The Atlantic: Türkiye yumuşak güç için camileri kullanıyor

The Atlantic dergisi, Türkiye'nin yurt dışında inşa ettirdiği camiler için "Küresel ölçekli yumuşak güç kampanyasının bir parçası" yorumu yaptı. Makelede, "Ankara binlerce camiyi iyi niyetten daha fazlası için fonluyor" denildi.

Abone ol

DUVAR - Türkiye'nin yurt dışında finanse ettiği camiler uluslararası basının da gündeminde. Amerikan dergisi The Atlantic, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Arnavutluk'un başkenti Tiran'da inşa ettirdiği ve 'Balkanların en büyüğü' olması planlanan camiyi mercek altına aldı. John M. Beck imzalı makalede, 'Türkiye'nin inşa ettirdiği camiler aracılığıyla küresel ölçekte bir yumuşak güç sahibi olmaya çalıştığı' belirtildi.

'BAZI CAMİLERDE TÜRKİYE'DEKİ İLE AYNI CUMA HUTBESİ OKUTULUYOR'

"Ankara binlerce camiyi iyi niyetten daha fazlası için fonluyor" denilen makalede, Türkiye'nin inşa ettirdiği camiler için şu ifadeler kullanıldı:

"[Tiran'daki cami], Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hükümetinin ülke içinde ve dışında inşa ettirdiği bir dizi mega-caminin arasında bulunuyor. Bunlardan biri, Accra, Gana'da; Batı Afrika'nın en büyüğü. Bir diğeri Bişkek, Kırgızistan'da; Orta Asya'nın en büyüğü. Maryland'deki bir yerleşkenin, bütün Batı Yarımküre'de türünün en büyüğü olduğu söyleniyor. Ankara'nın fonladığı, farklı büyüklükte en az 2 bin cami daha var ve Erdoğan'ın kuşatma altındaki Nicolas Maduro hükümetini desteklediği Venezuela ile Müslüman denizcilerin Kristof Kolomb'dan daha önce ulaştığını iddia ettiği Küba gibi başka yerlere de yeni camiler planlanıyor. Tamamlandıktan sonra, bu camilerin birçoğu Ankara'nın kontrolünde kalıyor ve yoğun Türk nüfusunun yaşadığı yerlerde, Türkiye'deki her kent, kasaba ve camide devletin belirlediği haftalık cuma hutbesinin aynısı okutuluyor."

'ALMANYA RAHATSIZ OLMAYA BAŞLADI'

Makalede, bu durumun Türkiye'nin 'küresel ölçekli yumuşak güç kampanyasının' bir parçası olduğu tespiti yapıldı:

"Erdoğan son yıllarda Batılı güçler tarafından anti-demokratik ve hoşgörüsüz addedilen adımları nedeniyle eleştirildi: İçeride düşman olarak görülenler tasfiye edildi ve hapse atıldı; hem Irak'ta hem Suriye'de silahlı Kürt gruplarına saldırılar düzenlendi; Türkiye'nin kendi mali sorunları yüzünden bankalar ve yabancı güçlere nutuklar atıldı. Aynı zamanda, Erdoğan'ın hükümeti küresel bir yumuşak güç kampanyasının kapsamını genişletti ve camiler bu durumun sadece en belirgin sonucu. Erdoğan'ın hükümeti ayrıca dini eğitimi, Osmanlı döneminden kalma binaların restore edilmesi amaçlı bir programı ve kapsamlı sosyal yardım operasyonlarını da destekliyor. Bundan faydalananların birçoğu şu ana dek yardımı memnuniyetle karşıladı ancak bazıları, özellikle de Almanya, artık Türk nüfuzunun kendi topraklarındaki toplumsal bölünmeleri derinleştirmesinden ve hatta casusluk için bir araç haline gelmesinden endişeli."

ALMAN YETKİLİ: ANKARA'DA SÖYLEYİNCE ŞAŞIRDILAR

Makalede, Almanya İçişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili olan Markus Kerber'in görüşlerine de yer veriliyor. 'Ankara ile Almanya'daki Müslüman cemaat arasındaki bağlantıları azaltmanın vaktinin geldiği' yorumunu yapan Kerber, 'AK Parti'nin Batı Almanya'daki Türkleri stratejik bir varlık olarak gördüğünü ancak Almanya'nın gelecekte ülke içinde eğitim almış imamlara ve ülke içinden fonlanmış camilere sahip olmak istediğini' söylüyor.

Kerber, Ankara'da Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Erdoğan'ın bazı danışmanlarının katıldığı toplantıda "Sizin Türkleriniz artık bizim Türklerimiz" dediğini anlatıyor. Alman yetkili, bu sözleri duyan Türk yetkililerin 'şaşkınlık geçirdiğini' de ekliyor.

'DİYANET'İN BÜTÇESİ BAZI BAKANLIKLARI GEÇTİ'

Makalede, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 'AK Parti yönetiminde hırslı bir küresel görev alanı bulunan, açık bir siyasi organa dönüştüğü' yorumu yapıldı; Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütçesinin 2006'dan bu yana dört kat artarak bazı bakanlıklarınkini ve hatta MİT'in bütçesini geçtiğine dikkat çekildi. (Dış Haberler)

MAKALENİN İNGİLİZCE ORİJİNALİ İÇİN TIKLAYINIZ