TİP'in Kadıköy Adayı Ergün: Sosyalistler hem iyi yönetir hem iyi mücadele eder

Türkiye İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kadıköy Belediyesi Adayı Doğan Ergün, "Kadıköy'de sosyalistler hem halkla beraber iyi yönetir hem halkla beraber iyi mücadele eder" diye konuştu.

Abone ol

DUVAR - 31 Mart'ta yapılacak yerel seçimlere 1 aydan kısa bir süre kala birçok seçim bölgesinde adaylar saha çalışmalarına hız verdiler. Bu isimlerden birisi de Türkiye İşçi Partisi'nin (TİP) Kadıköy Belediyesi Adayı Doğan Ergün.

Birçok il ve ilçede kendi adaylarıyla seçime giren Türkiye İşçi Partisi'nin aynı zamanda genel başkan yardımcısı olan Ergün ile adaylık sürecini, sosyalist belediyecilik anlayışını, Kadıköy'deki tartışmaları, partisinin Hatay kararını ve TİP'e yönelik eleştirileri konuştuk.

'YEREL YÖNETİM VE MERKEZİ YÖNETİM, HALKI DEPREME KARŞI KORUMUYOR'

Adaylık süreciniz nasıl gelişti? Hangi motivasyonla aday oldunuz?

Kadıköy, Türkiye İşçi Partisi'nin en yüksek oy aldığı ilçelerden bir tanesi. Hatay'ın ilçeleri dışında sayabileceğimiz ilçelerin başında Kadıköy geliyor. Bizim zaten başından itibaren kökleşmek, partiyi güçlendirmek istediğimiz bir seçim bölgesiydi. Uzun süren çalışmalar yaptık. 'Burada bir sol birlik sağlanabilir mi?' şeklinde düşüncelerimiz oldu. Bunun için çeşitli değerlendirmeler yaptık. Maalesef o sol birlik süreci istediğimiz gibi hayata geçmeyince biz de kendi kararımızı alıp aday ilanı sürecini başlattık.

Yaklaşık yirmi beş senedir siyasi mücadelenin içindeyim. Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde okudum. Ankara'dan sonra İstanbul’a döndüm ve neredeyse on sekiz yıldır İstanbul'dayım. Kadıköy'de hem yaşadım hem çalıştım. Siyasi mücadelemin önemli bir bölümünde buradaydım. Daha önce ilçe başkanlığı görevinde bulundum. Kadıköy'ün hali hazırda var olan meselelerinde şu ana kadar aktif çalışmalarım da zaten vardı. Bütün bu süreç sonunda parti meclisimiz, merkez yürütme kurulumuz ve Kadıköy örgütümüz en doğru adaylığın benimle beraber olabileceği konusunda bir uzlaşı sağladıktan sonra adaylığı ilan ettik.

Sizce Kadıköy'ün şu an mevcut en temel sorunları neler? Seçilirseniz yapacağınız ilk uygulamalar neler olacak?

En önemli sorun sadece Kadıköy açısından değil, maalesef tüm Türkiye açısından deprem ve afetler. İster yerel yönetimler olsun ister merkezi yönetim olsun depreme karşı halkımızı korumak için herhangi bir şey yapılmadığını görüyoruz. Kadıköy yapı stokunun yüzde seksenin eski binalardan oluştuğu bir ilçe ve şunu rahatlıkla söyleyebilirim, depreme karşı önlem amacıyla neredeyse hiçbir şey yapılmadı. O yüzden Kadıköy'de en ciddi sorunun deprem, imar sorunu ve barınma sorunu olduğunu düşünüyoruz. Bütün bunlarla ilgili çeşitli çalışmalarımız planlarımız var. Yapı stokunun güçlendirilmesi, yenilenmesi, ada bazlı çalışmalar yapılması gerekiyor.

Doğan Ergün

‘BELEDİYELERİ HALKA KARŞI İŞLENEN SUÇLARA KARŞI BİR MEVZİ YAPABİLİRİZ’

Sosyalistlerin belediyecilik anlayışının diğer partilerden farkı nedir? Sosyalist adaylar seçmenlere ne sunuyor?

Kadıköy'de nüfusun çok büyük bölümü emekçilerden oluşuyor. Emeklilerden, geleceğini arayan, geleceğini kaybettiğini düşünen gençlerden oluşuyor. Mahalle konseyleri kurarak belediye meclisini kolektif bir şekilde çalıştırmak istiyoruz. Belediye emekçilerinin özlük haklarını, sendikal haklarını vermek istiyoruz. Onların halkla beraber bir yönetimi sürdürebilmek için misyon kazanması, görev alması gerektiğini düşünüyoruz. Bir de dijital yurttaş demokrasisi dediğimiz bir şey var. Yani alınacak kararlarda halkın anketlerle, oylamalarla görüşlerini almak.

Biz Kadıköy'e baktığımızda kent suçlarına karşı pasif kalan, bu rant paylaşımında kendisine ne düşeceğini dert edinen bir belediyecilik anlayışı görüyoruz. Kadıköy'de sosyalistler hem halkla beraber iyi yönetir hem halkla beraber iyi mücadele eder. Bütün belediye olanaklarını halka karşı işlenen suçlara karşı birer mevzi haline getirebiliriz. Belediye meclisindeki varlığımız bunu sağlar. Kazanabilirsek belediye başkanlığındaki varlığımız da bunu sağlar.

‘TİP KADIKÖY’DE ÜÇÜNCÜ PARTİ, REKABET GÖRÜNTÜSÜNE GEREK VAR MIYDI?’

Fatih Mehmet Maçoğlu ismi Kadıköy için TİP'le de anılmıştı. Maçoğlu'yla TİP arasında nasıl görüşmeler geçti? Maçoğlu’nun adaylığını nasıl yorumluyorsunuz?

Öncelikle bizim Fatih Mehmet Maçoğlu'yla herhangi bir sorunumuz, herhangi bir derdimiz bulunmuyor. Özellikle Ovacık'taki belediye başkanlığı sürecinde çok başarılı olduğunu, sosyalist belediyecilik açısından bir alternatif yaratabildiğini düşünüyoruz.

Maçoğlu'nun Türkiye İşçi Partisi'yle adının anılması da bizden kaynaklanmıyor. Başından itibaren Maçoğlu'yla ve SMF'li arkadaşlarımızla hep şunu konuştuk, Türkiye sosyalist hareketi açısından elbette değerli bir isim. Ama bu yerel seçimde aday olarak nasıl bir bölgede seçime girmesi gerekir? Dersim'den çekilmek önemli bir karar. Bu doğru mu? Bu yapılıyorsa başka nerede değerlendirilebilir? Profil olarak neresi uygundur? Bütün bunları konuştuk. Sağ olsunlar bizim fikirlerimizi aldılar. Biz de onları dinledik. Böyle bir diyalog olduğunu söyleyebilirim.

Özel olarak TİP adayı olması üzerine konuşmadık. Derdimiz sosyalizmi güçlendirmek. Bunu yaparken her bir figür nasıl etkili olabilir, bunları değerlendiriyorduk. Genel seçim sonuçlarına göre Kadıköy’de CHP ve AK Parti’nin ardından üçüncü partiyiz. Doğal olarak Türkiye İşçi Partisi'nin Kadıköy'de kökleşmek, güçlenmek gibi bir derdi var. Biz o aşamada niyetimizi net bir şekilde ifade ettik. Maçoğlu'nun bir başka partiden adaylığını biz de neredeyse kamuoyuna ilan edildiği sırada öğrenmiş olduk.

Bence bu noktadan sonrası biraz o tarafa sorulması gereken bir soru. Türkiye'de sosyalist bir parti çok güçlü bir şekilde genel seçim geçirmişken tırnak içinde rekabet görüntüsüne gerek var mıydı? Birbirimizi severiz, sayarız. Çeşitli yerlerde iş birliğimiz de devam ediyor. Ama sonuçta çok nazik bir hareket olarak görmediğimizi söyleyebilirim. Kadıköy’de TİP yüzde on civarında oy aldı. Burada bizimle genişleyen bir yol var. Bu alanda plan yaparken TİP'le yapılmasını tercih ederdik. Tabii bu düşmanlaşmak anlamına da gelmiyor.

‘SOSYALİZMİ POPÜLERLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ’

Sizce TİP, genel seçimdeki oy oranını yerel seçimde de yakalayabilir mi?

Yakalayabileceğimizi ve belediye meclisine arkadaşlarımızı gönderebileceğimizi, belediye başkanlığı için de iddialı hale gelebileceğimizi düşünüyoruz. O açıdan bir endişemiz yok. Türkiye İşçi Partisi solu, sosyalizmi güçlendirmeye hedefliyor. Sosyalizmi popüler hale getirmeye çalışıyor. Yaygınlaştırmaya çalışıyor. Popülizm yapmadan bunu yapmaya çalışıyor. Bu, Çankaya'da veya Kadıköy'de daha fazla yurttaşımız CHP'ye oy verdiği için oradan daha fazla insanın TİP’e yönelmesi şeklinde olabilir. Gebze'de daha fazla yurttaşımız sağ partilere oy verdiği için orada sağ partilerden TİP’e doğru yüzünü dönmek şeklinde olabilir. Bu bizi muazzam heyecanlandırıyor.

‘FİKİRLERİMİZİ KAMUOYUNDA İLKELİ DURUŞUYLA TANINAN İSİMLERLE YAYGINLAŞTIRMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

Popülizm konusuna değindiniz. Aslında TİP’e sıkça yapılan eleştirilerden birisi de partinin popülist bir politika yürüttüğüne yönelik. Genel seçimlerde milletvekili adayları üzerinden bu eleştiriler yapılmıştı, geçtiğimiz günlerde Gökhan Zan’ın adaylığı üzerinden benzer eleştiriler yöneltildi. Siz bu eleştiriler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Genel seçimlerde bizim yüzlerce adayımız vardı. Ve bunlardan diyelim ki üç tanesi kamuoyu tarafından tanınan isimlerdi. Kimlerdi bunlar? Mehmet Aslantuğ bir adayımızdı. İrfan Değirmenci bir adayımızdı. Yani yüzlerce adayımız arasından bir tanesi kamuoyunda hem sanatıyla hem de Ahmet Kaya'yı linç etme girişimine karşı göğsünü siper etmesiyle tanınan bir kültür sanat emekçisiydi. Bir diğeri de yıllarca bizim görüşlerini bildiğimiz ekranlarda sürekli gördüğümüz, DİSK Basın İş’te sendikalı bir basın emekçisiydi. Türkiye İşçi Partisi'nin kendi fikirlerini kamuoyunda ilkeli duruşlarıyla tanınan isimlerle yaygınlaştırma çabasını bir problem değil, sevinmemiz gereken bir şey olarak görüyorum ben. O yüzden bunu yapmaya tabii ki devam edeceğiz.

‘GÖKHAN ZAN’IN SUÇU HATAY HALKININ İSYANININ TEMSİLCİSİ OLMAK MI?’

Gökhan Zan meselesine gelecek olursak… Türkiye İşçi Partisi tarafından hazırlanmış bir Deprem Suçları raporu var. O raporda diyoruz ki birinci suçlu iktidardır. İkinci suçlu arıyorsanız o da yerel yönetimdir. Hatay’da AKP seçime giriyor. CHP Lütfü Savaş'la giriyor. Ki bunu defalarca muhataplarımıza söyledik, “Bakın bunu yapmayın” dedik. Böyle bir tabloda Türkiye İşçi Partisi çok ciddi oy aldığı Hatay’da susmalı mıydı mesela? Geri mi çekilmeliydi? Bunun mücadelesini kim verecekse Türkiye İşçi Partisi onunla mücadele etmeye açık olduğunu Hataylı demokratik kurumlara ilan etti.

Şimdi Gökhan Zan'ın suçu Hatay halkının sesi, sözü, isyanının temsilcisi olmak mı? Gökhan Zan'ın suçu, kendisine yönelmiş tehditler varken açık rüşvet tekliflerine sırt çevirmiş olması mı? Gökhan Zan daha önce İYİ Parti'den aday olmuş. Bugüne kadar hep sosyalizmden CHP ya da sağ partilere doğru bir kayış oldu. Biz bunun tersine dönmesinden niye korkuyoruz? Neden daha önce sağın etkisi altındayken sola doğru yaklaşmış insanlardan korkuyoruz?

‘ERKAN BAŞ KAZANIRSA GENEL BAŞKANLIĞI BIRAKACAK’

Türkiye İşçi Partisi adaylarını nasıl bir yöntemle belirliyor?

Birçok ilçede aday adayları geldi. Biz merkezde bir komisyon kurduk, Aday Tespit Komisyonu. Bu komisyonumuz herkesle mülakatlar yaptı. Ondan sonra bir dosya oluşturduk. Adayın geçmişiyle ilgili bir dosya oluşturduk. Sonra yerel örgütümüzün kanaatini aldık. Ve bütün bunlar neticesinde adaylaşma sürecini sonlandırdık.

Bir siyasi parti başkanı ve başkan yardımcısının yerel seçimlerde aday olması pek rastlanılan bir durum değil. Sizin adaylığınıza nasıl karar verildi? Siz de katıldınız mı o toplantılara?

Yine parti meclisinde konuştular. Kadıköy örgütü bir aday profili çizdi bize. Gebze örgütümüz de parti meclisi de bir aday profili çizdi. Biz parti meclisinde oylamalarda bulunmadık. Ama parti meclisi olarak bazı tartışmaları yaptığımızı açıklıkla söyleyebilirim. Sonuçta ilk defa bir siyasi parti genel başkanı bir ilçeden belediye başkan adayı oluyor.

Erkan Baş, Gebze’de seçilirse bırakacak mı genel başkanlığı?

Aynen öyle. Bunlar tartışıldı zaten. İlk defa böyle bir şey olduğu için tabii ki doğal olarak partideki yetkili kurullarda da "Burada ne gibi sorunlar ortaya çıkabilir?" veya "Bu doğru bir yaklaşım mı?" gibi tartışmalar tabii ki oldu. Sonuçta bu bir tercih meselesi olacak. Yani parti meclisi yine oturacak, konuşacak, karar alacak. Ama Gebze'de belediye başkanlığını kazandığımız takdirde, “Yok ben bunu yapmam” diyebileceğimizi zannetmiyorum. Türkiye siyasetinde emekçilerin ağırlığının artırılabilmesi için elimizden gelen her şeyi yapacağız.

‘İBB’DE ADALET VE KALKINMA PARTİSİ’NİN KAYBETMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ’

İBB için DEM Parti de aday çıkardı. TİP’in İBB seçiminde tutumu nasıl olacak?

İBB ve ABB gibi yerlerde TİP aday göstermedi. Bunun sebeplerinden biri TİP’in Türkiye'de bir faşizm belası olduğuna dair tespiti. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin mevziler kazanmaması gerektiği ve faşizme karşı bu anlamıyla bir tür birlik sağlanması gerektiği yönünde bir değerlendirmemiz var. O yüzden bu tür sembolik yerlerde bu seçim mücadelesine parti olarak girmenin şu anda doğru olmadığını düşünüyoruz. Biz bu seçimde Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kaybetmesi gerektiğini düşünüyoruz. Parti meclisimiz henüz oturup bir karar açıklamadı. Ona biraz daha vakit olduğunu düşünüyoruz. 

‘DÜNYA NEOFAŞİZM SÜRECİNİN İÇİNDE’

Sosyalist hareket içerisinde Türkiye’de faşizm olup olmadığı yönünde de yıllardır süren bir tartışma var. TİP’in faşizm tespiti hangi olgulara dayanıyor?

İki sene önce kaybettiğimiz Metin Çulhaoğlu ağabeyimizle en son yaptığımız görüşmelerde onun da yaptığı bir değerlendirmeydi. Biz de öyle değerlendiriyoruz. Aslında dünya genel olarak neofaşizm olarak değerlendirilebilecek bir sürecin içinde. Toplama kampları kurulmuyor ama en basit anayasal hakların yerine getirilmediği, Anayasa’nın ayaklar altına alındığı bir ülkeden bahsediyoruz. Aynı zamanda totaliter bir yaklaşım içindeyiz, ailelerin kaç çocuğu olması gerekiyor, ne izlemesi gerekiyor, bunların hepsine karışan bir yönetimle karşı karşıyayız. Sermayenin de eğiliminin bu yönde olduğunu düşünüyoruz. Yeni bir dönem bu. O yüzden birlik kurulması gerektiğini düşünüyoruz.