TİP, 'Sorumlu Altın Madenciliği Konferansı'nı protesto etti
'Sorumlu Altın Madenciliği Konferansı'nı protesto eden TİP, "İliç'te cansız bedenlerine ulaşarak toprağa verdiğimiz kardeşlerimizin neden ve nasıl öldürüldüğünün hesabını sormak için buradayız" dedi.
DUVAR - Türkiye İşçi Partisi (TİP), Altın Madencileri Derneği ve Dünya Altın Konseyi'nin düzenlediği 'Sorumlu Altın Madenciliği Konferansı'nı protesto etti. TİP Ankara İl Sekreteri Ece Duru, "Erzincan İliç’te, beş işçi kardeşimiz, milyonlarca ton siyanürlü toz yığınının altında yatarken bugün burada inanılmaz bir utanmazlık örneği ile karşı karşıyayız. Türkiye İşçi Partisi olarak cansız bedenlerine ulaşarak toprağa verdiğimiz kardeşlerimizin neden ve nasıl öldürüldüğünün hesabını sormak için buradayız" ifadelerine yer verdi.
TİP'in konferansın düzenlendiği otelin önünde yaptığı açıklama şöyle:
"Erzincan İliç’te, beş emekçi milyonlarca ton siyanürlü toz yığınının altında yatarken bugün burada inanılmaz bir utanmazlık örneği ile karşı karşıyayız. Ülkemizdeki sömürge madencilerinin bir araya geldiği Altın Madencileri Derneği ve Dünya Altın Konseyi, Sorumlu Altın Madenciliği Konferansı adı altında doğa ve insanlığa karşı işlenen suçlarını örtbas etmeye çalışıyorlar. Bu; günümüzün Altı’ncı Filosu, yerli işbirlikçileriyle beraber bir sömürge muamelesi yaptıkları ülkemizde, suçlarını aklayacak, İliç felaketindeki sorumluluklarını perdeleyecek bir girişimde bulunuyorlar.
Daha üç ay önce 13 Şubat 2024’te ülkemizde şimdiye kadar yaşanan en büyük çevre felaketlerinden biri Erzincan’ın İliç ilçesinde gerçekleşti. Öğütülüp toz haline getirilmiş ve içine siyanür katılmış 30 milyon ton kayaç, 9 işçinin canını alarak Fırat’ın su havzasına doğru kaydı. Siyanürün Arsenik gibi tehlikeli maddeleri çözme özelliği nedeniyle ortaya çıkan ağır metallerin ne ölçüde Fırat’ın suyuna karıştığı, karışacağı henüz belli değil. Medeniyetin beşiği olarak anılan ve Dicle - Fırat nehirlerinin oluşturduğu Mezopotamya havzası bile Basra körfezine kadar tehlike altında.
Bu felaket, göz göre göre geldi. İki sene önce de İliç’te tonlarca siyanürlü su, patlayan borulardan Fırat’ın sularına karışmıştı. Başta Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği, partimizin uzmanları ve milletvekillerimiz bu tehlikeye defalarca dikkat çekmişlerdi. İktidar, bütün söylenenlere kulaklarını tıkarken siyanürlü altın işletmesini kapatmak yerine ÇED raporu gerekli değil diyerek kapasite artışını onaylamış ve tehlikeyi büyütmüştür.
'SİYANÜRLÜ ALTIN İŞLETMECİLİĞİ BİR ŞİRKETİN DOYMAK BİLMEYEN İŞTAHININ ADIDIR'
Siyanürlü altın işletmeciliği madencilik değildir, endüstri değildir, ihtiyaçları karşılamak adına üretim değildir. Bir grup, hatta dünya geneline ahtapot gibi yayılmış tek bir şirketin doymak bilmeyen iştahının adıdır. Türkiye, 2021 yılındaki veriler uyarınca, ülke topraklarının yüzde 60’ını madene ruhsatlandırmış bir ülkedir. Hükümet, bugün bu salonda 'sorumlu altın madenciliği' diye yalanlar söyleyen şirketlere milyonlarca lira teşvik vermiş, vergi borçlarını silmiştir. Teşhir ediyoruz!
Türkiye İşçi Partisi olarak cansız bedenlerine ulaşarak toprağa verdiğimiz Uğur Yıldız, Adnan Keklik, Ramazan Çimen, Kenan Öz kardeşlerimizin ve halen milyonlarca ton siyanürlü tozun altında yatan Fahrettin Keklik, Mehmet Kazar, Şaban Yılmaz, Abdurrahman Şahin ve Hüseyin Kara kardeşlerimizin neden ve nasıl öldürüldüğünün hesabını sormak için buradayız. Fırat’ın suyu, Anadolu’nun toprağı, dünyamızın havası için bu Altın’cı Filo’nun utanmazlığını yüzünüze vurmak için buradayız. Dünyaya örnek olmak üzere ülkemizdeki bütün siyanürlü altın işletmelerini kapatana kadar mücadeleye devam edeceğimizi dosta düşmana ilan ediyoruz."