve fiziksel emek var, Komünist vatanseverliğe teşvik var, Marksist düşünce ile uyumlu düşünceleri onurlandırma amacı var. Hayali karakterlere Sovyetler’de yer yok!”
Anlaşılan bu satırların yazarı, çok satanlar reyonunda ‘distopya’ adı altında satılan ancak gerçekte ‘karşı devrimci propaganda’ başlığı altında değerlendirilmesi gereken bir kitabı okuyup çok etkilenmiş. Ardından giriş seviyesindeki Sovyetler Birliği ve Marksizm düşmanlığını atari oyunlarına uygulamak için yeterli bulmuş.
Ön kabullerle dolu bu yaklaşıma rağmen bir bilgi yanlışı da söz konusu. Çünkü Sovyet atari dünyasında hayali karakterlere ve fanteziye yer var. Balıkçı Kedi bir örnekti. Bunun haricinde Küçük Kambur At (Konyok-Gorbunok) isimli Rus peri masalından esinlenen bir oyun var. Ya da Kar Kraliçesi’ni (Snezhnaya Koroleva) de örnek gösterebiliriz.
Yazarımız, tüm bunlarla hızını alamamış ve demiş ki “Çoğu Amerikan oyununun aksine bu oyunlar askeri eğitimden etkilenmiş”. İnsaf… Bugün dünya üzerindeki oyunların mahşeri çoğunluğu ABD menşeili ve yine mahşeri çoğunluğu ‘askeri eğitime’ dayanıyor. Dün olduğu gibi bugün de öyle. Bu anlamda Sovyet atari oyunlarının militaristliğiyle ABD’deki örnekleri kıyaslayacak olursak fark inanılmaz olacaktır. Üstelik sormak lazım bu oyunlar acaba hangi dünya görüşünün propagandasını yapıyor? Bu oyunlarda sizce ne var?
Ancak yazarımız homurtulu bir sesle de olsa doğru bir tespit yapıyor ve Sovyet atari oyunlarında rekabetçiliğin fazla güçlü olmadığını belirtiyor. En yüksel puanı yapanlar listesinin bu oyunlarda olmayışını ‘zor elde edilmiş başarıların heba olması’ sözleriyle değerlendirmiş tabii.
**
Böylesi yorumların pek bir önemi yok. Hatta daha doğrusu gerek de yok. Eğer ‘Marksist ideolojinin bilmem nesi’ gibi büyük anlamlar çıkartmak istiyorsak eğer öncelikle Marksizmi ve Sovyet deneyimini sonra da bugün yaşadığımız dünyanın iktisadi düzenini ve onun propaganda mekanizmalarını anlamlandırabiliyor olmak gerek.
‘Sovyetler’ adı geçen her şeyde bir anlam çıkarıyoruz gibi görünmesin. Tam tersine hikayede ‘Sovyet’ adını gördüğünde atacak taş arayanlar bize yanıt hakkı veriyor. Yoksa ufak tefek detaylar haricinde güzel, nostaljik oyunlar bunlar o kadar. Ortada görecek ‘büyük resim’ falan yok. Her gündelik hikayede ‘görülmeyeni gören’ ve bunu ne yapıp ne edip Soğuk Savaş artığı birkaç ön yargıya bağlamaya çalışanların biraz can sıkıcı olduğu doğru. Ancak bu yaklaşımlara kulak vermek tarihe dair algıların kireçlenmesini önleyecektir. Konu Sovyet atari dünyası olsa bile.
Kaynaklar ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı adresler