Togolu Romeo’nun davası hukuken sahipsiz kaldı
Romeo’nun katilleri teşhis edilmesine rağmen henüz yakalanmadı. Davaya dahil olmak isteyen avukatlar, aileden vekillik alamadığından davanın takibi için kurumlara sorumluluk düşüyor.
Meral Candan
DUVAR - Togolu Romeo’nun Esenyurt’ta öldürülmesinin üzerinden bir aydan fazla zaman geçti. İnternet üzerinden satın aldığı cep telefonu orijinal olmadığı için satıcıya iade etmek isterken satıcı tarafından bıçaklandı ve olay yerinde hayatını kaybetti. 7 Eylül’de gerçekleşen bu ölüm, Afrikalı mülteciler arasında büyük bir öfke ve yıkıma sebep oldu.
Dört gün sonra Romeo’nun cenazesinin bulunduğu Esenyurt Necmi Kadıoğlu Devlet Hastanesi önünde bir araya gelen mülteciler, “Artık bir kişi daha eksilmek istemiyoruz” diye haykırıyordu. En büyük talepleri de arkadaşlarının katilinin bir an önce yakalanmasıydı. Adalete ihtiyaçları vardı, hem Romeo için hem de daha önce ırkçı saldırılarda hayatını kaybetmiş onlarcası için. Romeo etrafında birleşen adalet talebi, Romeo’nun hukuken sahipsiz kalmasıyla yarım kaldı.
AİLE İLE İLETİŞİM KOPTU
Dosya ile ilgilenen avukatlar davaya müdahil olarak katılmak istedi. Dosyaya katılabilmeleri için ailesiyle vekil ilişkisi kurmaları gerekiyordu. Romeo’nun öldürülmesinden bir süre sonra İstanbul’a gelen kardeşiyle görüşme yapıldı. Romeo’nun faillerinin cezalandırılması için dosyasının takip edileceği belirtildi. Kardeşin cevabı “olur” oldu. Hatta ertesi gün resmi işlemleri gerçekleştirmek için buluşma ayarlandı. Bundan sonrasını avukat Hakan Bozyurt anlatıyor: “İlk görüşmemiz çok olumlu geçti ama ne olduysa Romeo’nun kardeşi sözleşilen görüşme yerine gelmedi, telefonlara da cevap vermedi. Maalesef iletişimimiz koptu ve bir daha da iletişim kuramadık. Tüm çabamıza rağmen vekil ilişkisi kurulamadı ve kardeşi cenazesini alıp gitti. Bunun sebebi nedir, inanın biz de bilmiyoruz.”
‘FAİLLERİN KİMLİKLERİ TESPİT EDİLDİ AMA YILLARCA YAKALANMAYABİLİRLER’
Aslında aile vekil işlemlerini yurt dışından da gerçekleştirebilir. Fakat şu an için iletişim koptuğundan resmi belgelerin gönüllü avukatlara ulaşıp ulaşmayacağı belirsiz. Peki bundan sonra ne olacak? Bozyurt, davanın bir kamu davası olarak süreceğini belirtiyor. “Sonuçta savcılık bir şekilde iddianameyi hazırlayıp mahkemeye gönderecektir” diyen Bozyurt, dosyaya şu aşamada dahil olmalarının olayın aydınlığa kavuşturulmasını kolaylaştıracağını, maddi gerçeği ortaya çıkaracak delillerin daha hızlı toplanmasını sağlayacağını söylüyor. Bozyurt, dosyanın bu haliyle hukuken sahipsiz kalmasının taşıdığı riski şöyle ifade ediyor: “Faillerin kimlikleri tespit edilmiş ancak bu kişilerin yakalanmasına yönelik özel bir çaba yoksa belki yıllarca yakalanmayacaklar ve dosya askıda kalacak.” Bozyurt son dönemde mültecilere yönelik artan ırkçılığa dikkat çekerek mültecilerin adalete ulaşamaması nedeniyle davaların çoğu zaman cezasızlıkla sonuçlandığını dile getiriyor. Artan ırkçılığın bir örneğinin de Romeo’nun öldürülmesi olduğunu söyleyen Bozyurt, dava ile ilgili önemli bir noktayı işaret ediyor: “Dosyanın en önemli hukuki durumu ise olay tanığının geri gönderme merkezinde olması. Büyük ihtimalle mahkemeye dava açıldığında tanık sınır dışı edilmiş olur."
‘İSTANBUL BAROSU DAVAYA KATILABİLİR’
Avukatlar olarak davaya birkaç şekilde dahil olabileceklerini söyleyen Bozyurt, “Ailesinin vekil olmamızı istediğine dair yazılı bir dilekçe vermesi ya da noterden vekaletname çıkarması halinde dosyaya vekil olarak katılabiliriz. Bir diğer seçenek de mültecilerle ilgilenen kurumların ya da hukuk kurumları aracılığıyla katılmamız” şeklinde ifade ederek bunun dışında davaya katılma şanslarının hukuken olmadığını vurguluyor. Avukatların dosyayı takip etmesi için dosyanın tarafı olması gerektiğinin altını çizen Bozyurt “CMK gereği taraf sıfatımız olmadığından müdahil olamıyoruz. Ancak kurumlar taraf olduğunu söyleyerek dosyaya katılım sağlayabilir” diyor. Bu noktada kurumların davayı sahiplenmesinin öneminden bahsederek “Mültecilik alanında çalışan kurumlar dosyaya katılma talebinde bulunabilir. İstanbul Barosu’nun geçen hafta yapılan genel kurulunda Mülteci ve Göçmen Komisyonu kurulması kararı alınmıştı. İstanbul Barosu gibi kurumlar dosyaya katılım talebinde bulunabilirler” diye konuşuyor. İstanbul Barosu’nun Romeo davası ile ilgili henüz bir çalışması olmadığını ama en azından konunun İnsan Hakları Komisyonu’nu gündemine taşınabileceğini belirten Bozyurt “Son günlerde göçmen ve mülteci karşıtlığı yükseliyor ve buna paralel olarak saldırılar da artıyor. Demokratik kamuoyu bu saldırılara karşı daha duyarlı olmak zorunda” diyor.