TİP: Yerel seçimlerde AKP’yi her alanda yeneceğiz
Erkan Baş, TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Baş, konuşmasında, “Türkiye İşçi Partisi, her tür eşitsizliğe, haksızlığa, baskılara, kayyımlara rağmen AKP’nin ve altını çizerek söylüyoruz AKP zihniyetinin, mümkün olan her alanda geriletilebilmesini Türkiye işçi sınıfının ve emekçilerin kurtuluş mücadelesinin önemli bir görevi olarak görmektedir” dedi.
DUVAR - Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis’te basın toplantısı düzenledi. TİP tarafından her salı günü TBMM’de düzenlenen basın toplantısında bu hafta, direnişte olan işçiler ve yerel seçim gündemleri ele alındı.
Erkan Baş, 25 Kasım’da kadınlara şiddet uygulayan ve eylemlerini yasaklayan AKP’yi protesto ederek konuşmasına başladığı basın toplantısında, direnişte olan işçilerin taleplerini sıraladı. Yerel seçimlere dair TİP’in tavrını da açıklayan Baş, “Türkiye İşçi Partisi, her tür eşitsizliğe, haksızlığa, baskılara, kayyımlara rağmen AKP’nin ve altını çizerek söylüyoruz AKP zihniyetinin, mümkün olan her alanda geriletilebilmesini Türkiye işçi sınıfının ve emekçilerin kurtuluş mücadelesinin önemli bir görevi olarak görmektedir” dedi.
Erkan Baş'ın konuşmasının satır başlıkları şöyle:
BASKILARA RAĞMEN SÖZÜNÜ SÖYLEYEN KADINLARI SELAMLIYORUM: Bu haftaki basın toplantımızın başında, ülkemiz adına utanç verici bir olaya değinerek başlamak zorundayız. 25 Kasım tarihinde tüm dünyada kadına yönelik şiddete karşı sokaklarda eylem yapılırken, Türkiye'de polis, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde kadınlara gazla, plastik mermiyle, tehditle şiddet uyguladı. Bu şiddeti şiddetle protesto ediyor, tüm bu baskılara rağmen Türkiye’nin dört bir yanında sokaklara çıkıp seslerini yükselten, bir adım geri atmadan sözlerini söyleyen kadınları selamlıyorum.
YOKSULLUĞU DERİNLEŞEN MİLYONLARIN VARLIĞI BİR GERÇEK: İktidar, her geçen gün artan bir şiddetle halkımızı teslim almaya çalışıyor, teslim olmayan toplumsal kesimleri ise zorbalıkla ezmeyi bir strateji olarak belirlemiş durumda. Biz bu uygulamaların doğrudan Saray’da kurgulanan ve İçişleri Bakanı aracılığıyla hayata geçirilen bir planın parçası olduğunu düşünüyoruz. Kuşkusuz bunun bir nedeni var, Türkiye her geçen gün daha belirgin biçimde ortaya çıkan sınıfsal uçurum, ekonomik kriz ile birlikte yoksulluğu derinleşen milyonların varlığı iktidar tarafından pek dile getirilmese de bilinen somut bir gerçek. Sözde halkın yaşamını kolaylaştırmaktan, rahatlatmaktan sorumlu olan iktidar, insanların yaşamını cehenneme çevirdiği yetmiyormuş gibi bunun yarattığı haklı tepkiyi bastırmak için utanmadan şiddeti, elindeki devlet gücünü kullanmayı tercih ediyor.
TÜRKİYE'NİN DÖRT BİR TARAFINDA DİRENEN İŞÇİLER VAR: Türkiye tarihinin emekçiler açısından en karanlık günlerinden geçtiğini söylemek sadece çıplak bir gerçeği ifade etmek olur, daha acı olansa ülkemizin bu acı gerçeğinin, en büyük sorunun içinde bulunduğumuz Meclis çatısı altında neredeyse hiç konu edilmemesi… Geçtiğimiz birkaç aylık süreçte şu gerçeği hep beraber açıkça gördük. Türkiye'de işçilerin emekçilerin
hak mücadeleleri iktidar tarafından adaletsiz ve acımasız biçimde engellenmekte ve ne yazık ki muhalefet partilerinin önemli bir kısmı da bu haksızlığa karşın etkili bir mücadele yürütmemektedir. İşçi kardeşlerimiz sorunlarını, taleplerini, seslerini duyuracak mecralar bulamıyor. İktidarın polisi, jandarması sokakta hakkını arayan işçilere acımasızca saldırıyor. AKP tarafından kontrol altına alınmış medya, emekçilerin haklı taleplerini görmezden geliyor, yatağındaki tahta kurusundan şikayet eden işçileri terörist ilan ediyor, çocuklarına ekmek götüremediği için intihar eden babayı şov yapmakla suçluyor. Ancak güneş balçıkla sıvanmaz, gerçeklerin üzerini örtmelerine izin veremeyiz. Türkiye’nin dört bir yanında direnen işçiler ve biz, direnen emekçilerin yoldaşları, gerçekleri her yerde olduğu gibi Meclis’te de dile getirmeye devam edeceğiz. Bu vesileyle buradan Tariş, Cargill, Flormar, Tayaş, BBS Metal, Babacanlar Kargo, Aydın Belediyesi işçileri, Muğla ve Urfa’da taşıt muayene işçileri, Aygün Alüminyum işçilerini, sendikalaşma ve işlerine geri dönme mücadelesi veren tüm işçi kardeşlerimize dayanışma duygularımızı iletiyoruz. SüperPark’da 160 günü aşan süredir devam eden grevdeki, grevci işçi kardeşlerimizi başarılar diliyoruz.
TOKİ'DE 230 İŞÇİ 2 YILDIR DİRENİYOR: Bakın sevgili arkadaşlar, şurada Meclis’e 15 km-20 km mesafede Mamak'ta, TOKİ’nin kentsel
yenilenme projesinde çalışan 230 taşeron inşaat işçisi 2 yıldır ücretlerini alamadığı için direniyor. Vatandaşa ucuz konut diyen TOKİ ve yandaş müteahhitlerin, emekçinin alın terinin gasp etmesine biz
sessiz kalmayacağız.
ALAKIR VADİSİ'NDE YAĞMACI ŞİRKETLERİN TEHDİDİ: müteahhitlerin, rantçıların bir örneği de Antalya Alakır Vadisi’nde karşımıza çıkıyor. Alakır Vadisi'nde yaşayan ve çevreyi korumak için mücadele eden bir çifti, Birhan ve Tuğba arkadaşlarımızı yağmacı şirketler tehdit ediyor. Yaşadıkları ev kuşatılıyor, silahla taciz ediliyorlar. Kim yapıyor diye bakın karşınıza yine Saray çıkar. Saray’ın mermerlerini satıp zenginleşen METAMAR şirketini görüyoruz.
MAKRO MARKET'İN 6500 ÇALIŞANI MAĞDUR: Bakın başka bir örnek, ekonomik kriz nedeniyle konkordato ilan eden Makro Market'in 6500 çalışanıvardı. Şubeleri kapatılan bu işletmede binlerce işçi hak kaybına uğradı, işten atıldılar ve tazminatları da ödenmedi. Bu işçi kardeşlerimiz haftalardır hakları için direniyor. Samsun'da 380 Makro Market işçisi 100 gündür haklarını alabilmek için eylem yapıyor. İşçileri işten atan patronlar keyif yaparken Kış günü direnen işçilere gözler kör, kulaklar sağır oluyor. Samsun’da direnen işçi kardeşlerimizin sesinin duyulması ve haklarını sonuna kadar almaları için ne gerekiyorsa yapacağız.
1000 KUNDURA İŞÇİSİ DİRENİŞTE: Daha dün Adana'da düşük ücretleriyle artık yaşayamadıklarını, zamların maaşlarına yansıtılmadığını
söyleyen 1000 tane kundura işçisi direnişe başladı.
BELEDİYELERDE TAŞERON İŞÇİLERİN DURUMU: Belediyelerde taşerona bağlı çalışan ve açlık sınırının altında ücrete mahkûm edilen yüz binlerce işçi var. Bize ulaştılar ve taşeronu ortadan kaldırdık diyenlerin büyük bir yalan attığını, koşullarında bir değişiklik olmadığını söylüyorlar.
KAÇAK ÇALIŞAN MADEN OCAĞI: Henüz bir hafta oldu Zonguldak'ta madende yaşanan patlama sonucunda 3 işçi kardeşimizi iş cinayetine kurban verdik. Şimdi bunu bu ülkenin sarayda yaşayan Cumhurbaşkanına sorsanız fıtrat der keser atar. Oysa burada kaçak çalıştırılan, ruhsatsız, denetimsiz, bir maden ocağı var. İşçi sağlığını ve iş güvenliğini hiçe sayan patron var. Bu patronu kayıran, kaçak madeni denetlemeyen iktidar var.
Bunun adı fıtrat değil, göz göre göre gelen iş cinayeti, bunun adı sömürü düzeni.
İŞÇİLER HAPİSTE: 3. havalimanı işçileri hâlâ daha hapiste. İktidarın bunlara gözleri kör kulakları sağır. Ve işçiler Türkiye'de ya öldüklerinde ya hapse düştüklerinde, ya hep beraber ayağa kalkıp direndiklerinde gündem olabiliyor. Tarihin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşayan ülkemizde patronlar ve iktidarı elinde tutanlar karlarına kar, Saraylarına saray katarak semirirken emekçilere işsizlik açlık ve ölüm vaat ediliyor.
Buradan 5 Aralık’ta İstanbul’da gerçekleşecek 3. Havalimanı işçilerin duruşmasına da tüm işçi dostlarını, emek mücadelesi yandaşlarını davet etmek istiyorum. 5 Aralık’ta işçilerin uğradığı bu saçma sapan, haksız, hukuksuz tutuklamanın son bulmasını istiyor ve işçilerin yanında olacağımızı
duyuruyoruz.
İKTİDAR YAŞANANLARI GÖRMEZDEN GELİYOR: AKP/ Saray iktidarı ise tablo bu kadar açıkken, kriz işsizliği, yoksulluğu büyütürken tüm bunları görmezden gelip, dahası mağduru düşman belleyip en iyi bildiğini yapıyor, saldır, gözaltına al ve sonra tutukla. Sabahında da kalkıp, emekçilerin hakkı için mücadele eden sendikacıları gözaltına aldılar. KESK'e bağlı sendikalara yapılan operasyonla 10'un üzerinde sendikacı gözaltına alındı. İktidar işçileri, sendikacıları gözaltına alıp kadınlara şiddet uygularken hemen yan tarafta “öldürmeye azmettirmek” suçuyla müebbet hapis cezası alan yandaş Metro Holding'in sahibi yurtdışına kaçtı. Gözler yine kör, iktidarın gözleri işsizliğe haksızlığa, yoksulluğa, kadın haklarına kör olduğu gibi yandaş çete başının yurtdışına kaçmasını da görmüyor. AKP ve Saray iktidarı, emekçilerin, kadınların, gençlerin, muhalif siyasetçilerin yakasını bırak da, git krizle semiren patronların, yurtdışına kapağı atan yandaş Metro Turizm'in elebaşının yakasına yapış. Meclis’te en kalabalık grubu oluşturan AKP ve onun doğrudan bağlı olduğu Saray Hükümeti “Biz bu ülkenin zencileriyiz” diye başladıkları siyasi maceralarına, ülkenin en zenginleri olarak devam ediyorlar. Geçmişin mücahidi bugünün zengin müteahhitti olan, kentleri sadece rant ve kar kapısı olarak gören AKP’nin büyük bir telaşla yerel seçim çalışmaları sürdürdüğünü görüyoruz.
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ'NİN SEÇİME GİREMEMESİ GÜNDEMDE: Şimdi Türkiye seçimleri konuşuyor ama siyasi partiler arasındaki ayrımcılığı, eşitsizliği gündeme getirmemek konusunda mutlak bir mutabakat oluşturulmuş durumda. Örneğin, yerel seçimlere doğru giderken partimiz Türkiye İşçi Partisi’nin bürokratik bir takım gerekçeler uydurularak seçimlere girmesinin engelleniyor oluşunu da burada ifade etmek isterim. Türkiye’de milyonlarca emekçinin, alın terinin sesi olmak üzere kurulmuş bir partinin çalışmalarını engelleme girişimi adaletsiz siyasal düzenimizin bir yansımasından başka bir şey değil. Buna rağmen şunu açıkça söylemek istiyorum, Türkiye İşçi Partisi belki bu yerel seçimlerde iktidarın bürokratik engellerini aşamadığı için seçimlerde siyasi parti olarak yerini alamayacak, ancak herkes şundan emin olsun ki, AKP iktidarının köhnemiş zihniyetini her düzeyde yenilgiye uğratmak için mutlaka görev başında olacağız. Muhtarlıklardan, belediye meclislerine, il genel meclislerinden büyükşehir belediyelerine kadar her düzeyde AKP’nin yenilgiye uğratılması ve kentlerimizin bu rantçı; paradan ve yandaşlarını zengin etmekten başka bir derdi olmayan yönetimlerden kurtulması için her yerde görevimizin başında olacağız.